Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Avrupa Birliği ile ABD arasında varılması düşünülen serbest ticaret anlaşmasının Türkiye için kritik öneme sahip bir konu olduğunu söyledi. 1996’da Türkiye’yi tek taraflı olarak Avrupa’nın açık pazarı ha
İmzayı AB atıyor ceremesini biz çekiyoruz
İBRAHİM ACAR - İSTANBUL
Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ulusal gazetelerin yöneticileriyle İstanbul’da sohbet toplantısında bir araya geldi. Başbakanlık Dolmabahçe Ofisi’nde düzenlenen toplantıda Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, hem küresel ekonomideki gelişmeleri hem de Türkiye ekonomisinin durumunu anlattı.
Yaklaşık 3 saat süren buluşmada Babacan, bütün dünyanın gündeminde olan ve Türkiye’yi de çok yakından ilgilendiren AB ile ABD arasında yapılası düşünülen serbest ticaret anlaşması konusunda çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Avrupa Birliği ile ABD arasında varılması düşünülen ve ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Ankara ziyaretinde de gündeme gelen bu konuya ABD Başkanı Hüseyin Barak Obama büyük önem veriyor. Obama’nın başkanlığının ikinci döneminde krizin etkisindeki ABD ekonomisi için çıkış yolu olarak öngördüğü anlaşmanın iki yıla kadar imzalanması düşünülüyor. Serbest ticaret anlaşmasına ilişkin görüşmelerin Haziran ayı sonunda başlayabileceği tahmin ediliyor.
BABACAN: ÖNLEM ALMAZSAK
ABD’NİN DE PAZARI HALİNE GELİRİZ
Varılması planlanan anlaşmanın 2009 krizine karış alınmış en önemli adım olacağını belirten Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “ABD Meksika ile serbest ticaret anlaşması imzaladı, Kanada ile de imzalamak üzeredir. Avrupa Birliği ile de bu konuda anlaşmaya varırsa dünyanın iki dev pazarı tek Pazar haline gelmiş olacak. Konuyu Bakanlar Kurulu’nda anlattım. 2-3 gün sonra da Obama bu konuyla ilgili açıklama yaptı. Biz de şimdiden tedbirimizi alarak ABD ile karşılıklı serbest ticaret anlaşmasının zeminini hazırlayabiliriz. Çünkü dünya ticaretinin iki dev pazarı tek Pazar haline gelebilir. Sadece ekonomimizi değil, Türkiye’yi her yönüyle etkileyecek kritik bir konu. Önlem alamazsak tek taraflı olarak ABD’nin de açık pazarı haline gelebiliriz. Çünkü Gümrük anlaşması ayrı bir dert, bu yeni durum ayrı bir dert” dedi.
İMZAYI AB ATIYOR,
CEREMESİNİ BİZ ÇEKİYORUZ
Düşünülen bu serbest ticaret anlaşmasının Türkiye için kritik öneme sahip bir konu olduğunu vurgulayan Babacan, 1996’da Türkiye’yi tek taraflı olarak Avrupa’nın açık pazarı haline getiren Gümrük Anlaşması’na benzer bir durumun ortaya çıkmasına izin vermeyeceklerini kaydetti. Başbakan Yardımcısı Babacan, Avrupa Birliği’nin 1996’da “geçici pozisyon”la gümrük anlaşması imzaladığı tek ülkenin Türkiye olduğunu anlatan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “17 yıldır AB’nin açık pazarı durumundayız maalesef. AB’nin bunu düşünmesi gerekir. Tam üye olursak konu çözülür. Bu yetmiyormuş gibi bir de üçüncü ülkelerle varılan anlaşmalarla uğraşıyoruz. İmzayı AB atıyor, ceremesini biz çekiyoruz. Serbest ticaret anlaşması imzalamak isteyen ülkelere AB’nin ‘Türkiye ile de bu durumu halledip öyle gel’ demesi lazım. AB, Kore ile serbest ticaret anlaşması yaptı. Uzun süre sıkıntısını biz çektik. Bizzat Başbakanımız çok uğraştı ve durumu düzelttik” diye konuştu.
TERÖR ÇÖZÜLÜRSE
İSTİKRAR VE GÜVEN ARTAR
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, gündemin baş maddesi olan çözüm sürecine ilişkin bir soruyu cevaplandırırken hayli temkinliydi. Çözüm sürecinin çok önemli ve hassasiyetle yürütülmesi gereken bir süreç olduğunu belirten Babacan, şunları kaydetti: “Arzu edilen nihai hedefe ulaşıldığında, istikrar ve güven açısından çok önemli bir adım atılmış olacak. Güneydoğu Anadolu’nun refahına ve kalkınmasına büyük etkisi olacağı gibi Milli gelire büyük katkısı olacak. Çünkü günümüzde ekonominin en önemli unsuru istikrar ve güven arttığı zaman ekonomiye de katkısı olacak. ”
KAYIT
DIŞILIKTA
DURUM İÇ AÇICI DEĞİL
Hükümetin “kayıt dışılığı azaltın” talebine karşı iş dünyasının “önce vergileri azaltın” gerekçesini önü sürüyor. Bu atmosferde yürütülen kayıt dışılıkla mücadelenin kısmen sonuç verdiğini söyleyen Başbakan Yardımcısı Babacan, “Kayıt dışı bir miktar azaldı. 2002’ye göre geriledi fakat bitmedi. Beyan edilen kayıtlı istihdamın yarısı hala asgari ücret üzerinden çalışıyor gibi görünüyor. Durum pek iç açıcı değil. Özellikle dolaysız vergilerde ciddi bir açığımız var. Durum böyle olunca dolaylı vergilere yükleniliyor” diye konuştu.
KAMU BANKALARININ DA KATILIM BANKACILIĞI DÜŞÜNÜLEBİLİR
Türkiye’de katılım bankacılığı alanında yeni aktörlerin olabileceği yönündeki soruyu cevaplandıran Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “Katılım bankalarının daha çok olmasını arzu ederiz. Türkiye’de payı artmalı. Yüzde 5 çok düşük bir oran.
Yeni oyuncular olmalı. Bu sektörde kamu bankalarımız hiç yok. O sektöre girerlerse nasıl olur bunu da düşünmek lazım. Geliştirilmesi gereken bir alandır. Mevcut sektörden pay almak yerine pastayı büyütmek gerekir” dedi.
