• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Olimpiyat açılışındaki iğrenç LGBT propagandası “pes” dedirtmişti! O isim, Türkiye için kötü haberi “Maalesef” diyerek verdi

Yeniakit Publisher
2024-07-30 13:25:00 -
Olimpiyat açılışındaki iğrenç LGBT propagandası "pes" dedirtmişti! O isim, Türkiye için kötü haberi "Maalesef" diyerek verdi

Oğuzhan Bilgin, olimpiyat açılış töreninin küreselci hegemonya inşasının bir parçası olduğunu ifade etti. Bilgin, LGBT propagandasının iğrenç bir düzeyde sergilendiğini ve Hıristiyan değerlerinin aşağılandığını belirtti. Bu küresel kampanyanın Batı'nın değerlerini pasifize ederek Batı-dışı toplumları etkisizleştirmeyi amaçladığını söyleyen Bilgin, Türkiye'nin bu küreselci hegemonyaya teslim olduğunu öne sürdü. Oğuzhan Bilgin, Akşam gazetesindeki yazısında şunları kaydetti:

Oğuzhan Bilgin, olimpiyat açılış töreninin küreselci hegemonya inşasının bir parçası olduğunu ifade etti. Bilgin, LGBT propagandasının iğrenç bir düzeyde sergilendiğini ve Hıristiyan değerlerinin aşağılandığını belirtti. Bu küresel kampanyanın Batı'nın değerlerini pasifize ederek Batı-dışı toplumları etkisizleştirmeyi amaçladığını söyleyen Bilgin, Türkiye'nin bu küreselci hegemonyaya teslim olduğunu öne sürdü. Oğuzhan Bilgin, Akşam gazetesindeki yazısında şunları kaydetti:

“Olimpiyat açılış törenindeki görüntüler hem dünyada hem Türkiye'de büyük tartışma kopardı. Bir yandan artık her mecrada gözümüze sokulan LGBT propagandası iğrenç bir düzeyde sergilenirken diğer yandan bunun Hıristiyan değerlerini bile aşağılayacak bir biçimde yapılması da dikkatleri çekti.

Bu noktada bir not düşmek gerekiyor: Buradaki mesele insanların özel hayat tercihleri ve bireysel kimlikleri meselesi değil. Dileyen dilediği gibi özel hayatını yaşayıp kendisini istediği şekilde tanımlayabilir. Buna kimse müdahale edemez, ettiği zaman da böyle müdahalelere karşı çıkmak gerekir. Ama mevzu bunun çok daha ötesi...

Uzunca süredir bazı merkezlerden planlanıp örgütlenen bir kampanya ile karşı karşıyayız. Bir bakıma Batı'nın kendi tarihsel toplumsal hafızasındaki ırkçılığı, köleciliği, mülkiyet ve soyluluk tahakkümüne dayanan karanlık ortaçağını, sömürgeciliği hiç de esastan eleştirmeden birtakım şekilsel göstergeler üzerinden telafi ediyormuş gibi yapan sözde eşitlikçi veya özgürlükçü söyleme, "woke kültürü" denen yeni tip bir faşizan dayatmacılığa yaslanan bir kampanya bu.

Diğer taraftansa başta Hıristiyanlık gibi Batı'nın değerlerini de hedefe koyup pasifine eden ama esas olarak Batı-dışı toplumların Batı küreselciliğine karşı direnç noktalarını oluşturan vatanseverlik, din, aile, cinsiyet, millet ve millî-devlet gibi taşıma kolonlarını kesmeye çalışan bir küresel ve ideolojik kampanya bu.

Toplumsal ve kültürel bir kampanya olduğu kadar da sonuna kadar da politik bir kampanya... Küreselci, liberal-sol bir hegemonik söylem inşa ederek hem muhalif gibi görünerek "cool" durmayı başaran ama sonuna kadar da farklı siyasal akımları, toptan bir kültürel, entelektüel hayatı tahakküm altına alan ve neticede Batı neo-kolonyalizmine ve Siyonizm'e açılan bir kapı...

Batı'da önce solu hâkimiyeti altına alan sonra merkez-sağı da dönüştüren bu alt-kimlikçi dil aslında Batı'da "aşırı sağ" denilen reaksiyoner hareketlerin gelişmesinde de başat rol oynuyor. Ki aşırı sağı bile bir şekilde dönüştürüp İsrail-karşıtlığından İslam-karşıtlığına geçişinde bile etkili olabiliyor.

Neticede esas hedeflenense Batı-dışı toplumları, ulus-devletleri etkisizleştirmek oluyor. Cinsiyetsiz, milliyetsiz, kimliksiz, dinsiz toplumlar yaratıp İsrail'in katliamlarına, ABD'nin hâkimiyetine, Batı kapitalizminin sömürgeciliğine ses çıkaramayacak; tüketim kölelerinden ibaret bir Neandertal sürülerine dönüştürmek...

Bu nedenle bu kadar LGBT propagandası yapıp Hıristiyanlığı bile hedef tahtasına oturtabiliyor, Papa'yı gık bile çıkaramaz hâle getirebiliyorlar. Yeri geldiğinde Hıristiyan teolojisini bile yerin dibine sokup Siyonizm'e uygun bir hâle dönüştürüp itiraz sesi bile duymuyorlar.

İşte bu sözde özgürlükçü/eşitlikçi anlayışın küresel kapitalizme, Siyonizm'e, yeni tip Batı sömürgeciliğine, sınıfsal eşitsizliklere güçlü bir itiraz geliştirmediği buna rağmen de Batı sömürgeciliğinin kodlarındaki İslam ve Türk düşmanlığından sonuna kadar etkilendiği görülüyor.

Bu nedenle "eşitlik, özgürlük, kardeşlik" sloganlarıyla Fransa Cumhurbaşkanı Macron tarafından duyurulan bu küreselci hegemonya girişimi bir yandan ev sahibi ülke Fransa adına başörtüsüyle olimpiyatlarda yarışacak olan Sounkamba Sylla'ya faşizan bir başörtüsü yasağı uygulayabiliyor. "Bozkurt işareti"ne dair yasak ve cezaları da henüz geçtiğimiz haftalardaki Avrupa Şampiyonası'nda görmüştük.

Zaten Türkiye'deki liberal sol uzantılarına baktığımızda da Türk ve İslam karşıtlığındaki en faşizan tavrı gösterenler arasına girdiklerini, PKK ve FETÖ ile söylem birliği yapabilmelerinin arkasında da hem bu söylemleri inşa eden küresel merkezlerinin hem de faşizan Türk ve İslam karşıtlığının olduğunu görüyoruz.

Peki, bu olimpiyatlardaki küresel saldırıya karşı biz ne mi yapıyoruz?

Her ülkenin sporcusu kendi milletinin millî kıyafetleriyle geçit töreni yaparken İsrail/Yunan bayrağı rengi pijamalarla oyuncularımızı giydirip, gayrı-Türk bir görüntüyle tam da bu küreselci hegemonyaya teslim oluyoruz.”

 

 

 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

ayse

Spor bakani ostifa etsin! Oimpiyat komitrsi baskanida eve gonderilsin. TAM BIR REZALET!

Mehmet balcı

Helâk geliyor ne yaş ne kuru bırakacak ve bizler bunu özlemle bekliyoruz 
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23