Konferans vermek için gittiği Saraybosna’da çözüm sürecini değerlendiren yazarımız Abdurrahman Dilipak, “Terör; darbecilerin, Türk ve Kürt Ergenekonu’nun başımıza bela ettiği bir durum. İnşallah yolun sonuna geldik” dedi
SARAYBOSNA
Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Üyesi yazarımız Abdurrahman Dilipak, çözüm sürecine ilişkin, “Bu (terör), Soğuk Savaş’ın başımıza bela ettiği, darbecilerin, Türk Ergenekonu’nun, Kürt Ergenekonu’nun başımıza bela ettiği bir durumdur. İnşallah yolun sonuna geldik. Bundan sonra gelen günler, geçen günleri aratmayacak diye temenni ediyorum” dedi.
Dilipak, konferans vermek üzere geldiği Saraybosna’da çözüm sürecine ilişkin yaptığı açıklamada, çalışmaların başlangıcında, toplumun büyük bölümünün sürece yüzde 70-80 oranında destek verdiğini gördüklerini belirtti.
Buna karşın, Karadeniz, Ege ve Akdeniz bölgelerinde yaşayanların sürece muhalif yaklaştığını ifade eden Dilipak, bunda CHP ve MHP’nin sürecin başlangıcındaki tavrının etkili olduğunu söyledi. Dilipak, sürece yönelik tavrı nedeniyle CHP içinde de birtakım tepkiler ortaya çıktığını, bu nedenle partinin söz konusu muhalefetini önemli ölçüde geri çektiğini kaydetti.
MHP’nin ise öfkesini sürdürdüğünü dile getiren Dilipak, şöyle konuştu:
“MHP ile şu anda Doğu Perinçek hemen hemen aynı paralelde gözüküyorlar. Onların da önümüzdeki günlerde söyleyecek fazla sözleri olduğunu sanmıyorum. Eğer barış gerçekleşir, terör biterse ki süreç başladığından beri ciddi bir olay yaşanmadı; o zaman bunların siyasi varlıklarının bitmesi söz konusu. Sanırım ondan endişe ediyorlar. Benim gözlemlediğim kadarıyla şu anda muhalefet, 1 aylık dönemde yüzde 5 oranında destek kaybetmiş durumda. Mayıs ayı sonundaki sonuçları da kamuoyu araştırmalarıyla göreceğiz. Bana göre, gelişmeler doğru yönde ve ileriye doğru.”
“SÜREÇTEN GERİ DÖNME İMKANI YOK”
Dilipak, gelinen noktada, Kürt meselesi konusunda tarafların süreçten vazgeçme ve geri dönme imkanı olmadığını vurguladı. Geriye dönmenin “pahalıya mal olabileceğine” işaret eden Dilipak, şunları kaydetti:
“Özellikle dağdakiler açısından büyük bir kırılma yaşanır. Yüzde 60’lık bir kısım, bu vesileyle bu işten kurtulmak istiyor artık. Ayrılığın mümkün olmadığı da ortaya çıktı. Milyonlarca insan Kürt-Türk evliliği yapmış. Yani anne babasını terk edip kocasının ya da karısının yanına mı sığınacak? Ya da çocuklarını nasıl paylaşacaklar? 3-5 çocuğu olan aileler var. Bunlar Türk mü, Kürt mü, kim bunlar? Böyle bir şey olmaz. Antalya’daki, İzmir’deki, Diyarbakır’daki, İstanbul’dakiler göçe mi başlayacaklar? Ya da o bölgedeki Türkler, Süryaniler, Batıya doğru mu göç edecekler? Yok böyle bir şey. Yani, ayrılığın kimseye bir faydası yok. Beraberliğin herkes için çok büyük artıları var. Ayrılık zaten teorik olarak da mümkün değil. Birileri bunu bugüne kadar getirdi. Bu, Soğuk Savaşın başımıza bela ettiği, darbecilerin, Türk Ergenekonu’nun, Kürt Ergenekonu’nun başımıza bela ettiği bir durumdur. İnşallah yolun sonuna geldik. Bundan sonra gelen günler, geçen günleri aratmayacak diye temenni ediyorum.”
