Sıkı Erdoğancı yazar böyle isyan etti: Yığınla CHP'li eş, dost, akraba AK Parti iktidarı döneminde kendilerine yardımcı olmadığım gerekçesiyle bana küstü! Benim kendime hayrım yok, haberleri yok
Tayyip Erdoğan ve AK Parti’ye verdiği sıkı destekle bilinen Sabah gazetesi yazarı Salih Tuna, dikkat çeken bir yazıya imza attı. AK Parti iktidarının, kendisi için “nimet” değil, “külfet” olduğunu örnekleriyle anlatan Tuna, gündem olan yazısında özetle şunları kaydetti:
Tayyip Erdoğan ve AK Parti’ye verdiği sıkı destekle bilinen Sabah gazetesi yazarı Salih Tuna, dikkat çeken bir yazıya imza attı. AK Parti iktidarının, kendisi için “nimet” değil, “külfet” olduğunu örnekleriyle anlatan Tuna, gündem olan yazısında özetle şunları kaydetti:
“Bence yanlış ama millet 40 yaşında emekli oldu. Benim kırk yıllık çalışma hayatım var, hâlâ emekli olamadım. Nedeni, bahsi diğer. Yine de "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz" misali garabet bir durum olduğunu söylemeden geçmeyeyim.
Artık umurumda değil, olacağına bıraktım.
İktidarlar değişse de benim durumum değişmiyor, inandım. CHP iktidarı döneminde benim vesilemle Yeşilçam tozu yutan arkadaşları bile "sanatçı" kapsamında emekli ettiler. Fakat sakıncalı bulduklarından olsa gerek fakire, mezkûr hakkı tanımadılar.
AK Parti kurulmadan evvel küçük bir arsa almıştım, o da Çevre Bakanlığı'nın Kanal İstanbul projesi dolayımında istimlak edildi. "Suçumuz herkes gibi orada kaçak ev yapmamak mı?" yollu mahkemeye itiraz ettik, reddedildi.
İşin garibi, yığınla CHP'li eş, dost, akraba da AK Parti iktidarı döneminde kendilerine yardımcı olmadığım gerekçesiyle bana küstü.
Benim kendime hayrım yok, haberleri yok. Gerçi haberi olanlar da "O eskiden beri tuhaftı..." diyorlar.
İşin garibi işbu CHP'li çevrem hem AK Parti'yi adam kayırıyor, yandaşlarına torpil yapıyor diyerek yerden yere vuruyorlar hem de torpil talep ediyorlar.
Karşılık bulamayınca da bilmem nerde bilmem kim torpille göreve geldi demeleri yok mu?
İyi de bana ne güzel kardeşim?
Ayrıca, damat, gelin, kayınbirader cümbür sülalenin tıka basa CHP'li belediyelere doldurulmasını ne yapacağız peki? (…)”