Türkiye Yüzyılı'nın stratejik hamlesi sonunda geldi! Bu adım, tüm dünyayı zangır zangır sallar
Mehmet Akif Soysal, Yeni Şafak gazetesindeki yazısında Türkiye’nin BRICS üyeliğine doğru attığı stratejik adımı değerlendirdi. Soysal, bu adımın Türkiye'nin küresel dengelerdeki yerini güçlendireceğini belirtti. BRICS’in ekonomik ve siyasi etkilerinin Türkiye için büyük fırsatlar sunduğunu söyleyen Soysal, Türkiye'nin bu adımının dünya düzenini yeniden şekillendireceğini ifade etti. İşte Mehmet Akif Soysal'ın yazısı:
Mehmet Akif Soysal, Yeni Şafak gazetesindeki yazısında Türkiye’nin BRICS üyeliğine doğru attığı stratejik adımı değerlendirdi. Soysal, bu adımın Türkiye'nin küresel dengelerdeki yerini güçlendireceğini belirtti. BRICS’in ekonomik ve siyasi etkilerinin Türkiye için büyük fırsatlar sunduğunu söyleyen Soysal, Türkiye'nin bu adımının dünya düzenini yeniden şekillendireceğini ifade etti. İşte Mehmet Akif Soysal'ın yazısı:
"Esasında güncelde not olarak düşülmesi gereken çok önemli konular var. Mesela OVP, TCMB kararları vs…
Ancak bunların ötesinde Türkiye’nin stratejik olarak yaptığı çok önemli bir adım var. BRICS üyeliği…
Ajanslara düşen haberlere göre ve Rusya resmi kanallarından yapılan açıklamalara bakılırsa Türkiye BRICS üyeliği için sürece girmiş durumda.
Bu adımın ehemmiyetini bilhassa bu kışa girerken karışacak dünya manzarası içinde anlatmak zor.
1999 yılında Samuel Huntington’ın -orijinaliyle, unimultipolar- Türkçe’ye çevrimi ile tekli-çok kutuplu diye ifade edebileceğimiz ABD’nin tek süper egemen güç olduğu ve etrafında küçük aktörleri topladığı bir Dünya resminden bahsederken anlatmak istediği tartışmasız bir ABD merkezli Dünya idi.
ABD Huntington’un ön gördüğü Dünya düzenini 25 yıldır idame ettiriyor. Ancak süre gelen zaman içerisinde belki yakın zaman için ön görmediği yeni bir oluşum meydana çıktı dersek yanılmayız; BRICS.
BRIC(s) kısaltması - Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin - Goldman Sachs’ta ekonomist olan Jim O’Neill tarafından popüler dilimize kazandırılmıştır. Yazar makalesinde bu ülkeler grubunun yaşayacağı olağanüstü ekonomik büyümeyi ve bu gelecekteki eğilimlerin uluslararası politik ekonomi üzerindeki etkilerini analiz etmiştir.
Güney Afrika’nın 2011 katılımıyla BRIC(s)’ler, BRICS’e dönüştü; 'S' artık en yeni üyeyi temsil ediyordu.
Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan hükümetler arası örgüt BRICS, 1 Ocak 2024 tarihinde dört yeni üye kabul etti: Mısır, Etiyopya, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri.
BRICS’in ilk beş üyesinin 2023 yılında toplam 27,6 trilyon $ GSYH ile küresel toplamın %26,3’ünü, GSYH 30.8 trilyon dolara yükselerek %29.3’ü, 4,3 milyar nüfus ile Dünya nüfusunun yarısından fazlasını temsil etmesi beklenmektedir.
Enerji kaynakları açısından bakılırsa, Dünya petrol üretiminin yüzde 43’ü BRICS, geri kalan tüm Dünya yüzde 57 olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yine BRICS tüm Dünya İhracatının yüzde 25’ni yapmaktadır. BRICS üye ülkesi Çin dünyanın en büyük ihracatçısıdır; %14,5.
Büyüklüğü tam anlamak adına Dünya’nın en büyük ihracatçılarına bakacak olursak; ABD (%8,3), Almanya (%6,6), Hollanda (%3,9) ve Japonya (%3,0) yer almaktadır.
BRICS Yeni Kalkınma Bankası (NDB) 2014 yılı ortalarında Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika hükümetleri tarafından kurulmuştur. Altyapı ve sürdürülebilir kalkınma yatırımlarını önemli ölçüde finanse etmesi amaçlanmaktadır.
Ancak gerilen ilişkilerde Batı hegemonyasının para birimlerini ve para sistemini bir silah olarak kullanmaya başlaması nedeniyle amaçlanan hedef dışına çıkılarak küresel rezerv para amacı yakın zaman evvel hedeflenmiştir.
Bangladeş, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Uruguay, genişleme hamlesinin bir parçası olarak 2021 yılında bankanın yeni üyeleri olarak kabul edildi. Son olarak birkaç gün evvel Cezayir’in de katılımının kabul edildiği duyuruldu.
NDB, yükselen ve gelişmekte olan üyelerin eşit mali katkılara ve eşit söz hakkına sahip olduğu bir kuruluş olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca, gelişmiş ekonomilerin genellikle karar alma gücünün çoğunluğuna sahip olduğu Dünya Bankası gibi eski çokuluslu yatırım bankalarının aksine, hiçbir üyenin tek başına veto yetkisi yoktur.
Türkiye 1959 yılında AB topluluğun bir parçası olmak için başvuruda bulundu. On yıllardır önüne camdan tavan yerleştirilen haliyle Türkiye Batı’nın kapısında haksız şekilde bekletilmektedir.
Bırakın tam üyelik ilerlemesinin kaydedilmesini AB son yıllarda ihracatçılarımıza, sanatçılarımıza bile vize vermemekte, Türkiye’yi bu vesile ile terbiye etmeye çalışmaktadır!
Ama nafile, Türkiye artık onların düşlediği tarımsal üretim yapan edilgen ülke değil!
Doğu-Batı bloğu çarpışması başladı, şiddetlenecek. Birkaç gün evvel Rusya Dış İşleri Bakanlığı Sözcüsü Zaharova, Moldova için Ukrayna’nın uğradığı felakete koşar adım ilerliyor açıklamasını yaptı.
Yeryüzünün kaynaklarından kovulan bir Batı var!
Daha dün Nijer’deki darbe sonrası Nijer hükümeti, Fransa’yı 65 yıl boyunca ülkeyi yağmalamak ile suçlayarak elde edilen servetin nakit olarak geri ödenmesini talep etti.
Türkiye’nin 1956’da NATO’ya katılımı Sovyet tehdidi nedeniyleydi. Peki şimdi güney sınırımızdaki kurulmaya çalışılan terör devletinden Dedeağaç’ta, Ege adalarında silahlanmaya kadar tehdit nereden gelmektedir? Bunu dengelemek gerekmez mi?
Tüm bu manzara ile beraber şunu da unutmayalım BRICS ekonomik ve siyasi bir topluluk, askeri angajman içermiyor. Türkiye ne AB’ye ne de NATO’ya aykırı bir tutum içerisinde de değil. Türkiye hepsinin dengesi içinde hareket ediyor. Ama NATO’dan da AB’den de alacaklı…"
