• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Türkiye'deki Sabatayistler, İsrail'e gönüllü asker mi? İşte içimizdeki dönmeler

Yeniakit Publisher
2024-08-13 11:25:00 -
Türkiye'deki Sabatayistler, İsrail'e gönüllü asker mi? İşte içimizdeki dönmeler

Doğruhaber gazetesi yazarı Fesih Yasak, Siyonistlerin Osmanlı Devleti'ne düzenledikleri ilk resmi ziyaretin II. Meşrutiyet döneminde gerçekleştiğini belirtti. Yasak, bu ziyaretin amacının Osmanlı'daki Yahudilerin desteğini almak olduğunu ifade etti. Ancak, dönemin laik Yahudi örgütlerinin Siyonistlere karşı mesafeli durduğunu kaydeden Yasak, Siyonistlerin Osmanlı toplumuna entegrasyon çabalarının stratejik bir manevra olarak görüldüğünü söyledi. Fesih Yasak, Türkiye’deki Sabatayistlerin, İsrail’e olan desteklerini ve ülkedeki elit konumlarını sorgulayan ifadeler kullandığı yazısında şunları kaydetti:

Doğruhaber gazetesi yazarı Fesih Yasak, Siyonistlerin Osmanlı Devleti'ne düzenledikleri ilk resmi ziyaretin II. Meşrutiyet döneminde gerçekleştiğini belirtti. Yasak, bu ziyaretin amacının Osmanlı'daki Yahudilerin desteğini almak olduğunu ifade etti. Ancak, dönemin laik Yahudi örgütlerinin Siyonistlere karşı mesafeli durduğunu kaydeden Yasak, Siyonistlerin Osmanlı toplumuna entegrasyon çabalarının stratejik bir manevra olarak görüldüğünü söyledi. Fesih Yasak, Türkiye’deki Sabatayistlerin, İsrail’e olan desteklerini ve ülkedeki elit konumlarını sorgulayan ifadeler kullandığı yazısında şunları kaydetti:

"Siyonistlerin Osmanlı Devleti'ne düzenledikleri ilk resmi ziyaret, II. Meşrutiyet’in ilan edildiği yıla denk gelir. Esas hedefleri Yahudi devleti kurma idealleri doğrultusunda Osmanlı’da yaşayan Yahudilerin desteğini almaktı. Ancak o dönemlerde diasporadaki Yahudiler tarafından marjinal bir terör örgütü olarak görülen Siyonist hareket, aradığı desteği bulamadı. Destek vermeyi reddedenler salt bir Yahudi devleti kurulması konusunda dini açıdan itirazlarını dile getiren Ortodoks Yahudilerden oluşmuyordu, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğunda aktif konumda bulunan laik tandanslı “Evrensel Yahudi Konfederasyonu” gibi Yahudi örgütler de Siyonistlere karşı mesafeli duruyordu.

Siyonistlerle Jön Türklerin ortak çıkış noktaları laiklik idi. Bu ortak argümanı kullanarak, yeni kurulan laik devletin, Siyonizm’le iş birliğine gitmesinin, ülkenin menfaatlerine katkıda bulunacağı yolunda ikna turlarına başladılar. Sırf bu iş için revizyonist Siyonizm’in kurucusu olarak Wladimir Jabotitinsky, 1908 yılında İstanbul’a yerleşti. Başka Siyonistler de İstanbul’da adeta kamp kurmuşlardı. Bunlardan biri de İsrail’in gelecekteki ilk başbakanı David Ben Gurion idi. Gurion, Rus vatandaşlığından çıkarak Osmanlı Devleti tabiiyetine geçti. İbranicede ‘Osmanlı olmak’ anlamına gelen ‘lehitatman’ konseptini benimsedi. Ben Gurion’un halefi Moshe Sharett ve gelecekte israil terör devletinin koltuğuna oturacak Sabetayist kökenli Ben Zvi de bu yolu izledi. Meslektaşı Zamlan Shazar gibi Zvi de Osmanlı tarihini okumuştu. İkisi de Sabetaycılık üzerine geniş araştırmalar yaparak bu konuda önemli eserler verdi.

Siyonistler için Osmanlı toplumuna entegrasyon, Yahudi devletinin kurulma aşamasında verilecek mücadelenin dayanak noktasını oluşturuyordu. Siyonistlerin asimile olmaya yönelik eğilimleri, stratejik bir manevra olarak algılanıyor, öte yandan başka bir ülkenin sınırları içerisinde asimile olmak onlar için alçaltıcı bir durumdu. Siyonistlerin Osmanlı İmparatorluna karşı beslediği ilginin altında Filistin topraklarına yerleşme ve hâkim olma amacı vardı. Bunun için değil asimile ve entegre olmayı bırakın, hatta her türlü esfel çukurlarına düşmeye dahi razı idiler.

Günümüzde Sabetayistler, Türkiye toplumunun elit kesiminde yer alıp ülkenin birinci sınıf vatandaşı olarak kaymağını yemeye devam ediyorlar. Müslüman görünüp İslam’ın değerlerine teslim olmamış bu güruhu birileri Yahudi kabul etmese de onlar Yahudi dostudurlar. Çifte vatandaşlık hakkına sahip olan bu katiller sürüsünün, israil’e gönüllü askerlik yaptıkları, Filistin’de Müslümanları katlederek soykırım suçuna karıştıkları yadsınamaz bir hakikattir. Nitekim çifte vatandaşlık hakkı bulunan bu canilerin, cinayetten yargılanıp vatandaşlıktan çıkarılmaları için HÜDA PAR tarafından TBMM’ye bir kanun teklifi verildi. Çok kıymetli bu kanun teklifi ne yazık ki Ekim ayına ertelendi. Geçmişte kimliklerini gizli tutan Sabetayistler, bugün göğsünü gere gere Siyonistlerle birlikte hareket ettiklerini, onlara mali destekte bulunduklarını söylemektedirler 21. Yüzyıl Türkiye’si de tıpkı 20. Yüzyıl Türkiye’sinde olduğu gibi, Siyonist Yahudiler için güvenli bir sığınak olmaya devam ediyor.

Filistin’de on bir aydan bu yana devam eden İslam- Küfür savaşında, terör şebekesi İsrail; ABD, Avrupa devletleri ve satılık bir kısım Arap rejimlerinin yardımıyla karadan, havadan ve denizden Gazze’yi kuşatıp üzerlerine gönderdiği bombalarla on binlerce kadın ve çocuğu katlederek hayattan koparmaya devam etmektedir. Müslümanların beldelerini yakıp yıkan gasıp çetenin yanıp yıkılması yakındır biiznillah! (...)"

 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23