Diyarbakır’ın Bağlar İlçesine bağlı Tavşantepe Mahallesinde 19 gündür aranan 8 yaşındaki Narin Güran’ın elim bir cinayete kurban gitmesi, İslâmî çözümün ehemmiyetini bir defa daha gözler önüne serdi.
SEBAHATTİN AYAN- BUĞRA KARDAN İSTANBUL
Vahşice işlenen kadın cinayetleri, kaybolan küçücük çocukların cesetlerinin ormanlardan, kuyulardan çıkarılması ve son olarak Diyarbakır’ın Bağlar İlçesine bağlı Tavşantepe Mahallesinde 19 gündür aranan 8 yaşındaki Narin Güran’ın cansız bedeninin bulunması; 2004 yılında kaldırılan idam cezasını yeniden gündeme getirdi. Artan cinayetlere ve şiddet olaylarına tepki gösteren kamuoyu, caniye, teröriste, katillere, hırsızlara, çocuk tacizcilerine ve tecavüzcülere en etkili ve kesin çözümü İslam Hukukunun sağlayacağı görüşünde birleşiyor. Yamalı bohçaya dönen yasaların toplumu değil suçluyu koruduğunu belirten uzmanlar, bu tür vakalarının engellenmesinin yegâne yolunun İslam’ın emrettiği ‘kısas’ kaidesinin hakkıyla tatbik edilmesinden ve ‘idam’ cezasının geri gelmesinden geçtiğini söylüyor.
Mazlumların hukukunu imanla koruruz
Konuyla ilgili gazetemize konuşan Fıkıh Doktoru İhsan Şenocak, “İslam cezalarını insanları suçtan hem uzaklaştıracak caydıracak şekilde emretmiştir. Hem de vicdanları rahatlatacak surette. Onun için toplumda mazlum olanları güçsüz olanları kadınları çocukları sadece İslami hükümlerin hâkim olduğu bir ortamda koruyabilirsiniz. Emniyet, jandarma ve asker olarak belli bir noktada olabilirsiniz. Kamera ve kolluk güçlerinin olmadığı yerlerde mazlumların hukukunu imanla korursunuz. Yani suça irtikâp edenler ahirette bunun hesabı var eğer onu biliyorlarsa suçtan geri duracaklardır. Suçu işlemeye niyet edenler iman varsa onlarda imanı engel olacaktır. Çünkü muhatap zayıftır çocuktur güçsüzdür ama ahirette her şeye kadir Allah Teâlâ bunun hesabını soracaktır.
Bir imanla caydırır. İkincisi eğer böyle bir hadise imanı olmayan bir kişi bunu işlerse yakalandığı durumda ‘eğer bir adam öldürme durumu varsa’ kısas uygulanır. Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de ‘Kısasta sizin için hayat vardır, ey akıl sahipleri, umulur ki sakınırsınız’ buyuruyor. Ne demek? Ölen ölmüştür. Ama kısas geri kalanları yaşatır. Yeni cinayetlere tevessül edenlere, niyet edenlere İslam der ki? Şimdi o çocuğu kadını öldürürsün ama yarın bu devlet senin cezanı hâkime sormayacak. Kime soracak? Öldürdüğün bu kişinin velisine soracak. Hâkim dava sürecinde cinayetin acısını ancak hisseder akabinde başka davaya geçer. O acıyı kim hissedecek?
Çocukları yaşatmak istiyorsak İslâm’ın hükmüne mecbruz
“Bu ölen çocuğun veya kişinin annesi babası hissedecek. Hâkim onun cezasını adilane bir şekilde veremez. Verince iki şey olacak. Öldürülen o çocuğunun ailesinin vicdanı bir dereceye kadar rahatlamış olacak. Narin kardeşimizi koruyamadık ama bundan sonraki Narin’leri koruyacağız. Öldürülen çocukların cezaları ne olsun? Bu konuyu üç beş tane hukukçunun kaleminde çıkan kanun maddelerine bırakırsanız o zaman bu toplumda çocukları koruyamazsınız. Çocukları yaşatmak istiyorsak işimiz dini ideoloji ne olursa olsun çocuklar yaşasın diyenler İslam’ın hükmünü kabul etmeye mecburdur memurdur.
Ancak çocukları, kadınları kısas yaşatır. Kırsalda, taşrada, tenhada vicdanı bozuk olanlar bu suçlara tevessül edeceklerse bilsinler ki şehir meydanlarında başı alınacak. Bunu gözü önünde canlandırırsa çocukları yaşatırız. Çocukları bundan sonraki Narin’leri yaşatmak için kısasa ‘evet’ demeye mecburdur. Kim kısasa ‘hayır’ diyorsa namussuzlara merhamet ediyor öldürülen çocuklardan yana tavır almıyor demektir” ifadelerini kullandı.
İdam cezası gelmeden ceza adaleti sağlanmaz
Gazetemize konuşan Avukat Yasemin Küçükkaya, şunları dile getirdi: “Narin kızımızın hadisesi ve diğer benzer hadiseler bize göstermiştir ki, cezaların caydırıcılığı hususunda ceza hukuk sistemimiz ileri derecede eksik kalmaktadır. Bakara suresinde geçen ‘kısasta sizin için hayat vardır’ düsturunun da ışığında söyleyebiliriz ki idam cezası gelmeden ceza adaleti sağlanamayacak, kan davalarının ve öldürmelerin önüne geçilemeyecek toplumsal huzur ve nizam sağlanamayacaktır. Bu hususta toplumda konsensüs oluşmuştur. Halkımız idam düzenlemesi ile ilgili olarak uzun süredir hazır ve talepkârdır. İdam cezasının getirilmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak üzere meclisi göreve davet ediyoruz.”
