• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Referandum 367’den iyi

Yeniakit Publisher
2013-05-08 23:25:00 - 2013-05-08 20:29:20
Referandum 367’den iyi

Türkiye’nin ilk sivil anayasa girişimini Akit’e değerlendiren Av. Cüneyt Toraman, referandumda alınacak % 50+1 oy, Meclis’teki 367 oydan ve hatta 550 oydan daha üstündür” dedi.

KENAN KIRAN / İSTANBUL
Avukat Cüneyt Toraman, Türkiye’nin ilk defa siviller tarafından Anayasa yapılması girişimini gazetemize değerlendirdi. Toraman, ilk defa anayasanın, darbecilerin değil de halkın yapmasının büyük önem taşıdığını belirterek, “Halk kendi yapacağı Anayasa’ya, kendisi için yasaklar koymayacağına göre, yeni anayasayla darbe anayasalarının “yasaklar dönemi” sona ermiş olacak” dedi.
Toraman, halkın art arda üç dönem AK Parti’yi “tek başına” iktidara getirdiğini, AK Parti’nin, özgürlükleri esas alan bir anayasayı hazırlayıp doğrudan doğruya referanduma götürmesi gerektiğini söyledi. Toraman, Darbe Anayasaları’nın ardından kurulan üst kurulların kaldırılması gerektiğini sözlerine ekledi.
“YASAKLAR DÖNEMİ
SONA ERMİŞ OLACAK”
Cüneyt Toraman’ın sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:
Bugüne kadar yapılan Anayasalar hep asker kökenliler tarafından yapıldı... Eğer gerçekleşirse ilk defa siviller tarafından Anayasa yapılacak. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu tarihten 1950 yılına kadar tek partiyle yani diktatörlükle yönetilmiştir. 1946 yılında çok partili hayata geçti ve 1946 yılındaki seçimlerinde, “açık oy gizli tasnif” ile seçimlerde hile yapıldığı için CHP son kez iktidar olmuştur. Sonraki ilk seçimde Demokrat Parti iktidara gelmiştir. Demokrat Parti’nin yaptığı çok küçük değişiklikler bile halkın desteğine yeterli olmuştur.
CHP’nin de desteğiyle 1960 darbesi yapılmıştır. 1961 anayasası darbe anayasasıdır. Bu Anayasa’dan sonraki 1982 Anayasası da darbe anayasasıdır. Tek parti dönemini dikkate almadığımızda, 1961 yılından bugüne kadar, darbe anayasalarıyla yönetiliyoruz. İlk kez anayasayı, darbecilerin değil de halkın yapması büyük önem taşıyor. Halk kendi yapacağı anayasaya, kendisi için yasaklar koymayacağına göre, yeni anayasayla darbe anayasalarının “yasaklar dönemi” sona ermiş olacak.
“AK PARTİ, ANAYASAYI
REFERANDUMA GÖTÜRMELİ”
Ancak anayasayı kimin yaptığı değil, nasıl yaptığı önemlidir. 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan, anayasadaki vesayet sistemini sarsan değişikliklerin oylandığı referandumda, CHP’nin, MHP’nin, BDP’nin, “hayır” cephesinde yer aldığını, bu partilerin katkı sunacağı anayasanın darbe anayasasından hiçbir farkının olmayacağını unutmamak gerekir.
Seçim sonuçları, halkın CHP’ye, MHP’ye, BDP’ye güvenmediğini göstermektedir. Halkın güven duymadığı siyasi partilerin anayasa yapımına ortak edilmesi hatalıdır. Halk ard arda üç dönem, AK Parti’yi “tek başına” iktidara getirmiştir. AK Parti, özgürlükleri esas alan bir anayasayı hazırlayıp doğrudan doğruya referanduma götürmelidir.
Demokratik sistemlerde, halk oyu, (referandum) meşruiyet katsayısı en yüksek ve en kesin yöntemdir. Referandumda alınacak %50+1 oy, Meclis’teki 367 oydan ve hatta 550 oydan daha üstündür. Darbelerle beslenen CHP ve seçmenleri, hak ve özgürlükleri esas alan Anayasayı kabul etmese bile, buna, azınlık değil, halkın çoğunluğu karar vermiş olacaktır.
“ANAYASA İDEOLOJİYE
SAHİP OLMAMALI”
Anayasa maddeleri nasıl olmalı? Yoruma açık maddeler nasıl engellenir? Anayasa’nın değişmez maddeleri değişmeli mi?
Anayasa, esas itibariyle, “toplumun hak ve özgürlüklerini” güvence atına alan metinlerdir. Yönetim biçimi dahi, siyasal iktidarın diktatörlüğe dönüşmemesi için belirlenir. Hak ve özgürlüklere saldırı olduğunda bunun nasıl engelleneceği belirtilir.
Anayasanın ikinci özelliği ideolojiye sahip olmamasıdır. Anayasa belli bir ideolojiye sahip olursa taraf tutmuş olur. Devletin en temel özelliği ise bütün vatandaşlara karşı eşit mesafede olması tarafsız olmasıdır. Yeni anayasada, darbe anayasalarındaki başlangıç hükümleri, tevhidi tedrisat, zorunlu askerlik gibi dayatmaların olmaması gerekir.
Anayasanın üçüncü özelliği de, siyasal iktidarın yetkilerinin bürokratik kurumlar arasında dağıtılmaması, vesayet sistemine son verilmesidir. Bütün bu düzenlemeler kesin ve net bir şekilde ifade edilmelidir. Yoruma açık ifadeler kullanıldığında kötü niyetli kimseler, bu maddeleri hak ve özgürlükler aleyhine yorumlayacaktır.
Darbe anayasalarının (1961 ve 1982) bugüne kadar değiştirilememesinin en önemli sebebi, 2/3 çoğunluk (367 oy) aranmasıdır. Anayasa değişikliği nisabı düşük olsaydı, bu Anayasa bugüne kadar, çoktan değişmiş olurdu. Yeni anayasada, anayasanın değiştirilebilmesi için bu kadar yüksek nisapla konulmamalıdır. Meclis üye tamsayısının yarıdan bir fazlası dahi yeterli kabul edilmelidir. Basit çoğunluk kabul edilmeyecekse, 300 milletvekilinin kabul oyu yeterli kabul edilmelidir.
“VESAYET KURUMLARINA
YER VERİLMEMELİ”
Askeri darbelerin ardından oluşan kurulların kalkması gerektiğine dikkat çekiyorsunuz. HSYK, YÖK ve MGK kalkarsa, karşılığı ne olmalı?
Darbe anayasalarında, siyasal iktidarın yetkisini kullanan ve hesap vermeyen onlarca özerk, üst kurul kurulmuştur.
HSYK, hakim ve savcılara, YÖK, bütün öğretim görevlilerine ve üniversite öğrencilerine, MGK, hükümete, vasi tayin edilmiştir. Bu ve benzeri vesayet kurumlara yeni anayasada kesinlikle yer verilmemelidir. Demokrasilerde, davul da tokmak da iktidarda olur, icraatlarının hesabını sandıkta verir. Darbe anayasalarından önce, bu konular, yasayla düzenlenmiş olup, aynı şekilde yasayla düzenlenmelidir. Vesayet kurumlarını anayasada muhafaza ettiğimiz sürece, bu kurumlar meşruiyet kazanacak, kötü niyetli bir iktidar tarafından eski haline getirilebilecektir. Bu nedenle, yeni anayasada hiçbir vesayet kurumuna yer verilmemelidir.
 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23