Metal yorgunluk
Siyaset diline “metal yorgunluğu” kavramını kazandıran Erdoğan olmuştur.
Ak Parti 20 yıldır bu ülkeyi yönetiyor.
Şu anda kurucu üyelerin birçoğu partide yer almıyor. Her şeye rağmen Ak Parti, bir kimlik siyaseti yürütüyor.
Liderinin güçlü olmasından dolayı hâlâ Türkiye’nin en büyük partisi olması özelliğini koruyor. Dış politikadaki başarısı ve içerde gerçekleştirdiği devrim niteliğindeki hizmetlerinden dolayı tüm dünyada varlığını hissettiren ekonomik krize rağmen, Ak Parti’de bariz bir çözülme yok. Ancak seçimi kazanmak da çantada keklik gibi durmuyor. Bıçak sırtı bir durumla karsı karşıyayız. Ak Parti’nin oy çeperinde daralma var.
Yorgunluk, gözle görülür bir şekilde hissediliyor. Gerçekçi olmakta fayda var. Her şeyi sütliman gibi görüp rehavete kapılmanın sonu hüsran olabilir. MHP’nin oylarının bugün yüzde 10 barajının altında olduğu bir gerçek.
6 parti bir araya gelmiş, Erdoğan’ı devirmek için mücadele ediyorlar. Adını ne koyarsanız koyun, partiler birbirleriyle muhalefet etmek için vardırlar. Nihayetinde onlar da bu ülkenin (HDP’yi istisna tutarsak ki onun dahi meşru bir tabanı, kendisine oy veren milyonlarca seçmeni var. PKK’dan kendisini ayrıştırmadığı için HDP sorunlu bir örgüttür) bir partisi.
Elbette iktidar olmak için ittifak yapabilirler. Pahalılık, savurganlık ve yazımın başında işaret ettiğim metal yorgunluğu gibi göstergeler, iktidar partisinin işini zorlaştırabilir. Ak Parti’den veya Cumhur İttifakı’ndan ayrılan kararsız seçmen her şeye rağmen Millet İttifakı’na gitmiyor.
CHP’nin oylarında gözle görülür bir artış yok. İyi Parti de öyle.
Saadet, Deva ve Gelecek gibi muhafazakâr kimliğe sahip partilerin Millet İttifakı içerisinde bir varlık gösterebilmeleri mümkün gibi durmuyor. Yanlarına Fatih Erbakan’ı da alarak üçüncü bir blokta yer alsalar bugünkü tablodan çok daha iyi olurlar. CHP ve HDP ile birlikte aynı çatının altında yer almalarına muhafazakâr seçmen iyi bakmıyor.
Ak Parti’ye küsen veya pahalılıktan dolayı ayrılan seçmen kararsızlar havzasında beklemeyi tercih ediyor. Benim öteden beri önem verdiğim ve Ak Parti’nin mutlaka ilgilenmesini istediğim üç konu var.
Birincisi kararsızlar.. Bunun çoğunluğunu Ak Partili seçmen oluşturuyor.
İkincisi Kürt seçmen. Daha önce de ifade ettim. Bu ülkede Kürtlerin oyunu alamayan hiçbir parti iktidara gelemez. 10 milyondan fazla Kürt seçmenimiz var. Bu oyların büyük bir bölümünü, geçmişte Refah Partisi ve Ak Parti almayı başardı. Ama HDP’ye kayan bu oylara şimdi Millet İttifakı da talip.
Üçüncüsü genç seçmen. Ak Parti’nin dışında başka bir partinin iktidarına tanık olmayan genç kuşak Ak Parti’yi sorguluyor. Reisin bu kesimle ilgilendiği ve teşkilatların da onları kazanmak için çalıştıkları bir gerçek.
Atlattığı tüm badireler, geçmişte Ak Parti’ye güç kattı. 15 Temmuz cehenneminden alnının akıyla çıkmayı başaran Ak Parti, sınır ötesi operasyonlarda da başarı gösterdi. Rusya-Ukrayna savaşında arabuluculuk sergileyerek, diplomaside büyük bir başarı elde etti. Acaba kararsız seçmen Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya ve Ukrayna savaşını durdurmak için dünya liderleriyle yaptığı görüşmelerden etkilenmiş midir? Türkiye’nin diplomasi mücadelesi tüm dünyada takdirle karşılanıyor.
Sözün özü, Millet İttifakını oluşturan partilerin sinerjisi henüz seçmen kitlelerinin kendilerine meyletmesini sağlayabilmiş değil. Bunun böyle olması Ak Parti için bir kazançtır. Çünkü Ak Parti’den kopan seçmen direkt muhalefet partilerine gitmiyor. Dolayısıyla Millet İttifakı da bu gerçeği çok iyi okuyabildiği için eylem ve söylemlerini değiştirdiler. HDP’nin kemik seçmeni yerinde duruyor. Ak Parti bu döngüyü kırmak zorunda. Aksi takdirde buradaki en yüzde 8’lik seçmen kitlesinin büyük kısmının Millet İttifakı’nı tercih etmesi kaçınılmaz olur. Kararsız seçmeni her kim kararlı hale getirmeyi başarır ve Kürt seçmenle genç kuşakların oylarını alırsa, 2023’ün de iktidarını alır.
Kararsızlar, Kürtler ve genç kuşaklar konusunun iyi irdelenmesi gerekiyor. Ak Parti oturup düşünsün: Benim oylarım neden kararsızlar havzasına akıyor? Muhalefet de şöyle desin: Yahu her şeye rağmen Ak Parti’den ayrılan seçmen neden bizi tercih etmiyor? Ortada bir sorun var ve vatandaş bu sorunun üstesinden muhalefetin gelebileceğine inanmıyor. Seçmenin tereddütleri var. Kazanımlarının heba olmasını istemiyor. Çözerse yine Ak Parti çözer dedirtecek bir hamle bekliyor. Seçmene bu inancı verecek olan da sadece Ak Parti’nin kendisidir. Ak Parti dış politikadaki başarısına çok güvenmemeli. Eğer kararsız seçmen, diplomasi trafiği karın doyurmuyor derse, işler tersine dönebilir. Dolayısıyla Ak Parti’nin zamlar ve enflasyon konusuna bir çözüm bulması gerekiyor.