Dünya genelinde fosil yakıtlar, enerji sistemine önümüzdeki yıllarda da hükmetmeye devam edecek gibi görünüyor. 2030 yılı itibarıyla toplam enerji stokunun yüzde 90’ını fosil yakıtlar oluşturacak. Ana enerji kaynağı olarak petrol yüzde 34 ile birinci sırada yer alırken; onu yüzde 28 ile kömür ve yüzde 25 ile doğalgaz takip edecek
SEKTÖRÜN TALEBİ: TEŞEBBÜS HÜRRİYETİ
Lİberal ekonomilerde devletin müdahaleci tutumu anlaşılamaz diyen sektör temsilcileri, “Devletin uygulayıcı ve yasakçı bir tutumdan ziyade düzenleyici ve denetleyici olmasını talep ediyor. Buna bağlı olarak rekabet ortamının gelişeceğine, oyuncular da artacağına vurgu yapıyorlar. Akaryakıt sektöründeki istasyonlar arasındaki kilometre sınırının kaldırılması tartışmaları için ise; satışa paralel istasyonların müşteri memnuniyetini sağlaması gerekir. Yoksa ayakta kalınamaz. Benzinci ve gazcı kimlikten bugünkü yakıt istasyonu statüsüne gelindiği vurgusuyla, istasyonların ayakta kalma uğruna çevre ve güvenlik zaafları oluşturmaması gerekliliğine de dikkat çekiyorlar.
AKARYAKIT PAHALILIĞI SEYAHAT ENGELİ
Sektör temsilcileri ülkemizde akaryakıt tüketim oranı artsa da, pahalılık nedeniyle insanların seyahatlerini ertelemesinin ciddi sıkıntılardan biri olarak gösteriyor. İnsanlar tasarruf yapmayı öğrensin denilse de sonuçta bayram ziyaretleri gibi bazı zorunluluklar var. Bir kimse 50 bin liraya bir otomobil almış ve aylık 500 lira yakıt masrafı onu zorluyorsa, bu milli servetin atıl durması anlamına gelir. Ayrıca kişinin elde ettiği konforu da tam anlamıyla yaşayamaması sözkonusu.
2015’TE İSTASYON TRANSFERLERİ HIZLANIR
Akaryakıt sektörüyle ilgili gümdeme gelen diğer önemli bir konu istasyon transferleri. 2015 yılında dağıtıcı şirketlerle bayiler arasındaki sözleşmelerin büyük bölümü sona erecek. Dolayısıyla sektördeki birçok dağıtıcı beş yıllık bayilik sözleşmelerinin sona ereceği günlerde yatırımlarına hız verecek. Aynen 2010 yılındaki gibi el değiştirmeler yaşanacak. Büyüme stratejileri doğrultusunda bu konuda da bir hareketlilik olacak.
Enerji alternatif kaynakta
Türkİye kamuoyunun hükümetlerden alternatif diğer bir deyişle yenilenebilir enerji kaynaklarını en iyi şekilde üretime dönüştürmesi beklentisi var. Türkiye’nin yerli kaynaklarından elektrik üretilebilecek potansiyeli 432 milyar kilovat saat. Ancak bunun 350 milyar kilovat saati kullanılmıyor. Son dönemde EPDK’ya yapılan lisans başvurusundaysa ithal kömür ve doğalgaz ağırlıkta.
Türkiye’nin tespit edilmiş olan ekonomik hidrolik enerji potansiyeli 130 milyar kilovat saat/yıl. Bu potansiyelin yüzde 35’i işletiliyor.
48 bin MW büyüklüğünde rüzgar enerjisi potansiyeli olduğu tespit edilmiş durumda.
Güneş Enerjisi Potansiyel Atlası ise yıllık elektrik üretim potansiyelinin 380 milyar kilovat saat olduğunu ortaya koyuyor.
Jeotermal enerji potansiyelinin yüzde 10’luk bölümü konut ısıtmakta ve 27 MW’lık bölümü ise elektrik üretimi amaçlı kullanılıyor.
Yenilenebilir enerji stratejik önemde
¥ Yenİlenebİlİr enerjilere başka ülkelere bağımlı olmadan ulaşılması ve kaynağının sonsuzluğuyla ekonomik krizlerden çıkmakta önemli bir rol oynayacakları oldukça açık. Gerek kamu, gerekse özel sektör yeşil büyümenin, küresel büyüme için önemli bir temel oluşturacağına daha fazla inanıyor. Türkiye gibi küresel ısınma gibi uzun vadeli konularla uğraşacak zaman ve parası olmayanlar ülkelerin önünde şimdilerde yenilenebilir enerji yatırımları yeni bir çıkış yolu olarak duruyor.
Uzmanlar ne talep ediyor
¥ Sektörü töhmet altında bırakan, itibar kaybına uğratan şirketlere kararlılıkla geçit verilmemesi gerekiyor.
¥ Deniz ve havayolu ulaşımının teşvik edilmesini hedefleyen ÖTV’den muaf ihrakiye ürünler sıkı denetlenmeli.
¥ Yalnız deniz girişlerinin kontrol altına alınması bile kaçakçılığı nispeten önleyecek.
¥ EPDK’nın saha ekiplerinde entegresyon ve sinerji oluşturulması gerekli.
