Kassam Mücahidi Netanyahu'ya böyle meydan okudu! 'Şehadet bizim hayattaki tek arzumuz'

 Taha Emre Özdemir  ANKARA  

 Çeviri  Mahir Elcudi 

Siyonist İsrail'in Gazze'deki saldırıları 103. gününde de devam ediyor. Hamas'ın askeri kolu Kassam Tugayları'nın 7 Ekim tarihinde başlattığı meşru müdafa hakkı kapsamındaki Aksa Tufanı operasyonuna dünya tarihinin en sert karşılıklarından birini veren İsrail, Filistin halkına yönelik soykırım niteliğindeki katliamını sürdürürken, bir dönem Kassam Tugayları'nda savaşıp, İsrail'e esir düştükten sonra uzun yıllar hapis yatan ve serbest bırakıldıktan sonra Türkiye'ye gelerek çalışmalarını burada sürdüren Dr. Musa Akkari ile savaşı konuştuk.

İşte Dr. Akkari ile yaptığımız o röportaj... 

- Kassam Tugaylarında savaşan bir mücahid olarak esir düştüğünüz İsrail hapishanelerinde nasıl muamele gördünüz? Kaç yıllık esaretin ardından Türkiye'ye geldiniz?

20 yıl boyunca İsrail hapishanesinde kaldım. İsrail zorunda olmadığı müddetçe bir kişiyi serbest bırakmaz. Kendince birini 'tehlikeli' olarak ilan ettikten sonra onun serbest bırakılmasına asla imkan tanımaz. 2011 yılında da mecbur kaldılar ve ben yapılan insani anlaşmada elhamdulillah serbest bırakıldım. Biz o dönem 10 kişiyle birlikte Türkiye'ye geldik.

Esir takası bizim için bir zaferdir çünkü İsrail'i buna mecbur bırakmış oluyoruz. İsrail Kassam Tugayları'nı bir örgüt olarak gördüğü için bize esaretimiz boyunca ahlaksızca davrandı. Kassam Tugayı askerleri Hazreti Peygamber'in (sav) öğrettikleri doğrultusunda Kur'an'a bağlı olarak yaşıyor. Ellerindeki esirlere de nasıl davrandıklarını zaten bütün dünya gördü. Filistinli esirler ise büyük işkencelere maruz kalıyor. 7 Ekim'de esir alınan 5 Filistinli vatandaşımız da bu işkencelerde öldürüldü. İsrail hapishanelerinde Filistinlilerin hiçbir hakkı yoktur. İsrail hapishanelerinde 45 yıldan fazla süredir tutulan esir vatandaşlarımız var. Ekim ayında başlatılan Aksa Tufanı operasyonunun sebeplerinden birisi de İsrail'in elinde bulunan esirlerimizdir.

- Türkiye'de muhalefetten birçok isim Kassam Tugayları için "terörist" yapı ifadesini kullanıyor. Ayrıca Hamas sözde 'durmuş' bir çatışma ortamını 7 Ekim'de yeniden alevlendirmekle suçlanıyor. Bu savaşı Hamas mı başlattı? Kassam Tugayları'na 'terörist' denmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Siyonist propagandası maalesef Türkiye'de bazı kesimleri etkiliyor. Biz buna çok üzülüyoruz. Hamas milli bir özgürlük hareketidir. Kassam Tugayları Filistin'in özgürlük ordusudur. Uluslararası kanunlara göre Filistin işgal altındadır. Biz de işgalcilere karşı bir direniş gösteriyoruz. Direnişimiz meşru bir harekettir. Uluslararası hukuka bağlı kalmayan İsrail'dir. Mavi Marmara'ya baskın yapan İsrail'dir. Neden o baskını düzenlediler? Çünkü Türkiye Filistinli vatandaşlara yardım ulaştırmak istiyordu. Kuralları her zaman onlar çiğniyor. Mescid-i Aksa'ya, kutsalımıza el uzatıyorlar.

Zalim olan onlar mı, biz miyiz? Sorunun aslına dönmemiz lazım. 75 yıldan beri süregelen bir işgal var Filistin'de. 75 yıldır direnen Filistinliler de var. Bugün siyonistin işgalini destekleyenler karşısında hayrete düşüyoruz. Hamas meşru bir özgürlük hareketidir. Biz işgal edilmiş topraklarımızı koruyarak meşru bir iş yapıyoruz. Kassam Tugayları'ndaki askerler cihad terbiyesiyle yetişiyor. Askerlerimiz sıradan insanlar değiller. Askerlerimizin tamamı milli ve manevi değerlerine bağlı kişilerden oluşuyor. İsrail Hamas'ın DAEŞ gibi bir terör örgütü olarak görülmesi için kara propaganda yürütüyor. Ve maalesef bu propaganda gördüğümüz gibi bazı kesimleri etkiliyor.

- Aksa Tufanı operasyonu için karar ani mi alındı?

Biz İsrail'e Aksa Tufanı operasyonunun başlayacağına dair birçok işaret gönderdik ama bunu anlamadılar. Hamas, uluslararası örgütleri böyle bir operasyonun başlayacağı konusunda sürekli uyardı. Batı Şeria'da Gazze'de on yıllardır devam eden işgale, cinayetlere karşı artık harekete geçmemiz gerekiyordu. Biz bunu dünya liderleriyle konuştuk, görüştük. Filistin'in artık sessiz kalmayacağını belirttik. Biz ülkemizde yayınlanan bir dergimizde, 10 ay önce "Büyük Tufan Geliyor" diye bir başlık attık. Büyük bir devrim yapacağımızı bu dergide yazdık. İşte o tufan, derginin basımından 10 ay sonra geldi. Bütün dünya artık Filistin halkının, Hamas'ın bu işgale karşı sessiz kalmayacağını biliyor. İşgal devleti İsrail Aksa Tufanı operasyonumuzla 7 Ekim'de büyük bir karşılık ödedi, ödemeye de devam edecek. Bizim askerlerimizin korkusu yok. Mücahidlerimizin en büyük hedefi zaten Allah yolunda şehit olmaktır.

- Netenyahu, "Hamas yöneticilerinin hangi ülkede olursa olsun öldürülmesi için MOSSAD'a talimat verdim" dedi. Siz bu tehditten korkuyor musunuz?

Siyonistlerin tehdidi yeni değil. Bu zaten sürekli yapılan bir tehditti. İsmail Heniyye'ye geçmişte suikast girişimleri oldu. Bu yeni bir tehdit değil. Bizim bütün liderlerimiz Filistin için Mescid-i Aksa için şehadete hazır. İsrail bu eyleminin de bedelini ödeyecektir.

- Ebu Ubeyde'nin de söylediği gibi, İsrail ordusu ağır kayıplar mı veriyor?

4 günlük insani ara anlaşma sağlanmadan önce de sonra da Kassam Tugayları birçok video paylaştı. Bu videoların paylaşım amaçlarından birisi de kamuoyunu başarılı operasyonlarımıza inandırmaktı. Öte yandan insanlar zaten Ebu Ubeyde'nin konuşmalarına da inanıyordu. Yayınladığımız videolar bu konuşmaları destekledi.

Askeri operasyonlarımız kararlılıkla sürüyor. Sahadaki başarımız İsrail'e büyük şok yaşatıyor. Başarısızlıklarını onlar da biliyor. Bizi yenemedikçe daha da saldırganlaşıyorlar. Hastanelerimizi, okullarımızı, camilerimizi vurdular. 20 bini aşkın çoğunluğu kadın ve çocuk olan sivillerimizi öldürdüler. İsrail masum insanları, sivil halkı hedef alıyor. Ebu Ubeyde'nin anlattıkları ve paylaştığımız videolarda da görüldüğü üzere biz yalnızca askeri noktaları hedef alıyoruz. Tanklarını ve askerlerini vuruyoruz. Onlar ise sivilleri vuruyor. Mücahidlerimiz savaşta ilk üstünlüğü 7 Ekim'de sağladı. Gücümüzü artık bütün dünya görüyor.

- Dünyanın maskesiyle tanıdığı ve İslam aleminde bir kahraman haline gelen Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde kimdir? Yüzünü neden göstermiyor?

Ebu Ubeyde Kassam'ın savaşçılarından birisidir. Gizli kalmayı tercih ediyor. Dünya onun yüzünü bile tanımıyor. Ebu Ubeyde kendisine bir söz verdi. Mescid-i Aksa özgürlüğüne kavuştuğu gün yüzünü orada açacak. Ebu Ubeyde bir Holywood kahramanı değil hakiki bir kahramandır. Ebu Ubeyde artık Filistin halkının yaşadığı zorlukları anlatan bir sembol haline geldi. Ebu Ubeyde'nin örnek olması için bütün çocuklarımıza da öğretilmesi gerekiyor. Biz çocukken Rambo filmi vardı. O gerçek değildi, bir oyundu. ABD çocuklara hitap eden kalemlere, tişörtlere Rambo ismini yazdırdı. Onlar Rambo'yu bir sembol yaptılar ama sonuç olarak o sadece bir oyundu. Şimdi İslam aleminin gerçek bir kahramanı var. O da Ebu Ubeyde. Bu Hollywood değil hakiki bir kahraman. Ebu Ubeyde tüm İslam alemindeki gençlere bir örnek oldu. İslam gençleri artık Ebu Ubeyde gibi olmak istiyor.

- Kendinizi Türkiye'de güvende hissediyor musunuz? Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İsrail'e karşı duruşunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

İsrail ile Hamas arasındaki anlaşmada serbest kalınca Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde onun sayesinde Türkiye'ye geldik. Türk halkına da Recep Tayyip Erdoğan'a da minnettarız. Türkiye'de bizi çok sıcak karşıladılar. Burada güven içinde yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz. Türkiye diğer devletler gibi değil. Güçlü bir devlet. Bize herkesten çok saygı gösteriyorlar. Bunun için dünya genelinde zulüm gören tüm Müslümanlar Türkiye'de olmak istiyor. Burası güven ülkesi. Türkiye ensar oldu, biz muhacir olduk.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün de Filistin davasına liderlik ediyor. Siyonist propagandası 'Hamas terör örgütü' derken, Erdoğan da 'İsrail terör devleti' diyor. Erdoğan öncülük edince diğer İslam ülkeleri de bundan güç alarak İsrail'e tavır koyabildi. Erdoğan, 2019 yılında Davos'ta da çok güçlü bir duruş sergilemişti. Temennimiz diğer İslam ülkelerinin de Recep Tayyip Erdoğan'ın izinde olmaları. Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Türkiye bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadı. Dolayısıyla biz Erdoğan'a ve Türkiye'ye her zaman minnettar olacağız.

- Biz görüntüleri izlemeye dayanamazken evlatları, eşleri, anne ve babaları şehit olan Filistinliler bu zulmü 'elhamdulillah' diyerek karşılıyor. Allah'a tam bir teslimiyetleri olduklarını görüyoruz. Filistin halkı nasıl bu kadar güçlü bir yapıya sahip?

Filistin halkı 75 yıldır işgal altındadır. Gazze özelinde konuşacak olursak son 17 yıldır sert bir ambargo var. Bu yıllar içinde birkaç defa şiddetli savaşımız oldu. Bu süreç boyunca Filistin'in genç nesli 'direniş' ruhuyla yetişti. Yeni nesillerimiz 'sabır' kavramını öğrendi. Yüce Kur'an'da da bahsedildiği üzere halk olarak sabrederek Allah'ın yardımını bekliyoruz. 7 Ekim'den sonra şehit olan kardeşlerimizin de bir çoğu zaten şehit çocuğu. Şunu belirtmek isterim ki Gazze bölgesinde içinden şehit çıkmamış bir ev bulamazsınız. Her evden mutlaka bir şehit verilmiştir. Şehadete iman etmiş bir halkımız var. Kur'an'a inanıp sabreden ve şehadete iman eden bir toplumu ölümle korkutamazsınız.

- Son olarak buradan sesinizin ulaşacağı Müslümanlara nasıl seslenmek istersiniz?

Bu mesele sadece Filistin halkının meselesi değil. Aramızda ortak bir bağ olmasa da biz mazlum neredeyse onlara destek veririz. Filistin'de ise asıl konu Mescid-i Aksa'dır. Yüce Kur'an'ı bütün Müslümanlar okuyor. Mescid-i Aksa Kur'an'da da anlatılan mabedimizdir, kutsalımızdır. Dolayısıyla Filistin bütün ümmetin ortak meselesidir.