• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
12
Osmanlı'nın son zamanlarında İstanbul

2016-04-15 18:35:34
Osmanlı'nın son zamanlarında İstanbul

Dolmabahçe Sarayı: Osmanlı saray kültüründe modernleşmenin sembolü, Sultan Abdülmecid’in emri ile temelleri 1850’de atılan ve 1856’da tamamlanan Dolmabahçe Sarayı’dır. Sultan Abdülmecid, Dolmabahçe Sarayı tamamlandıktan sonra buraya taşındı. Ne var ki, bu sarayda sadece 4 sene geçirebildi ve 39 yaşındayken vefat etti. Fotoğrafın sağında görülen beyaz yapı Dolmabahçe Tiyatrosu’ydu. Açıldıktan kısa süre sonra yandığı için kullanılamaz hale geldi. 1930’a kadar tütün deposu olarak kullanıldı ve 1932’de yol genişletme çalışmaları sırasında yıktırıldı.

#1
Foto - Osmanlı'nın son zamanlarında İstanbul

Eminönü Meydanı: Fotoğrafta Eminönü rıhtımına yanaşmış, yük indiren veya alan yüzlerce sandal hareketli ticaret hayatının göstergesidir. Daha ileride caminin avlu duvarlarına yaslanan iki ve üç katlı dükkanlar ile mağazalar görülüyor. Yapıların arasındaki açıklıkta 1870’lere kadar yerli yerinde duran kemerli taş avlu kapısı vardı. Bu fotoğrafın çekildiği 1880’lerde yolun genişletilmesi amacıyla kapı kaldırılmış, her iki yanındaki birkaç dükkan da yıktırılmıştır. Arka planda Yeni Cami olanca ihtişamıyla bu manzarayı tamamlıyor.

#2
Foto - Osmanlı'nın son zamanlarında İstanbul

Galata Köprüsü: Fotoğrafta Sultan Abdülaziz’in 1875’te yaptırdığı ve II. Abdülhamid devrinde de kullanılan üçüncü ahşap Galata Köprüsü görülüyor. Köprünün üzerinde görülen kulübeler vapur bileti gişeleridir. Köprünün sağında ve solunda deniz üzerinde görülen küçük yapılar ise Haliç ve Kadıköy vapurlarının iskeleleri. Ahşap köprünün ömrünün umulandan kısa olmasının önemli bir sebebi de bu iskelelere sürekli yanaşıp ayrılan vapurların yarattığı sarsıntıydı.

#3
Foto - Osmanlı'nın son zamanlarında İstanbul

Galata Silüeti: Fotoğraf her ne kadar Eminönü Meydanı ve Galata Köprüsü’nü gösteriyor olsa da, fotoğrafı tamamlayan asıl unsur arka plandaki Galata suretidir. Köprünün girişindeki kulübelerin hemen önündeki beyaz önlüklü görevliler, “müruriye” denen köprü geçiş ücretini toplamaktan sorumlu olan görevlilerdi. 1845’te yürürlüğe giren ve 1930’da kaldırılan tarifeye göre yayalardan 5 para, sırtında yük taşıyanlardan 10 para, sırtında yük olan hayvanlardan 20 para, atlı arabalardan 100 para, hayvanlardan da hayvan başına 3 para ücret alınıyordu. Asker, zaptiye gibi güvenlik görevlileri, papazlar ve tulumbacılardan ücret alınmıyordu. Köprü girişinin sağındaki meydanlık alan fayton durağı idi.

#4
Foto - Osmanlı'nın son zamanlarında İstanbul

Ziçini Paşa'nın itfaiye teşkilatı: 1714’te Fransız asıllı David isimli bir mühendisin tasarladığı tulumba denilen ve tazyikli su sıkabilen ahşap bir sandığın Tophane’de çıkan bir yangında kullanılması, İstanbul’da yeni tulumba birliklerinin kurulmasını sağladı. Fransız Mösyö David, daha sonra Müslüman olup Gerçek Davud ismini aldı. 1826’da Yeniçeri Ocağı kaldırılınca, yeniçeri bölüklerinden oluşan tulumba teşkilatı da lağvedildi. Bunun yerine, mahallelerde mahalle sakinlerinin gayretleriyle 15-20 kişiden oluşan tulumbacı takımları kuruldu.

#5
Foto - Osmanlı'nın son zamanlarında İstanbul

Kapalıçarşı: Bir zamanlar üzeri kurşun levhalarla kaplı olan Kapalıçarşı’nın çatı örtüsü, kurşun plakalar sık sık çalındığı için alaturka kiremit ile değiştirilmiştir. Fotoğrafta 1894 depreminden sonra gerçekleştirilen tamirat sonrası Kapalıçarşı’yı görüyoruz. İleride görülen cami ise Bayezid Camii’dir.

#6
Foto - Osmanlı'nın son zamanlarında İstanbul

Mezuniyet Pikniği: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin çekirdeği olan Mekteb-i Mülkiye-i Şahane, Sultan Abdülmecid tarafından 1856’da kuruldu. Çemberlitaş’ta Sultan İkinci Mahmud türbesinin arkasındaki eski sarayda eğitim veren okulun dereceye giren mezunlarına saraydan altın cep saat ve kadife keseler için altın liralar gönderilirdi. Okul birincisi saraya doğrudan katip olarak alınırdı. Fotoğrafta 1893’te mezun olan öğrenciler, okulun hocaları ile Kağıthane mesiresinde verilen ziyafetin ardından görülüyor. Arkalarındaki panonun üstünde “Mekteb-i Mülkiye-i Şahane”, alt kısmında ise “Padişahım çok yaşa” yazmaktadır.

#7
Foto - Osmanlı'nın son zamanlarında İstanbul

Ortaköy: Ortaköy’ün çehresi 18. yüzyıldan itibaren padişahların ve sultanların bu kıyılara rağbet etmesiyle değişmeye başladı. Önce III. Selim’in kızkardeşi Hatice Sultan, Kuruçeşme’de aslında mimar olan ünlü ressam Antoine Ignace Melling’e ahşap bir sahil sarayı yaptırdı. Tamir ve değişikliklerle 1890’lara kadar ayakta kalabildi.

#8
Foto - Osmanlı'nın son zamanlarında İstanbul

Pera Palas: 1895’te görkemli törenlerle açılan Pera Palas’ta, İstanbul’a yolcu taşıyan Vagon-Lits ve Orient Express gibi yataklı vagon şirketlerinin getirdikleri yolcular misafir edildi. Ünlü cinayet romanı yazarı Agatha Christie de otelin 411 numaralı odasında birkaç hafta kalmıştır. Fotoğrafın sağında görülen bina ise Osmanlı devrinde Amerikan sefarethanesi, Cumhuriyet döneminde ise Amerika’nın İstanbul Konsolosluğu olarak kullanıldı.

#9
Foto - Osmanlı'nın son zamanlarında İstanbul

Şişli: II. Abdülhamid’in 1898’de henüz sekiz aylıkken ölen kızı Hatice Sultan’ın anısına yaptırdığı hastane 1899’da hizmete girdi. Balmumcu çiftliğinin Şişli’ye uzanan arazisi üzerinde inşa edilen çocuk hastanesi için Avrupa’dan en modern aletler getirtildi. 1968’de fotoğrafta görülen eski binaları yıktırılan Şişli Etfal Hastanesi’nin bugünkü binası 1976’da hizmete girmiştir.

#10
Foto - Osmanlı'nın son zamanlarında İstanbul

İstanbul’un Taş Konakları: Bayezid yangın kulesinden çekilmiş bu fotoğrafta İstanbul Boğazı’nın Marmara girişi, daha ileride sağlı-sollu Dolmabahçe, Beşiktaş, Ortaköy, Çengelköy, Beylerbeyi, Üsküdar ve Salacak sahilleri ile daha ileride Çamlıca tepesi ve Alemdağı… Ön planda görülen bina, Tanzimat devrinin ünlü idarecilerinden Ali Paşa’nın 1864-1865 senelerinde yaptırdığı konağıdır. Bu konak, 1911’de Bayezid yangınında kullanılamaz hale geldi ve 1951’de dönemin belediye başkanı tarafından enkazı kaldırıldı. Şu anda yerinde otopark vardır.

#11
Foto - Osmanlı'nın son zamanlarında İstanbul

Haliç’in En Eski Köprüsü: Hayratiye - İstanbul’un en uzun ömürlü köprülerinden Hayratiye Köprüsü, Azapkapı ile Unkapanı arasına inşa edilmiş, aşağı yukarı 560 metre uzunluğunda dubalar üzeride duran ahşap bir köprüydü. İsmi, geçişlerde yolculardan ücret alınmamasından ileri geliyordu. Galata Köprüsü’nden önce inşa edilen bu köprü, 1863’te eskiyen Galata Köprüsü’nün yerine yenisi yapılınca, eski Galata Köprüsü ile değiştirilmişti. Fotoğrafta görülen ilk köprü Hayratiye Köprüsü’dür. Hayli harap olduğu belli olan köprünün Azapkapı ucunda yükselen cami ise Sokollu Mehmed Paşa’nın Mimar Sinan’a yaptırttığı Azapkapı Camii’dir.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23