• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Zamane ilahiyatçıları

Yeniakit Publisher
2014-01-29 21:47:47 - 2014-01-30 10:04:30
Zamane ilahiyatçıları

‘Paralel yapılanma’yı savunan Zaman’a yaptıkları açıklamalarda Gülen’e destek veren ‘zaman’e ilahiyatçıları, akit’in, “Beddua, ananas ve ihale işleri İslam’a uygun mu?” sorusunu ya “sahama girmiyor” gibi anlamsız cevaplarla geçiştirdi ya da sessizliğe gömüldü...

MEHMET ÖZMEN / İSTANBUL - Başbakan Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen ‘Yüzyılın İslam Kültür Hizmeti Onur ve Hizmet Ödülleri’ töreninde, “Bu medeniyet yalancı peygamberleri, sahte velileri, içi boş alim müsveddelerini tarihin çöplüğüne mahkûm etmiştir. Yine mahkûm edecektir” şeklinde açıklamada bulunması Zaman Gazetesi’ni rahatsız etti. Zaman Gazetesi, söz konusu ifadelerle Fethullah Gülen’e hakaret edildiğini savundu, Diyanet Din İşleri Yüksek Kurulu Emekli Başkanı Prof. Dr. Hamza Aktan, Haseki Dini İhtisas Merkezi Öğretim Üyesi Yahya Alkın, Prof. Dr. Muhittin Akgül ve Prof. Dr. Davut Aydüz’den görüş aldı. Zaman Gazetesi, ilahiyatçılara atıfla, “Başbakan nefret söyleminde bulunuyor” iddiasını haberleştirdi.

ZAMAN’A KONUŞAN İLAHİYATÇILAR BU SORUYA CEVAP VEREMEDİ!

Zaman Gazetesi’ne görüş veren ilahiyatçılara ulaştık ve kendilerine; “Zaman Gazetesi’ne verdiğiniz demeçte Başbakan’ın nefret söyleminde bulunduğunu iddia etmişsiniz. ‘Bu saldırıyı seyretmek yüreklerimizi kanatıyor’ diyerek Erdoğan’ı eleştirmiş, ‘Allah ıslah etsin’ demişsiniz. Fethullah Gülen’in söylemleri, gösterdiği tepki, yaptığı beddua, ihale ve ananasla gündeme gelmesi İslami açıdan doğru mu? Erdoğan’ın haksız olduğunu savunuyorsunuz. Son operasyonları destekleyen Fethullah Gülen yüzde yüz haklı mıdır?” sorusunu sorduk. Zaman Gazetesi’ne bülbül kesilen ilahiyatçılar, muhabirimizin sorusuna cevap vermekte zorlandı ve sorularımıza cevap veremediler.

DAVUT AYDÜZ YALAN KONUŞTU!

Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Davut Aydüz, muhabirimize konuşacağını söyledi ancak sözünde durmayarak konuşmaktan kaçındı. Prof. Dr. Aydüz’e, cep telefonundan ulaştık. Prof. Dr. Aydüz, “Şu anda müsait değilim. Beni 5-10 dakika sonra arar mısınız?” sözlerinin ardından defalarca aramış olmamıza rağmen telefonunu açmadı. Bunun üzerine Prof. Dr. Aydüz’e, görev yaptığı kurumun santral hattından ulaşmak zorunda kaldık. Sekreterin telefonu bağladığı Prof.Dr.Davut Aydüz ile yaptığımız telefon konuşması şöyle gelişti;

Aydüz: Kiminle görüşüyorum.
Muhabirimiz: Akit Gazetesi’nden arıyorum sizi.
Aydüz: Öğrenci dediler bana. Öğrenci misiniz?
Muhabirimiz: Akit Gazetesi dediğimizde çıkmıyorsunuz ‘Öğrenciyim’ deyince mi çıkacaksınız? ‘5 dakika sonra arayın’ dediniz aradım ama çıkmadınız.
Aydüz: Bırak arkadaş yalancı adamlarla görüşmek istemiyorum.
Muhabirimiz: Hocam kim yalan söylüyor bir dakika. (Telefonu kapattı)

Prof. Dr.Aydüz’ün, “Beni 5-10 dakika sonra arar mısınız?” dediği halde, sonraki aramalarımızda telefonunu açmaması gerçek yüzünü ortaya koymuş oldu.

SEKRETER: YANLIŞ ANLADIM, HATA BENDE


Prof. Dr. Aydüz’ün muhabirimizi yalancılıkla suçlayarak kapatmasının ardından Üniversitesi’nin santral hattını tekrar aradık. Telefona çıkan Müge isimli sekreter “Pardon ben sizin öğrenci olduğunuzu düşündüm ve yanlışlıkla Prof. Dr. Aydüz’e telefonu bağladım. Davut bey, telefona çıkmıyor. Ben işe 2 ay önce başladım benim hatalı olduğumu söylersem beni işten atarlar” dedi.

AKTAN: ŞUNU YAPMIŞ, BUNU YAPMIŞ DEME CESARETİNİ KENDİMDE BULAMIYORUM

Diyanet Din İşleri Yüksek Kurulu Emekli Başkanı Prof. Dr. Hamza Aktan ise, Zaman Gazetesi’ne telefonda konuştuğunu söyledi. Prof. Dr. Aktan’a, “Bu manzarayı seyretmek bizim yüreklerimizi kanatıyor, vicdanlarımızı sızlatıyor. İnanıyorum ki milletin büyük bir kısmı da bundan ızdırap duyuyor” şeklindeki ifadelerinin Zaman Gazetesi’nde yayınlandığını hatırlattık. Prof. Dr. Aktan’a, Fethullah Gülen’in bedduası ve ihale takipçiliğine yönelik sözlerini hatırlattık. Prof. Dr. Aktan, “Soru sorarken geniş bir perspektif çizdiniz. Ben bu konularla ilgili olarak bir söz söyleyebilecek fikir beyan edebilecek birikimim olduğunu iddia etmiyorum. Şu şunu yapmış bu bunu yapmış, bu bundan dolayı suçludur, bu bundan dolayı haklı ben bunları bilemiyorum. Yani deme cesaretini kendimde bulamıyorum. O bakımdan beni mazur görün. Ben size bir laf edersem mukabil bir laf icap ettirir. Bir polemiğin içerisine gireriz, dolayısıyla beni mazur görün. Ben sadece iki kelimelik düşüncemi söyledim o kadar. Başbakanımıza da saygımız sonsuz, Fethullah Gülen Hocaefendi de manevi dinamiklerimizdendir” dedi.

AKGÜL: O KONUDA BEN BİR ŞEY DİYEMEM

Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhittin Akgül de, Zaman Gazetesi’nde, “Bir alime hakaret ettiğinizde onu sevenlere de hakaret etmiş oluyorsunuz. Toplum günahı katmerleştirmiş oluyorsunuz” şeklinde açıklamalarının yer aldığını hatırlattık. Akgül, “Benim hiç bilmediğim bir alan. Yine benim saham bana der ki; Bir bilgi geldiği zaman bunu teyit edin, destekleyin ondan sonra araştırın eğer araştırmazsanız sonra felaket olur. Ben dolayısıyla sizin bu dediklerinizin doğru olup olmadığını bilmiyorum. Ben o konuda bir şey diyemem niye çünkü bilmediğim telefon, siz bana on tane şey söylediniz. Telefon geliyor konuşuyor, ediyor. benim konum değil, saham değil bana sahamla ilgili soru sorarsanız cevap veririm. Benden görüş istiyorsanız bana yazılı olarak soru sorun ben yazılı olarak cevap vereyim. Fethullah Gülen Hocaefendi beddua etmemiştir” diyerek Gülen‘in bizzat kabul ettiği ses kayıtları ve sohbetlerinde geçen konulara İslami açıdan doğru olup olmadığı yönünde bir görüş bildirmekten kaçındı.

ALKIN: HOCAEFENDİ İZMİR’DE OKUDUĞUM YURDUMUZUN MÜDÜRÜYDÜ

Haseki Dini İhtisas Merkezi Öğretim Üyesi Yahya Alkın’a Zaman Gazetesi’nde, “Başbakan‘ın o ifadesi, tamamen bir intikam, bir kötüleme duygusunun sonucu ağzından çıkmıştır. O laf, insafla söylenmemiştir. Allah ıslah etsin” şeklinde görüşünün yer aldığını hatırlattık. Yahya Alkın, genel prensipler üzerinde görüşlerini ifade ettiğini, detaylara bakmadığını ifade ederek, “Ben İzmir’de okudum Hocaefendi o zaman bizim yurdumuzun müdürüydü. Hocaefendiyi yakınen tanıyan bilen bir adamım. Size bir haber geldiği zaman bunun subut bulmadığını, araştırın hemen kabullenmeyin. Şimdi o kadar yalanlar, dolanlar, iftiralar dolaşıyor ki şimdi ne olduğunu anlamak çok zor bir olaydır. O dediğin, saydığın şeyleri bile ben ihtiyatla karşılıyorum. Bu dershaneler bu memleket için zararlı mı oldu, faydalı mı oldu? Biz diyoruz ki; İslam yayılsın. Bizim ana hedefimiz budur. Bana göre bu cemaatin hasenatı seyyiatından fazladır. Bu bakımdan seyyiatı nazara verip de hasenatları unutmak da Allah’ın razı olacağı bir şey değildir. Hükümetin de hasenatları çok fazla” dedi.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23