Sınırda yaşanan son olayları ve bölgedeki iç çatışmaları bahane ederek, ‘Çözüm sürecinin akamete uğrayacağı’ yönünde propaganda yapan terör yandaşlarına tepki gösteren, siyasetçilerden ve STK temsilcilerinden “Süreci bozan millete ihanet eder” açıklaması geldi.
SİNAN KAYA / ANKARA - Yaklaşık iki yıldır devam eden ve şimdiye kadar çok büyük gelişmelerin katedildiği çözüm sürecine ilişkin bölge STK’larından önemli görüş ve uyarılar geldi. Akit’e konuşan STK temsilcileri, çözüm sürecinin bitmemesi ve her iki tarafın da provokatif eylemlere gelmemesi gerektiğini ifade ettiler.
“BİTMESİNİ DÜŞÜNMEK BİLE İSTEMİYORUM”
Güneydoğu Sanayici ve İşadamları (GÜNSİAD) Derneği Başkanı Mahmut Odabaş, “Çözüm sürecinin bitmemesini istiyoruz. İki yıldır bölgede rahat bir nefes alıyorsak, bu olumlu giden çözüm süreci sayesindedir. Bu topraklarda iki yıldır aldığımız huzurlu nefeslerin tekrar bozulmasını istemiyoruz. Bunun için sürecin bozulmasını, değil konuşmak ya da dillendirmek, düşünmek bile istemiyorum. Eğer çözüm sürecinin taraflarında biri işi bozuyorsa bu iş hiç olmayacak. Ve bunlar bölge halkına verdikleri sözlerini bozmuş olacaklar. Her iki taraf da üzerine düşeni en iyi şekilde yapmalı” diye konuştu.
“DIŞ GÜÇLERE FIRSAT VERİLMEMELİ”
Diyarbakır Baro Başkanı Avukat Tahir Elçi ise, çözüm sürecine zarar gelmemesi işin her iki tarafın da çok dikkatli ve hassas davranması uyarısında bulunarak, “Çözüm süreci kesintiye uğrarsa, sadece bölge halkı değil, Türkiye toplumunun tümü zarar görecek. Dolayısıyla bu süreç bozulursa her iki taraftan da kimse yararlı çıkmaz. Yani tekrar geleceğimiz nokta yine acı ve gözyaşı olacak. Burada dış güçlerin oyunlarına da gelmemeliyiz ve onlara fırsat vermemeliyiz. Bu süreçte kendi işimizi kendimiz halletmeliyiz” ifadelerini kullandı.
“ÇÖZÜM SÜRECİNİ ACELEYE GETİRMEMELİYİZ”
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Diyarbakır Şube Başkanı İsmail Özşanlı da, “Bölgemizde 30-35 yıllık olaylar var. Bölgede normal bir kan davası bazen 4-5 yıl sürerken, 30 yıldan fazladır devam eden ve yaklaşık 40 bin kişinin yaşamını yitirdiği bir olayın da hemen çözülmesi mümkün değil elbet. Yani bu süreci aceleye getirmemiz gerekir. Acele edersek çözüm sürecinden bir şey elde edemeyiz ve iki yıldır çok önemli gelişmelerin katedildiği her şey boşa gitmiş olacak. Çünkü 30 yıldan fazladır devam eden ve 40 bin kişinin ölümünden bahsediyoruz. Bu olay öyle he deyince olmaz. Bu süreci aceleye getirmek sürecin önünü tıkamaktan başka bir şey değildir. Bunu biraz zamana yaymalıyız ki sağlıklı bir sonuç alabilelim” değerlendirmesinde bulundu.
“KİMSE PROVOKASYONA GELMESİN”
Provokasyonlara karşı her iki tarafa çeşitli uyarılarda bulunan Özşanlı, şöyle devam etti: “Çözüm süreci yasal bir zemine oturtuldu. Sürecin başından bu yana neler değişti hepimiz bunun farkındayız. Ufak tefek provokatif eylem çıkabilir, her iki tarafın da bunlara aldırış etmemesi lazım. Bu tür oyunlarla çözüm sürecini sekteye uğratmayalım. İki yıldır bölgeden cenaze haberi gelmiyor. Esnaf dükkânını kapatmıyor. Bundan güzel bir tablo olabilir mi? Bir kişi 10 yıl önce böyle bir süreçten bahsetseydi, Türkiye’de yer yerinden oynardı. Ama geldiğimiz noktaya bakarsak Türkiye çözüm süreciyle ne kadar büyük bir yol kat ettiğini hep beraber görüyoruz.”
ÇELİK: ÇÖZÜM SÜRECİ BİTMEZ
YENİ AKİT / ANKARA - Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, HDP’lilerin Ayn el Arap’tan (Kobani) Türkiye’ye geçişler sırasında sınırda çıkan olayları işaret ederek, çözüm sürecinin bittiği yönündeki açıklamalarını eleştirdi.
Çelik, “Çözüm süreci ne Erbil’deki olaylara sıkıştırılır ne Kobani’deki ne de Rojava’nın tümündeki olaylara sıkıştırılabilir. İki de bir herhangi bir yerde birileri mevzi savaşı versinler diye, kendileri için özel siyasi proje üretsinler diye ortaya koydukları eylemlere göz yumulmadığı zaman ‘çözüm süreci bitti’ demeleri aslında onların, çözüm sürecine karşı olanların tutumlarına destek vermeleri manasına gelir. Çözüm süreci bitmez. Çözüm süreci bu ülkenin demokratikleşme sürecinin bir parçasıdır ve demokratikleşme konusunda da daha ileriye gidilecek” dedi.
“DEMOKRATİKLEŞMEYİ AK PARTİ BAŞLATTI”
AA muhabirine açıklamalarda bulunan Bakan Çelik, Türkiye’deki ret, inkar ve asimilasyon politikalarını, insanların kimliklerinin, dillerinin yasaklanmasını AK Parti Hükümeti’nin bitirdiğini söyledi. Çelik, bu sürecin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakan olduğu dönemde yüksek bir sorumlulukla büyük, başarılı bir kriz yönetimiyle başlatılan bir süreç olduğunu vurguladı.
“HALKIMIZ SÜRECİN MEŞRUİYETİNE İNANIYOR”
Türkiye’nin genel ilerlemesini sağlayacak birçok demokratikleşme paketi çıkarıldığını hatırlatan Çelik, bu sürecin, bugün Türkiye’de bütün toplumsal kesimlerin meşru bulduğu, kabul ettiği bir süreç olduğuna dikkat çekti. Çözüm sürecinin yasayla artık devlet mekanizması içinde de tanımlı bir yeri olduğunu vurgulayan Çelik, şunları söyledi: “Bunun iki de bir pazarlık konusu yapılması, şantaj süreci gibi gösterilmesi konusunda HDP’li milletvekillerinin siyasetçi sıfatıyla daha dikkatli bir dil kullanmaları gerekir. Kullandıkları dil özenli bir dil değil. Hatta kullandıkları dil, altını çizerek söylüyorum, çözüm sürecine katkı sağlamaktan çok zaman zaman çözüm sürecini sabote etmek isteyenlere yakın duran bir dile de dönüşebiliyor.”
“SON DERECE AHLÂKSIZCA…”
Bakan Ömer Çelik, “49 rehine karşılığında Türkiye’nin, IŞİD’e Kobani’yi verdiği iddialarını da şöyle cevapladı: “Bu son derece ahlaksızca ve hiçbir zerresi doğru olmayan bir yaklaşım. Diyorlar ki; ‘Türkiye, 49 rehine karşılığında IŞİD’in Kobani’ye saldırısına izin verdi’. Türkiye bundan birkaç sene evvel IŞİD’i terör örgütü ilan etmiş, ikincisi daha yakın zamanda IŞİD, Türkiye’nin 49 vatandaşını alıkoyarak Türkiye için nasıl bir tehdit olduğunu göstermiş…
Türkiye IŞİD’e destek veriyor sözü, içinde tam anlamıyla ahlaksızlık içeren bir yalandır, bir kara propagandadır. Buradan, hele de 49 rehine karşılığında destek verildi gibisinden bir açıklamanın aslında yalan olduğunu bu açıklamayı yapanlar da biliyor …”
TURİZMDE DÜNYADA 6. SIRADAYIZ
Çelik, Türkiye’nin bulunduğu coğrafyadaki tüm olumsuzluklara rağmen istikrarlı duruşuyla turizmdeki yükselişini sürdürdüğünü de bildirdi. Ağustos ayında Türkiye’nin yabancı ziyaretçi sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7’nin üzerinde artış gösterdi. Bu rakam, Dünya Turizm Örgütü’nün dünyadaki turizm artış oranını yüzde 4–5 gibi öngördüğü böyle bir dönem için önemli bir başarı olarak görülüyor.
TURİST SAYISI 26 MİLYONA DAYANDI
Yılın ilk 8 ayında Türkiye’ye gelen turist sayısının bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 7 artışla 25 milyon 749 bin 63 kişiye çıktığını bildiren Bakan Çelik, bu rakamlarla Türkiye’nin turizm sektöründe dünya altıncısı ve Avrupa dördüncüsü olduğunu söyledi.
ANTALYA ZİRVEYİ KORUDU
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, en fazla ziyaret edilen iller sıralamasında da Antalya’nın zirveyi koruduğunu, ikinci ilin İstanbul, üçüncünün ise Muğla olduğunu bildirdi.
