Yüzde 99’u Müslüman olan Türkiye’de milli ve manevi değerlere karşı son günlerde giderek artan saldırıların ardından STK’lar merhum Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın hayata geçirilmesi için çaba sarf ettiği “Manevi ve Ahlaki Kalkınma Yasası”nın hayata geçirilmesi çağrısında bulundular.
Yüzde 99’u Müslüman olan Türkiye’de milli ve manevi değerlere karşı son günlerde giderek artan saldırıların ardından STK’lar merhum Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın hayata geçirilmesi için çaba sarf ettiği “Manevi ve Ahlaki Kalkınma Yasası”na dikkat çekerek söz konusu yasanın biran önce hazırlanıp yürürlüğe konulması çağrısında bulundular.
Maneviyattan uzak hayat mutluluğun önündeki engeldir
Konuya ilişkin Akit’e değerlendirmelerde bulunan Diva-Sen Genel Başkanı Mustafa Çopursuz, şunları dile getirdi:
“Günümüzde iki insanın hatta karı-kocanın dahi birbirleriyle hoş geçinmediklerini fevkalade görebiliyoruz. Kardeşlik, arkadaşlık, yardımlaşma ve paylaşma duygusu, karşılıklı güven vs… adeta geçerlilik süresini bitirmiş durumda. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ sözü tarihe mal olmuş ancak seküler yaşam anlayışı insan merkezli olmaktan daha ziyade ‘eşya’ odaklı hal almış. Köroğlu’nun dediği gibi; ‘Tüfenk çıktı mertlik bozuldu’, komşu komşusunu görmez ve tanımaz oldu. Sanat adı altında yapılan faaliyetler tamamen müstehcenliğe endekslendi. Görüntüler tamamen ahlak dışı ve masaların mezesi haline getirilen sözde sanatçılar tarafından gündem meşgul edilir hale geldi. Boşanan ailelerin ortada bıraktıkları çocukları anormal yollara tevessül etmekte. Maalesef sadece ülkemizi değil bütün dünya insanlarını etkileyen anormal yaşam anlayışına sahip nüfus oranı, dünya nüfusunun 3/1’ini teşkil etmiş durumda. Dolaysıyla üzerinde en çok düşünülmesi gereken hususların başında gelen değerin manevi kalkınma hamlesinin tesisi olması gerekir diye düşünüyoruz. Çünkü maneviyatsız ilim kör ve sağırdır. Maneviyattan uzak hayat, kesinlikle mutluluğun önündeki en büyük engeldir. Bu nedenle ülkemizi en çok rahatsız eden anlayışların başında yer alan maneviyatsızlığın önüne geçmek için her şeyden önce iyi bir ‘Allah’ inancının verilmesine ihtiyaç vardır.
Kurt ile kuzu birbirlerine zarar vermeden aynı yolda yürüyecektir
Allah inancının tam kazanılabilmesi için ise; eğitim sisteminde ve anlayışında köklü değişikliklere gidilmesi elzemdir. Ancak maddi gelişme şayet manevi gelişme ile paralel yapılırsa işte o zaman kurt ile koyun aynı yolda birbirlerine zarar vermeden yürüyeceklerdir. Diva-Sen ailesi olarak siyasetçilerden ve sağduyulu bütün taraflardan talebimiz ve beklentimiz, aziz milletimizin geleceğini kurtarmak ve ceddimize layık olmak adına biran önce ‘Manevi Tahribat’ yasasını hayata geçirmektedir. Aksi halde fiziken gelişmiş olmamızın hiç bir kıymeti olmayacaktır.”
Mil-Diyanet Sen Genel Başkanı Celaleddin Gül de, şunları ifade etti: “Toplumun temel direği olan aile müessesesi hızla çözülürken yuvalar yıkılmaktadır. Bazı medya kuruluşları da sistemli bir şekilde milli ve manevi değerlerimizi korumak yerine ahlak dışı bir hayatı sürekli teşvik etmektedir. Çocuklar kimsesiz kalmaktadır. Bu durum maalesef endişe veren boyutlara ulaşmıştır. Çıkarılacak ‘Manevi ve Ahlaki Kalkınma Yasası’ ile gayriahlâkî faaliyetler yasal takibe alınmış olacaktır.
Ahlaki kalkınma devlet politikası olmalıdır
Bu yasa ile başta MEB olmak üzere, Kültür Bakanlığı’na, Aile Bakanlığı’na, Diyanet İşleri Başkanlığı’na, İçişleri Bakanlığı’na ve RTÜK’e yeni yetkiler ve sorumluluklar verilecektir. Ahlaki ve manevi tahribatın önlenmesinde ilk hedef ‘Ailenin Korunması’ olacaktır. Aile kurumu toplumun nüvesi, en küçük organı ve temel taşıdır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde ‘Aile, Kadın ve Çocuğu Koruma Yüksek Kurulu’ kurularak aile sağlam temeller üzerine inşa edilecektir. Eşlerin birbirlerine karşı vazife ve sorumlulukları öğretilecek, evlenme kolaylaştırılacak ve yaygınlaştırılacaktır. Çıkarılacak ‘Manevi ve Ahlaki Kalkınma Yasası’ ile toplumu ifsat eden eşcinsel LGBT dernekleri ve benzeri tüm örgütlerin faaliyetleri yasaklanacak, gençliğimizin milli ve manevi duyguları daha fazla dumura uğratılmasının önüne geçilmiş olacaktır. Bu yüzden manevi kalkınmayı sağlamanın mutlaka bir devlet politikası haline getirilmesini istiyoruz.”
