301 kişinin şehit olduğu Soma’da, maden emekçilerinin nabzını tutan Akit, çarpıcı bilgilere ulaştı. Madenciler; haklarını savunması gereken sendikanın, şirketin muhbiri gibi çalıştığını söylediler.
EROL METİN / SOMA - Türkiye’yi yasa boğan maden faciasıyla ilgili ihmaller zinciri, yetkili sendikayı da gündeme getirirken Akit, sendikaya ilişkin kamuoyunu ayağa kaldıracak bilgilere ulaştı. Arkadaşlarını kaybetmenin acısını yaşayan Soma’daki madencilerin anlattıkları, sendika yetkililerinin işçinin değil, maden ocaklarını işleten şirketlerin temsilcisi olduğunu ortaya koyuyor.
TİYATRO GİBİ SEÇİM
Soma’da birçok ayrıntıyı konuştuğumuz maden işçilerine, bağlı oldukları sendikanın tutumunu da soruyoruz. Maden-İş Sendikası Ege Bölgesi Şubesi’nin 5 yönetim kurulu üyesinden 2’sinin İmbat Madencilik, 2’sinin ise ölüm madenini işleten Soma Holding’in personeli olduğunu söylüyorlar. Masadaki bir madenci, sendika başkanı seçiminde şirket yetkililerinin kendi adayına oy verilmesi için işçileri tehdit ettiğini belirterek, “Oy pusulasını mesai sonrası işçinin eline tutuşturuyorlar. ‘Bu isme oy vermezsen bir daha işe gelmezsin’ diye tehdit ediyorlar. İşçi de mecburen ocakta kurulan sandığa o istedikleri adayın ismini atıyor. Muhalefete izin vermiyorlar” diyor.
ÇOK KONUŞULACAK JURNALLEME SKANDALI!
Hemen diğer madenci, sendika yetkililerinin haklarını savunmak bir yana kendilerini şirket yöneticilerine jurnallediğini kaydederek, “Sendikaya derdimizi anlatamıyoruz. Sendikaya gittiğimizde, sendika yetkilisi hemen işyerini arayıp, ‘sizin orada çalışan biri geldi’ diye yetkiliye haber veriyor. O yetkili de o işçiyi ifadeye çağırıyor ‘sen niye böyle yaptın’ diye. Sendikaya gittiğimizde, seni sana şikayet etmiş gibi oluyoruz” bilgisini veriyor. Ertesi gün facia soruşturması kapsamında gözaltıların başladığı haberi üzerine Soma Hükümet Konağı önüne gidiyoruz. Alanda toplanıp kendi aralarında konuşan maden işçilerinin basına yönelik sitemine kulak kabartıyoruz. “Gelin o zaman gerçekleri anlatın” deyip yanlarına yaklaşıyoruz. Madencilerden birinin, sendika yetkililerinin firmaya jurnallediği kişi olduğunu öğreniyoruz. Başlıyor olayın aslını anlatmaya: “Bizim maaşlar Deniz Bank’a yatıyor. Bunun karşılığında bankanın işçilere yıllık 1 maaş ikramiye verdiğini duyduk. Ama bize yansıtılmadı. Geçen yıl 30 arkadaşla birlikte bunun sebebini sormak için gittiğimizde sendika yetkilileri bize bir cevap vermedi. Bize çay ikram ettiler. Biz çay içerken o esnada bizi şirket yetkilisine şikayet ettiler. Şirket yetkilileri 3 arkadaşımızı sorguya çekti. Bankaya da haber vermişler. Banka müdürü de bizi şirkete şikayet etti.”
“İPİMİ ÇEKERLER”
Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. yetkililerinin sorgusunu merak eden kalabalığın arasından bir vatandaş, “Ramazan Doğru hesap versin!” diye bağırıyor. Kendisini kenara çekip, birtakım sorular yöneltiyoruz. Kazanın yaşandığı ocakta çalıştığını belirtiyor. Sözü sendikaya getiriyoruz. Hemen “Şşşşttt...Yavaş konuş! Sendikanın adamları var, dolaşıyorlar” diye uyarıyor. “Duysalar ne olur?” diye sorunca, “Bu işler durulduktan sonra benim ipimi çekerler. Sendika hemen işyerine haber verir. Bir sorunumuz olduğunda sendikaya gidemeyiz. İşyerinin haberi olur” ifadelerini kullanıyor. Aldığımız notlardan kaygılanan mazlum madenci, yalvaran gözlerle; “Bağıran diye not aldın ya fotoğrafımı koymazlar mı, kameralar beni çekmemiş midir? Ekmeğimden olmayayım” diyor. Kameraların ve gazetecilerin hükümet konağı binasının girişine odaklandığını, kimsenin dikkatini çekmediğini kaydedip, kendisini teskin ediyoruz.
SENDİKA SAKATLANAN İŞÇİYE ACIMAMIŞ
Maden ocağında çalışırken yaralanan bir işçi de sendikanın kendisine reva gördüğü muameleyi şöyle aktarıyor: “Ayağım kırılmıştı. 60 gün çalışamadım. Bir ay içerisinde bir gün çalışmışlığım vardı. O bir yevmiyeyi de sendika aidat olarak kesmiş. ‘Bu adam niye çalışmıyor’ diye yardım yapacağına o parayı da aidat olarak kesiyor.”
