Yazar Hüseyin tunç: Amacım çekiç darbeleri karşısında estetiğin ve nezaketin safında yer almaktır

Hüseyin Tunç’un dördüncü kitabı ama ikinci romanı Ferec geçtiğimiz ay Profil Kitap tarafından yayımlandı. Kısa sürede geniş bir okuyucu kitlesi ile buluşan bu roman hakkında yazarı Hüseyin Tunç ile bir söyleşi yaptık.

Öncelikle hayırlı olsun. Ferec ilginç bir isim. Ne anlama geliyor?

Teşekkür ederim. İnşaallah hepimiz için hayırlı olur.

Hepimiz hayat gailesi dediğimiz bir mücadelenin içindeyiz. Çeşidi, şekli, yoğunluğu farklı olmakla birlikte günümüz hayat tarzında çoğumuz sanki kapana kıstırılmış gibi bir duygu ile yaşıyoruz. Uğrunda mücadele ettiğimiz şeylerin niteliğini, değerini, bize gerçekten ne katacağını ise pek sorgulamıyoruz. Herkesin bir ferec yolu var aslında. Uğrunda mücadele edeceği gerekirse tehlikeli uğraşlara gireceği anlamlı bir hedef… Hayatımıza anlam katacak bir gerçek bir mücadele… Her mücadele ve neticesinde elde edilen şey insana zafer duygusu tattırmaz. Ferec’in farkı kişiye hem mücadele esnasında hem de sonucunda ferahlığı, mutluluğu ve huzuru yaşatmasıdır.

Salt kurguya dayanan bir roman mı yoksa örgüde gerçek hayattan alıntılar söz konusu mu?

Ferec felsefi bir açılımla başlıyor. Kitapta bölümlere ayırmadım ama okurken ilk bölüm felsefi unsurların, ikinci bölüm ise psikolojik unsurların kurgu ve gerçek hayattan esinlenmelerle kurgulanmasından oluşuyor. Kurgusu araştırma, gözlem ve analizlere dayalı olarak hazırlanmış bir roman. Gerçek hayatın içinden çekilmiş rol ve karakterler üzerinden sayfalar arasında sahnelenmiş uzun metrajlı bir film bile diyebiliriz.

Ferec’i yazmaktaki amacınız nedir?

Yazmanın bir ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Sohbeti seven bir toplum olarak okuma konusunda eleştiri alsak da aslında toplumumuzda hemen herkesin bir şeyler yazdığını ama bunun çok azının diğer insanlarla paylaşıldığını söyleyebiliriz. Her bir kitabımı yazarken asıl amacım insanlara güzel şeyler söylemek ve keskinlikleri törpülemek. Sahillerdeki taşlara tatlı yuvarlaklığını veren suyun raksedişi gibi… Amacım çekiç darbeleri karşısında estetiğin ve nezaketin safında yer almaktır.

Kitaplarınızın tarihi bir fonksiyonu da olduğunuzu söylüyorsunuz. Bu ne anlama geliyor?

Tarihte yaşanmış ve günümüzde yaşanmakta olan olay ve durumları roman sayfaları arasında okurlara yeniden seyrettirecek sahneler oluşturuyorum. Tarihi bugüne, bugünü de yarına taşıyarak kayıt altına almaya ve nedensellik bağlantıları kurmaya çalışıyorum. Bugünü anlamada ve olayların arka planını okuyabilmede tarihi izlere bakmak çok önemlidir. Elli sene sonra kitabım okunduğunda o günü anlamak isteyenler için de dönüp geriye bakmaları avantaj sağlayacaktır.

Romanda ilginç karakterler var. Bu karakterleri nasıl oluşturuyorsun?

Yazdığım her iki romanda da karakterlerin oluşumu bir çocuğun kişilik kazanımı gibi. Dışsal etkenlerin yerine geçmek üzere yazar olarak başlangıçta kişilere bazı özellikler yüklüyorum. Roman ilerledikçe kişiliği oturan karakterler benim verdiğim bazı özellikleri muhafaza ederken bazılarını üzerlerinden atıyorlar. Yani hikayenin gelişimi ve realiteler daha baskın çıkıyor. Roman kendi kendini revize ettiriyor. Karakterlerin yerine kendimi koyuyorum ve her birinin içinde yaşadığı atmosfer ve şartlara göre empati yapıyorum. Gerçek hayatta benzer tipleri bulup onları yakından gözlemliyorum.

Okurlarınıza ne tür mesajlar vermeye çalışıyorsunuz?

 Mesaj vermek amacında değilim. İnsanların omuzlarına dokunup, “Hey şuraya bak!” demek istiyorum. Bildikleri ama unuttukları, ya da görmezden geldikleri yere…

Farkındalık oluşturmak… İnsanların gündelik kaygı ve bunalımlardan sıyrılmalarına vesile olabilmek amacındayım. Her okur romandan kendine göre çıkarsamada bulunabilir. Hatta her okur farklı zamanlarda tekrar okuduğunda bu defa çok farklı neticelere ulaşabilir. Ortaya çıkacak etkileşimde roman kadar okurun da niteliği ve dünyası önemlidir. Bir insan hiçbir zaman aynı insan değildir.