• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Mutlu, sağlıklı bağırsakların sırrı: Prebiyotik nedir? Prebiyotik ve probiyotik farkı! Prebiyotik içeren besinler listesi

Yeniakit Publisher
2022-10-02 19:50:00 - 2022-10-02 19:58:07
Mutlu, sağlıklı bağırsakların sırrı: Prebiyotik nedir? Prebiyotik ve probiyotik farkı! Prebiyotik içeren besinler listesi

Bağışıklığımızı koruyan dost bakterilerle tanışmamızın normal doğum ile başladığını belirten Doç. Dr. Mehtap Kılıç, “Kimyasal içeriği yüksek ürünlerden uzak durmak, gereksiz ilaç kullanımını azaltmak, sağlıklı ve dengeli beslenme floramızı korumanın ilk şartıdır” dedi. Probiyotikler ve prebiyotikler nedir, farkları nelerdir? Hangi besinler probiyotik, hangi besinler prebiyotiktir?

Mutlu bağırsakların sırrı: Prebiyotik nedir?

Prebiyotik, sebzelerin, meyvelerin hatta karbonhidratların içerisinde bulunan bir gıda bileşeni aslında. Biz ona bağırsaklarda düzenden sorumlu bileşen de, emilemeyen lifler de diyebiliriz. Bağırsak florasının içerisinde bulunan yararlı ve canlı organizmaları (bakterileri) inaktifse, aktif hale getirmek ve çalışmalarını sağlayarak, bağırsağın düzgün ve sağlıklı çalışmasına destek olmaktan sorumlu. Dayanıklı bir yapıya sahip oldukları için de kolay kolay zarar görmüyorlar.

Bu canlı mikroorganizmaların enerji kaynağı da sayılıyor. Diğer bir deyişle prebiyotikler olmasa bağırsaklarımız düzenli olarak çalışamaz, görevlerini yerine getiremezdi. Nitekim hem probiyotiğin hem de prebiyotiğin eksik alındığı durumlarda bu durumla sık sık karşılaşıyor. Vücudun ikinci beyni bağırsak, sağlıklı bir biçimde çalışabilmelerini sağlıyorlar. Biri olmadan diğerinin varlığı çok eksik kalıyor.

Sağlıklı bağırsakların sırrı bu besinlerde! İşte probiyotik içeren besinler listesi

Vücudumuz, doğal dengemizi korumamıza ve hastalık yapıcı mikropların çoğalmasına engel olmaya çalışan bir mikroorganizma topluluğuna sahip. Flora olarak adlandırılan bu dost bakterilerin korunma süreci normal doğum ile başlıyor, daha sonra sağlıklı beslenme ile ömür boyu devam ediyor. Floramızı korumanın güçlü bir bağışıklık için önemli olduğunu belirten Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD) Üyesi Doç. Dr. Mehtap Kılıç konu ile ilgili önerilerini paylaştı.

FLORAMIZ NASIL DEĞİŞİR?
Doğumundan itibaren floramızın dış ortamla temas etmeye başladığını ileten Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD) Üyesi Doç. Dr. Mehtap Kılıç şu açıklamayı yaptı: “Genetik zeminin katkıları ile anne karnında başlayan flora çeşitliliği zamanla gerek solunum yoluyla gerekse beslenme yoluyla çok sayıda mikroorganizma ile karşılaşır. Doğum şekli yaşamın en başında floranın sağlıklı şekillenmesinde önemli rol oynar. Annenin vajinal florası ile doğan bebekle sezaryen yoluyla deri florasına temas ederek doğan bebeğin flora çeşitliliği aynı olmaz. Yine anne sütü ile beslenme sağlıklı flora devamlılığını ve gelişimini desteklerken gerekli durumlarda kullanılan mamaların içeriğine bağlı olarak flora farklı yönde şekillenir. Bu nedenle günümüzde pek çok mama florayı zenginleştiren probiyotikler ile desteklenmektedir. Floramızın temel ve en büyük kısmını oluşturan bağırsak florası özellikle sağlıksız beslenme ve antibiyotikler başta olmak üzere ilaç kullanımları ile ilişkili olarak olumsuz yönde değişime uğrar.”

FLORAMIZ NEDEN ÖNEMLİDİR?

Derimizin, her bir santimlik alanında, cildin korunmasına yardımcı olan bir milyondan fazla bakteri barındırdığına değinen Doç. Dr. Mehtap Kılıç “Deri üzerindeki flora bağışıklık sistemi ile iş birliği yapan geniş ve dinamik bir ara yüz olarak işlev görür. Dış çevreye karşı fiziksel bariyer gibi çalışır ve hastalık yapıcı patojenlerin, iritanların ve alerjenlerin içeri istilasını önler” dedi. Bağırsaklarımızdaki floramızın ise benzer etkiyi içeride sağladığının altını çizen Kılıç, “Günümüzde ikinci beyin olarak kabul edilen bağırsak florası pek çok hastalığın önlenmesinde anlamlı derecede görevler üstlenir. Çünkü buradaki bariyerin bozulması hastalık yapıcı pek çok etkenin bağırsaktan sızarak vücuda yayılmasına ve istenmeyen yangısal olayların başlamasına neden olur. Alerjik hastalıklar bunlardan sadece biridir.”

FLORAMIZI NASIL KORURUZ?

Hayata ilk adımımızda acil durumlar dışında normal doğum tercih edilmesinin önemine değinen Doç. Dr. Mehtap Kılıç, “Beslenmenin anne sütü olarak sağlanması bebeğin sağlıklı bir flora ile başlaması için çok önemlidir” dedi. Diyet, bağırsak mikrobiyotası içeriğini belirleyen en önemli çevresel faktördür diye ekleyen Kılıç şu açıklamayı yaptı: “Sağlıklı ve dengeli beslenme florayı korumanın ilk şartıdır. Prebiyotik dediğimiz floramızın sağlıklı çoğalmasını sağlayan besinlerden zengin beslenme mutlaka sağlanmalıdır.

Temel prebiyotik içeren besinler yaban mersini, ahududu, armut, elma, muz, karpuz, ıspanak, pazı, brokoli, bezelye, pırasa, enginar, kuşkonmaz ve tam tahıllardır (buğday, arpa, bulgur, yulaf).

Beslenmedeki lif miktarı da pırasa, enginar, muz, elma gibi yiyeceklerle artırılmalıdır. Yine yoğurt, kefir, turşu gibi fermente ürünlerin tüketimi desteklenmelidir.

KİMYASAL İÇERİKLERDEN UZAK KALINMALI!

Kimyasal içeriği yüksek ürünlerden uzak kalınması gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Mehtap Kılıç, özellikle kozmetikler, antibakteriyeller, sabunlar, şampuanlar, parfüm ve deodorant gibi günlük hayatımızda sıkça kullandığımız ürünler de floramızın dengesini bozduğundan bu tarz ürünlerden sakınılmasına özen gösterilmelidir” dedi. Günümüzde sağlıklı florayı en fazla bozan faktörlerden birinin antibiyotik kullanımı olduğuna değinen Doç. Dr. Kılıç, hastalık yapıcı ve floramızdaki sağlıklı bakterilerin ayrımını yapamayan antibiyotikler dost bakterilerimizde ciddi kayba neden olacağı için mutlak gerekli durumlarda antibiyotik kullanılırken beraberinde probiyotik kullanılmasını önerdi. Doç. Dr. Kılıç, “Mide asiditesini değiştirerek etki eden pek çok mide ilacı da sağlıklı floramızın yaşam koşullarını zorlaştırıp patojen olanların artmasına zemin hazırlayabileceğinden bu tarz ilaçların gerekli durumlarda ve dikkatli kullanılması önemsenmelidir” diye konuştu.

İlginizi çekebilir → Sağlıklı hamilelik mümkün! Hamilelikte sağlıklı beslenme listesi: Hamilelikte karbonhidratlı yiyecekler, karbonhidrat diyeti → TIKLAYINIZ

Probiyotik ve prebiyotik arasındaki farklar

Bağırsaklarımızda yaşayan yararlı mikroorganizmalara probiyotik; bu yararlı mikroorganizmaları besleyen, sindirilemeyen bileşiklere ise prebiyotik dendiğini böylece açıklamış olduk. İşte bu iki kavram her ne kadar birbirinden farklı olsa da aslında birbirleri olmadan düşünülemezler.

Probiyotikler, sindirim sistemini düzenlemeye ve bağışıklık sistemini desteklemeye yardımcı olsalar da prebiyotikler olmadan fazla yarar sağlamazlar. Çünkü prebiyotikler, bu iyi bakterileri yararlı bir şekilde besleyen özel liflerdir. Vücudumuz bu bitkisel lifleri sindiremez; bu nedenle kalın bağırsakta fermente eder. Bu da iyi bakterilerin büyümesini, kötü bakterilerin ise çoğalmasını engelleyen bir etki yaratır.

Bu bilgiler ışığında; probiyotikler ile prebiyotiklerin birlikte çalıştıklarını söyleyebiliriz. Sağlık üzerinde olumlu bir etki yaratmaları için mutlaka bir arada olmaları gerekir. Probiyotik ve prebiyotik içeren gıdalar, ayrıca vitamin ve mineral gibi yararlı maddeler açısından da son derece zenginlerdir. Bu sayede yalnızca sindirim sistemine değil, genel sağlığa da ciddi şekilde fayda sağlayabilirler.

İlginizi çekebilir → Tarçınlı salep, toz salep faydaları: Salebin faydaları var ama salep tüketiminde bunlara dikkat! Salebin zararları → TIKLAYINIZ

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23