• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Ponzi düzeni (Ponzi şeması) nedir? Charles Ponzi kimdir?

Yeniakit Publisher
2018-03-23 23:21:00 -
Ponzi düzeni (Ponzi şeması) nedir? Charles Ponzi kimdir?

Sisteme dahil edilen insanların kendi yatırımlarıyla veya sonraki katılımcılardan gelen paralarla ödemenin yapıldığı bir dolandırıcılık yöntemi olan Ponzi düzeni nedir? Charles Ponzi kimdir?

Saadet Zinciri diğer adıyla Ponzi düzeni (Ponzi şeması), ilk kez Charles Ponzi tarafından 1910 yılında uygulanan hileli bir yatırım şeklidir.  Her zaman ortalamanın üzerinde kazanç sağlamayı vaad eden sistem ilk önce bu beklentileri karşılamayı sağlar. Bu durumda yeni gelen yatırımcıların paralarını eski yatırımcılara ödeyerek kullanır ve ponzi sisteminin gelişmesi sağlanır. Ponzi sistemleri hiçbir zaman meşru yatırım yapmaz. Bunun yerine yatırımcıların paralarını kullanarak birbirine aktarır. Yeni yatırımcı gelmediği takdirde ise sistem bir süre sonra çöker.

Ponzi Nedir?

Ponzi Düzeni, sisteme dahil edilen insanların kendi yatırımlarıyla veya sonraki katılımcılardan gelen paralarla ödemenin yapıldığı bir dolandırıcılık yöntemidir. Günümüzde özellikle bizim de dahil olduğumuz orta ve üst gelir seviyesindeki ülkelerde görülmektedirler. Böyle olmasının nedeni faiz gelirlerinin düşüklüğünden dolayı küçük miktarlarda yatırım yapan insanların faize göre daha göz doyurucu kârlar elde etmek istemeleridir. Az miktarda birikimi olan ve kendini “küçük yatırımcı” veya “girişimci” veya “fırsat avcısı” olarak tanımlayan insanların dolandırılma hikayesi buradan başlar.

Kişide ilk olarak çok büyük bir fırsat yakalamış izlenimi oluşturulur ve güven sağlanır. Ardından doğal olarak kişi bu “başarısını” çevresindeki insanlarla paylaşmaya başlar. Paylaşıma teşvik amacıyla sisteme çekilen kişi sayısına göre artan rütbeler ve davet ettiği kişilerin üzerinden ekstra kazanç vaadi sunulur. Kısacası ponzi düzeninde ya dolandırılırsınız ya da siz dolandırıcı olursunuz. Sistemin çöküşü artık piramidin çok büyüyüp dengesiz bir hal almasıyla başlar.

Günümüzde Ponzi Şemaları

Ponzinin ilk ortaya çıkışı ve sisteme adını veren Charles Ponzi‘yi isterseniz araştırabilirsiniz ama ben günümüzde Ponzi Düzeni ile dolandırıcılık yapan sistemlerin şeklen benzerliklerine değineceğim. Ponzi veya saadet zinciri olarak adlandırabileceğimiz oluşumlar nasıl işliyor gelin bir göz atalım.

Yüksek Kâr Vaadi

Neredeyse hepsi “paranızı katlıyoruz” ayarında yüksek kazanç vaat eder. Ve ilk başlarda bunu yerine getirirler. Aslında bu sistemlerin ayakta durmasının bir numaralı şartıdır. Yüksek kazanç sağlayan insanlar hem paralarını içeride tutarlar hem de çevrelerindeki insanlara bundan bahsederler. Bu gibi sistemlerde riski alıp yatırım yapanlar ne kadar ilk başta ben yatırımımı çıkarırım sonra da kazandığımla devam ederim diye düşünseler de para tatlı geldiği için bırakmak istemezler. Altın yumurtlayan tavuğunu satmayan adam misali kimse kazançlı olduğunu düşündüğü bir sistemden kolay kolay çıkmak istemez. Düzenli ödemesini aldıkça ilk baştaki güvensizlik fikri de kafasından atılacağı için daha fazla batağa çekildiğinin farkına varmayacaktır. Yüksek kazandıkça yüksek oynar ve o gün geldiğinde üzüntüsü kat kat artar.

Referans Sistemi

Ponzi sistemi temelde yeni katılımcılara muhtaçtır. Eğer yeni katılımcı yeterli ölçüde bulunmazsa sistem şişer ve erken patlar. Yeni kurban bulunduğu sürece devam eder ve bilanço büyür. İnternet çağından önce ponzi dolandırıcıları sistemi kendi elleriyle büyütürler ve bir yerden sonra kulaktan kulağa diye tabir edebileceğimiz yöntemle belli bir noktaya getirirlerdi. İnternetle birlikte şekil değiştiren ponziler artık sisteme kattıkları insanları adeta birer bayiye dönüştürdüler. Kullanıcılara sağladıkları URI’ler (ponzi.org/?ref=charles) sayesinde hem kullanıcı sistemi yaydığı ve insanları ikna ettiği ölçüde fazla kazanıyor hem de sistem yeni kullanıcı akışı olduğu sürece daha fazla büyüyor. Büyüdüğü sürece güven artıyor ve insanlar daha fazla yatırım yaparak daha çok kâr bekliyorlar ama sistem bir yerden sonra doygunluğa ulaşıyor, ya battık ya yan yattık tarzı bahanelerle paralarla birlikte kaçıp gidiyorlar.

Büyük Yatırımlara Daha Uzun Sözleşmeler

Her yeni ponzi hortladığında eğer ponzi olduğu anlaşılırsa “biraz kazanır çıkarız, yea” veya “ana paramı çıkarırım sonrası bana kalır” gibi düşünenler mutlaka olur, itiraf etmeliyim ki benim de böyle düşündüğüm oldu. Ama ponziciler böyle düşünenler için de bir çare bulmuş. Zaten insanın açgözlülüğü gibi bir avantajları olsa bile, kazanç miktarı ve yatırım arttıkça sözleşme veya hangi kılıfı kullanıyorlarsa süresi uzayacaktır. İlk yatırdığında oranı iyi olsa bile küçük kazanç sağlaman seni hem sisteme güven sağlamanı hem de daha uzun süreli sözleşmeler yaparak batmayacağını ummanı sağlar. Sistemin işleyişinin temelleri de budur. Kısa sürede küçük karlar sağlayınca uzun sürede daha büyük karlar için paranı sistemde tutmaya devam edersin. Özetle dolandırıcı senin paranla seni satın alır.

Kar Maksimum Risk Minimum

Ponzi sistemlerinde oyunun finansman tarafında kurban vardır. Yatırımı kabul edip kârını bölüşüyor gibi gözüken kısım da dolandırıcıdır. Aslında kâr oranı çok yüksek ve sağlam bir yatırımı büyük yatırımcılar, finansman şirketleri veya katılım bankaları kolay kolay kimseye bırakmazlar. En azından kredi verebilmek için masaya otururlar ama buna rağmen harika bir iş modeli neden yatırım alamayıp insanlardan para toplar diye kendimize sormalıyız. Üstelik yatırım almak parayı bir şekilde satın almak olduğunu düşünürseniz hiç kimse bir liraya satın alabileceği bir şeye beş lira vermek istemez, hele yeni kurulan bir şirketseniz. Ancak bankadan aldığınız parayla Türkiye’de falanca kişiden aldığınız para arasında şöyle küçük bir fark olabilir; banka aldığı parayı geri ister ve almak için elinden geleni yapar ama kahramanımız falanca kişi bir süre sinirden çıldırır, daha sonra bir çaresine bakar, eğer erken uyanmışsa bankaların veya kredi kartlarının “chargeback” diye adlandırdığı yöntemi deneyebilir ya da diğer yasal yolları seçer. Sonra farkına varır ki iyi bir avukat tutup parasını almak için harcayacağı kaynak parasından çok daha fazlasını kendinden götürecektir.

Bir çok ponzi tuzağa çekerken neredeyse risksiz yatırım gibi savlarla gelirler. Her yatırımın riskleri olduğunu söylediğinizde size hak verip başka kafa bulandırıcı şeylerden bahsederler. Eğer anlattıkları sistemi yandaki grafikte bir yere koymalarını söylerseniz büyük ihtimalle yemyeşil olan yere koyacaklardır. Bunu sorma imkanınız varsa mutlaka sorun, alacağınız cevap pek tatmin edici olmayacaktır fakat fena bir yöntem değil. Eğer grafikte gördüğünüz beyaz alanın alt tarafında bir yeri söylerlerse büyük ihtimalle yalandır. Çünkü gerçekten o bölgedeki bir yatırımı kimse size bırakmaz.

Ponziler Posta Bürünür

Ponzinin kendini asgari bir biçimde kamufle etmesi için bir kılığa girmesi gerekir. Bu kılık günümüzde genelde “mucizevi iş modeli” veya “internetten para kazan” tarzı muhabbetlerdir. Örneğin hosting satışı adı altında ponzi-saadet zinciri melezi bir sistem işleten bir firma sistemlerinin bir matematik profesörü tarafından bulunduğunu öne sürer. Ne yazık ki günümüzde değer üretmeden parayı ikiye katlayacak bir formül bulunamamıştır.

Ponzi ne kadar ponzi olduğu bilinse bile onu devletlerin gazabından korumak için kağıt üzeri her zaman yeterli olmayabiliyor. O yüzden genelde “network marketing” kılıfı altında yayılmaya çalışırlar. Ponzi-saadet zinciri network sistemlerinin alameti farikası ise yüksek giriş bedelleri ve tamamen yeni üye getirerek kazanç sağlanmasıdır. Ayrıca belirli kademelere para yatırarak gelinebilmesi de ponzi şüphesini arttırmaktadır.

Yukarıda “Kar Maksimum Risk Minimum” başlığı altında bahsettiğim savları da dünyayı değiştirmek ve insanlara kazanç sağlamak gibi iddialarla çürütmeye çalışacaklar mutlaka olacaktır. Fakat böyle duygusal çıkışları çok da dikkate almamanızı tavsiye ederim. Zira bir değer üretmeden sadece paranız ile dünyayı değiştirmek, veya piyasada bulunan bir ürünü başka bir yöntemle satmak dünyayı değiştirebilir demek oldukça hayal perestlik olurdu.

Eğer bir değer üretmediğiniz veya herhangi bir satış elemanından fazla katkı sağlayamayacağınız bir sistem önünüze gelmişse bir ponzinin içindesinizdir. Örneğin bilgisayarınızın açık durması size şu kadar para kazandırabilir diye bir sistemle biri karşınıza çıkarsa ve size normal bir sanal bilgisayar fiyatından daha fazla para veriyorsa kesinlikle ponzi veya kötü niyetlidir.

Bitbaba.xyz'de Hakan Yazıcı'nın yazısından alıntılanmıştır.

Charles Ponzi kimdir?

Charles Ponzi 1882 yılında İtalya`da dünyaya geldi. Fakir bir ailenin çocuğuydu fakat okuduğu gazetelerden zenginliğe ve lükse meraklıydı. Genç yaşta çok para kazanmak istiyordu. 1903`te Amerikan rüyasını gerçekleştirmek için New York`a göç etmeye karar verdi. New York`a geldiğinde hiç kimsesi ve tek kuruşu yoktu. Gazete dağıtıcılığı, sütçülük, gemilerde elemanlık gibi yüzlerce işe girip çıktı. 1917`de Boston`a yerleşti ve burada bir ihracat dergisi çıkarma hazırlığındayken hayatını değiştirecek posta kuponlarıyla tanıştı.

Posta kuponları 1906 yılında yapılan 60'dan fazla ülkenin altına imza attığı bir anlaşmaydı. Bir nevi uluslararası hisse senedi gibiydiler. Posta kuponları anlaşmalı ülkelerde nakit paraya çevrilebiliyordu. İşin Ponzi'yi ilgilendiren tahrik edici yanı ise kuponların her ülkede farklı nakit değerlerinin olmasıydı. Yani ABD`de bir dolara alınan kupon başka bir ülkede 10 dolara kadar değer kazanabiliyordu. 

Ponzi bu kuponların ticaretini yapmayı kafasına koydu. Ucuz olan bir ülkeden satın alıp daha pahalı olan bir ülkede satarak bu işten çok para kazanabileceğini düşünerek bir ofis açtı. Gazetelerde, dükkanlara astırdığı afişlerle o zaman için şahane sayılabilecek reklamlar yaptı. Posta kuponu alıp satarak 45 günde yüzde 50, 90 günde yüzde 100 faiz kazandırabileceğini söylüyordu. İnsanlar buna kuşkuyla yaklaştılar çünkü yüzde 100 kâr akıl almaz görünüyordu. Fakat beklenenin tersi oldu ve ilk yatırımcılar gerçekten de 45 gün sonra yüzde 50 faiz aldılar. Bir anda Ponzi`nin ofisinin önünde kuyruklar oluşmaya başlamıştı. Fakat bilinmeyen bir şey vardı. Ponzi aslında posta kuponu alıp satarak yatırımcılarına para kazandırmıyordu. Sonradan para yatıranların parasıyla önceden para yatıran insanların 45 veya 90 günü dolunca faizlerini ödüyordu. Ortada bir iş yoktu. Sadece para sirkülasyonu vardı. Yani sistemin yürümesi için sonsuza kadar yeni insanların para yatırması gerekecekti.

Herkes parasını gününde aldığı için kimsenin dikkatini çekmemişti. Yasal bir işti. Ponzi haftada 1 milyon dolar tahsil etmeye başlamıştı. Bu, o zaman için muazzam bir miktardı. Amerikan rüyasını gerçeğe dönüştürmüştü. Her geçen gün daha fazla yatırımcı ofisine gelip parasını Ponzi`ye emanet ediyordu. Ponzi aslında 1850`lerde kolay yoldan para kazanmak uğruna altına hücum eden insanların dürtülerini tekrar ortaya çıkarmıştı. Kim hiçbir şey yapmadan, üç ay içinde parasını ikiye katlamak istemezdi ki?

1920`de bir gazetede Ponzi`nin yaptığı işin yasal olup olmadığıyla ilgili bir haber çıktı. Bunun üzerine devlet Ponzi`nin soruşturma tamamlanıncaya kadar mevduat kabul etmesini yasakladı. Soruşturma bitene kadar yeni müşteri kabul edemeyecekti. Haberi duyduğu an bunu pek önemsemedi. Fakat bu haber piyasalarda ve Ponzi`nin müşterileri üzerinde bir anda güvensizlik oluşturdu. Yatırımcıların büyük çoğunluğu yatırdıkları paraları geri çekmek istediler. Ponzi onları ikna etmeye çalışıyordu. Yüzde yüzden fazla kâr teklif ediyordu. Fakat yatırımcılar sıfır kârla sadece yatırdıkları paraları geri istiyorlardı. Ponzi`nin ise müşterilerine yatırdıkları parayı geri verecek durumu bile yoktu. Sonraki yatırımcıların parasını ilk gelenlere vermişti.

O günün akşamına kadar bin yatırımcının parasını ödeyebilen Ponzi, geriye kalan 39 bine yakın yatırımcının 15 milyon dolarını ödeyemeyince dolandırıcılıktan tutuklandı. Davalarda da sadece iki adet posta kuponu sattığını ispatlayabildiği için sahtekarlık suçundan hapse girdi. Ponzi Amerikan rüyasından uyanmıştı.

Uzun süren hapis cezasından sonra Florida`ya yerleşip yine piramit sistemine dayalı birkaç iş yapmaya çalıştı. Bu işlerde de başlarda para kazanıp sonradan sistemin doğal döngüsü gereği iflas edince tekrar hapse girdi. İkinci defa hapisten çıktıktan sonra önce İtalya`ya gitti. Sonra ise bir havayolu şirketinin görevlisi olarak Brezilya`da yaşamaya başladı. Doğuştan kaybetmeye mahkum olan sistemi halen ayakta duran Charles Ponzi 1949`da Rio de Janerio`da bir evsizler yurdunda öldü.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23