Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniye Tahran’da gerçekleştirilen kalleş suikastla şehit edildi. İran beceriksizlikle suçlanıyor.. Üstelik “en iyi ihtimalle beceriksizlik” deniliyor.. İsrail, Heniye’nin konutunu nereden biliyordu? İstihbarat nereden geldi? Saldırıda hangi silah kullanıldı? İran’da güvenlik zafiyeti mi var? Bir sürü soru soruluyor..

Daha önce İranlı General Kasım Süleymani, ABD saldırısında öldürülmüştü. İsrail ise İran Devrim Muhafızları Ordusunun Suriye’deki komutanlarından Razi Musevi’yi, Şam yakınlarına düzenlediği saldırıda öldürmüştü. İran topraklarında da girişilen birçok eylem..

Ama ilk defa İran’ın bu kadar derinlerinde, böylesine büyük bir suikast düzenlenmesi, ülkenin içinde bulunduğu zafiyetin de göstergesi olarak yorumlanıyor.. İsrail, dünyada terörizmin kurumsal olarak hayat bulduğu en organize yapılanma.. Siyonist çete tarafından iğfal edilip köleleştirilmiş ABD’de de İsrail denilen çetenin hamisi konumunda. Bu terör eylemindeki “İran beceriksizliği” faktörünü sorgulamak şu an için anlamsız..

Ama Heniye’ye yönelik suikastın neden İran’da yapıldığı sorgulanmalı.. Siyonist çetenin bu saldırıyla neyi amaçladığını ortaya koyması açısından önemli. Hatırlayın Cemal Kaşıkçı Türkiye’de katledilmişti.. “Ne alakası var şimdi Cemal Kaşıkçı’nın katledilmesi ile Heniye suikastının” demeyin.. Bence amaçları açısından çok büyük benzerlikler içeriyor. Bir taşla kuşu sürüsü vurulmak isteniyor!..

Suudi Arabistan Krallığına muhalif konumdaki Suudi gazeteci ve köşe yazarı Cemal Kaşıkçı 2 Ekim 2018’de öldürülmüştü. Kaşıkçı evlilik işlemleri amacıyla Londra yerine Suudi Arabistan’ın İstanbul’da bulunan başkonsolosluğuna davet edilmiş, Suud hükûmeti ajanları tarafından burada vahşice yöntemlerle parçalanarak katledilmişti. Kaşıkçı’nın cesedi dahi bulunamamış, yoğun baskı üzerine Suudi Arabistan yönetimi konsoloslukta arama ve inceleme yapılmasına müsaade etmişti. ABD ve Avrupa ülkelerinin kınadığı, hatta Türkiye’yi kışkırttığı (!) saldırı sonrası, iki ülke arasında ipler kopmuştu..

Kısa süre öncesine kadar NATO benzeri, İslam Ordusu kurma fikri etrafında kenetlenen zihinler, adeta düşman hale getirilmişti. Suudi yönetiminin önderliğinde, Mısır ve BAE’nin de dahil olduğu Arap ülkelerinin küreye el basma hadisesiyle ifşa olan karanlık bir sürece evirilmişti. Türkiye bu oyunu gördü!..

Filistin davasına ömrünü adamış İsmail Heniye’nin şehadetinde de benzeri bir oyun oynanıyor. Siyonistler Heniye’nin şehit edilmesini açıktan sahiplenmeyip, ortalığa yaydıkları “ama, fakat, lakin”lerle Tahran’ı adres gösteriyor. Sünni-Şii düşmanlığını körükleyip, Filistin davasında dahi bir araya gelinmesine engel olmak istiyor.

Kaşıkçı’yı ve katillerini Türkiye’ye yönlendirip, Suud-Türk yakınlaşmasını sabote eden akıl, Heniye’yi İran’da şehit ederek Filistin davasının katalizör etkisini ortadan kaldırıyor. Siyonizmin aklındaki şey 3. Dünya savaşı değil!.. Sünni-Şii çekişmesini bir çatışmaya dönüştürüp, İslam coğrafyasının zaten etkili kullanılamayan kaynaklarını tümden yok etmek… Oluşan boşlukta adım adım toprak kazanıp İsrail’in büyümesini sağlamak istiyorlar.. Meseleye birde bu açıdan bakmak lazım derim.. Selametle..

KAYNAK: Murat Alan/yeniakit.com.tr