• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Yargı, devletin meşruiyetine kastetti

Yeniakit Publisher
2014-01-08 20:08:08 - 2014-01-09 09:41:04
Yargı, devletin meşruiyetine kastetti

Avukat Yaşar Gürkan, operasyonun Gezi’de olduğu gibi hükümeti hedef aldığını belirtti. Başbakan Erdoğan’ın ferasetiyle, yapılan planların boşa çıkarıldığını söyleyen Gürkan, “Açıkça söyleyeyim Başbakan olmasaydı Gezi olaylarında hükümet devrilirdi. 17 Aralık operasyonunda da savcılar hükümete darbe yapmak istedi. Son operasyon ile yargı, devletin meşruiyetine kastetmiştir” dedi.

RAMAZAN ALKAN / ANKARA - Bugün yargı önünde olan 28 Şubat cuntacıları eliyle yönetimden düşürülen Refahyol Hükümeti’nin Başbakanı rahmetli Necmettin Erbakan Hoca’nın 17 yıl avukatlığını yapan Yaşar Gürkan, 17 Aralık Operasyonu’yla ilgili Akit’e çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. 17 Aralık operasyonuyla ilgili devletin meşruiyetine saldırıldığını belirten Gürkan, yargının devletin meşruiyetine kastettiğini, hedefin Başbakan Erdoğan olduğunu  belirterek, “Erdoğan olmasaydı darbe olurdu” dedi. İşte Av. Yaşar Gürkan ile yaptığımız röportaj şöyle:

¥ 17 Aralık’ta yapılan operasyonu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hukukta hakimler tarafsızdır; ancak savcılar taraftır. Savcı kamunun tarafıdır. Türkiye’de eskiden beri “savcıların bir kolluğu” olsun denilirdi. Ak Parti bunu 2005 yılında Ceza Muhakemeleri Kanunu’yla getirdi. Yani şu an savcıların kendilerine ait kolluk kuvveti uygulamasını Ak Parti başlattı. Herhangi bir soruşturma ya da olay da kolluk kuvvetleri savcıdan emir alırlar. Savcının gözaltı kararını, sorgulama kararını uygularlar. Ancak polisler savcının yaptığı bu işleri amirlerine bildirmek zorundadırlar. Habersiz hiçbir işlem yapılmaz. Savcılarda üstlerine yürüttükleri soruşturmayı bildirmekle yükümlüdürler.

¥ Ama bildirmediler. Savcının ve polislerin böyle bir yetkisi var mı?

Kesinlikle yok. Yaptıkları işi üstlerine bildirmek zorundaydılar. Savcı ve onun emrindeki kolluk kuvvetleri şaşırtıcı bir şekilde 1,5 sene soruşturmayı gizlemişler. Bu inanılmaz bir başarı aslına bakarsanız. Böyle bir olayı amirlerinden bu kadar uzun bir zaman gizlemek olağan üstü bir başarı olarak görüyorum ben. Ancak büyükte bir hukuksuzluk var. Savcı burada devlet içinde bir yapı oluşturmuş. Güvendiği kişilerden oluşan kolluk kuvvetleriyle otel odalarında toplantılar yapılmış. Devlet içinde ayrı bir yapı oluşturulmuş operasyon için. Türkiye’nin meşrutiyeti işgal edilmiştir. Özgür bir devlet içinde böyle bir yapılanma düzene baş kaldırmadır.

¥ Burada başsavcının da bir ihmali yok mu?

Var. Sayın başsavcının da bu konuda büyük ihmali var. Başsavcının kendi altında çalışan elemanlarının ne işler yaptıklarını hangi soruşturmaları yaptıkları ya da hangilerine hazırlandıklarını bilmesi gerekirdi. Gizli yapmışlardı gibi bir savunmayı kabul etmek mümkün değil. Şimdi başsavcının görevi bu soruşturmayı 1,5 yıl nasıl saklamışlar onu ortaya çıkarmaktır. Bunun kamuoyuna açıklanması gerekir.

DARBE GİRİŞİMİ

¥ Operasyondaki amaç neydi? Kim hedef alındı sizce?


Çok açık, nasıl Gezi Parkı olaylarında hükümet hedef alındıysa burada da yine hükümet yıpratılmak hatta iktidardan indirilmek istenmiştir. Ancak bu oyunları Başbakan Erdoğan bozdu. Açıkça söyleyeyim Başbakan olmasaydı Gezi olaylarında hükümet devrilirdi. 17 Aralık operasyonunda da savcılar hükümete darbe yapmak istedi. Yine Başbakan Erdoğan sayesinde bu planlar da boşa çıkarıldı. Erdoğan’ın yerine başka biri olsaydı, şu an Türkiye’de yine darbeleri konuşuyor olabilirdik. Bu darbeler sivil darbe ya da yargı darbesi olacaktı.

¥ Savcı Muammer Akkaş’ın bildiri dağıtmasının hukuk tarihinde örneği var mı?

Benim bildiğim yok. Hukuk tarihinde bu durum bir ilk. Türkiye bundan çok büyük zarar gördü. Yargıdaki bu kafa karışıklığı biran önce giderilmeli. Halkın hukuka olan güveni zaten azdı, şimdi iyice sıfır noktasına yaklaşmış durumda.

¥ 17 Aralık operasyonunu yapan savcılar Ergenekon ve Balyoz operasyonlarını da yürüttüler. Muammer Akkaş son olarak Gezi Parkı olayları hakkında iddianame hazırladı ve göstericilere ağır ithamlarda bulundu. Şimdi bu savcılar hain mi kahraman mı?

Şimdi her olayı kendi içinde değerlendirmek gerekir. Konular arasında bir bağlantı kurmak yanlış olur. Şuan Ergenekon ve Balyoz’dan hüküm giyenlerin yeniden yargılanması gündem de. Hukukun kendisi de yanlış yapabilir ve bu yanlışını fark ettiğinde de düzeltmekle sorumludur. Ergenekon ve Balyoz davaları da yeni delillerin çıkması durumunda ya da delillerle ilgili şüpheli hallerde yargılama yeniden olabilir.

HSYK İYİ NİYETİ SUİİSTİMAL ETTİ

¥ HSYK’nın yayınladığı bir korsan bildiri var. Buna nasıl değerlendirmek gerekir?


İfrat ve tefrit meselesi. Yürütme HSYK’ya olağan üstü bir yetki verdi 12 Eylül referandumuyla. Hatta yürütmenin elinde olan yetkiler HSYK’ya devredildi. En basiti Adalet Bakanlığı teftiş mekanizmasını HSYK’ya devretti. Hükümet daha demokratik olalım diye yaptı bunu. Ancak iktidarın bu niyeti kötüye kullanıldı. Referandumla sağlanan haklar HSYK tarafından amacı dışında kullanılmıştır. HSYK’nın kurul olarak bildiri açıklama yetkisi yok. HSYK’ya Adalet Bakanı başkanlık ediyor. Başkanın izni olmadan yapılan açıklama da meşru değildir.

¥ Hükümet HSYK’nın yapısını değiştirme kararı aldı. Ne yapılmalı?

61 Anayasası’nda savcılar ve hâkimler kurulu ayrıydı. Şu an da böyle uygulama yeniden yapılması gerekiyor. Savcılar kurulu Adalet Bakanlığı’na bağlı olarak çalışması lazım. Kurulu da meclisin belirlemesi gerekiyor.

¥ Son olaylarla birlikte vatandaşın artık yargıya olan güveninin kaybolduğu görülüyor. Bu güven yeninden nasıl oluşturulur ve ne yapılması gerekiyor?

Avrupalılar hukukla ilgili konuları 10 sene 20 sene tartışıyor, sonra yasalaştırıyor. Şimdi bizim yargımızda oluşan sıkıntılar yine hukukun kendi içerisinde halledilecek. Vatandaşın yargıya güveni yok oldu mu devletin meşruiyeti sorgulanmaya başlanır. Böyle bir durumda da anarşi sokaklarda kol gezmeye başlar. Bir memleket adalet ile ayakta durur. Buna çok dikkat etmek gerekir. Ancak yeninden yapılandırılma da yine konuyu aceleye getirmeyelim. Daha önceki düzenleme aceleye getirildi bakın neler oldu.

EKONOMİYE DİKKAT!

-17 Aralık operasyonu sonrası ülke büyük zarar gördü. Özellikle ekonomi de büyük sıkıntılar yaşanıyor. Hukuku kurtaralım derken ekonomiyi mi kaybediyoruz?


Bu süreçte maalesef ekonomi göz ardı edildi. Hem operasyonlar hem de operasyon sonrası atılan adımlar Türkiye’yi parasal bir kayba uğrattı. Eskiden ekonomiye zarar vermeyecek şekilde açıklamalar yapılırdı, ancak son zamanlardaki sert açıklamalar ekonomiye zarar veriyor. Ekonominin kötü olması hem iktidara hem millete büyük etkisi olur. Hükümet yargıyı düzelteceğim derken ekonomiden gidebilir. Bunu şu an kimse göz önüne almıyor. Ancak bu millet oy verirken her zaman cebine bakmıştır.

TÜRKİYE'DE HUKUK TOPLUMUN GERİSİNDE KALIYOR

-Türkiye’nin mevcut hukuk sistemi nasıl? Bu alanda sürekli sıkıntıların çıkmasını neye bağlıyorsunuz?


Günümüzdeki yargı müesseselerin birçoğu 1961 Anayasası ile oluşturulmuş. O günün şartlarında darbecilerin hazırlamış oldukları bu anayasa da yargının gücü kişilerin hak ve özgürlüklerin önüne geçmiştir maalesef. O anayasayı hazırlayanlar devleti korumaya almak istemişler; ancak kişisel haklar devlet tarafından çiğnenmesinin de önü açılmıştır. Hukuk sistemi içerisinde iki önemli husus vardır. Bunlar pozitif hukuk ve ideal hukuk. Pozitif hukuk ülkelerin uyguladığı mevcut hukuk sistemidir. İdeal hukuk ise ulaşılmak istenen adalet anlayışıdır. Toplumun gelişmesiyle hukuk sisteminin ilerlemesinde paralellik olmamıştır. Bu bir makas durumudur. Makasın ağzı ne kadar açılır ise hukuktan bahsetmekte o kadar zor olur. Türkiye’de makasın ağzı devamlı açılıyor. Makası mümkün olduğu kadar kapatmak lazım. Türkiye’de hukuk toplumun gerisinde kalıyor.

İKTİDAR OLMAK YETERLİ DEĞİL

-Siz Necmettin Erbakan Hoca’nın uzun yıllar avukatlığını yaptınız. Hoca hayatta olsaydı 17 Aralık sonrası oluşan duruma ne derdi?


Hukukun herkese lazım olduğunu söylerdi. Türkiye’de hukuk düzeninin ıslahı gerekli derdi. Sadece iktidar olmak yeterli değil muktedir olunmalı derdi.


x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23