• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Kamuda başörtüsü sorunu düzelecek

Yeniakit Publisher
2013-02-28 20:15:00 - 2013-02-28 20:15:55
Kamuda başörtüsü sorunu düzelecek

Viyana dönüşü uçakta soruları cevaplayan Başbakan Erdoğan, “Kamuda örtüyü yasaklayan yasal bir düzenleme yok. İş noktasındaki sorunları da düzelteceğiz” dedi. Erdoğan, örtülü vekil, Hıristiyan ailelere verilen çocuklar, barış süreci ve Suriye’ye ilişkin d

Viyana seyahati dönüşü uçakta aralarında Ankara Temsilcimiz Yener Dönmez’in de bulunduğu gazetecilerin sorularını cevaplayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kamuda başörtüsünü yasaklayan yasal bir düzenlemenin olmadığını söyledi.
12 Eylül cuntasının çıkarttığı yönetmelikte yapılacak ufak bir değişiklikle çağdışı zorbalığın tamamen ortadan kaldırılacağını kaydeden Erdoğan, “Yasak anayasayla gelmemiş. Anayasamızda başörtüsünü yasaklayan bir düzenleme yok. 28 Şubat’tan kalma bazı yasakları kaldırdık. Başörtülüler diplomalarını filan aldılar. Ancak iş noktasında sorunlar oldu. Onlar da yavaş yavaş düzelecek” dedi. “Başörtülülerin milletvekili olmalarına da mani bir durum yok” diyen Erdoğan, “Ecevit’in Merve Hanım’a başörtüsünden dolayı yaptığı yasal mıydı? Yasal değildi. Yasal olmayan bir çağrıyla yasak haline getirdiler. Yasal olmayan durumdan fiili durum meydana getirdiler. Merve Hanım’ın başına o yüzden böyle şeyler geldi” ifadelerini kullandı.
“YASAĞIN ANAYASAL DAYANAĞI YOK”
- Başörtüsünün kamusal alanda serbest olması için bir düzenleme, bir girişiminiz olacak mı?
- Şu an Ziraat Bankası’nda çalışabiliyorlar. Türk Hava Yolları’nda çalışabiliyorlar. Onlara bir heyecan verdik.
- Başörtülülerin önündeki engel Anayasa düzenlemesi ile kalıcı olarak kaldırılabilecek mi?
- Her iş yerine göre değişir. Viyana’da bir şey anlattım. Her şeyin yeri zamanı var. Kutlu doğum sancılı olur. 10 yıl oldu biz iktidara geleli ve 10 yıl içerisinde 28 Şubat’tan kalma bazı yasaklar kaldırıldı. Bizim iktidarımıza kadar olan bazı mağduriyetler giderildi. Diplomalarını filan aldılar. Ancak iş noktasında sorunlar oldu. Onlar da yavaş yavaş düzelecek. Ülkemizde önleri açıldı. Özel sektörde vs. çalışmaya başladılar. Ve yapılacak bazı çalışmalarla önleri açılabildi. Burada fiili olarak somutlaştırmakta fayda var. Anayasal bir değişikliği gerektireceğine inanmıyorum. Oraya gelmeden hallolabilir. Burada zaman ve zemin çok önemli.
- Başörtülülerin belediye başkanı olması için önlerinde bir engel var mı, belediye başkanı olabilirler mi?
- Buna mani bir durum yok.
- Milletvekili adayı olabilirler mi?
- Milletvekili adayı olmalarına da mani bir durum yok. Milletvekillerine de mani bir durum yok. Geçmişte spekülatif bazı şeylerden dolayı sıkıntı oldu. Ecevit’in Merve Hanım’a başörtüsünden dolayı yaptığı yasal mıydı? Yasal değildi. Yasal olmayan bir çağrıyla yasak haline getirdiler. Yasal olmayan durumdan fiili durum meydana getirdiler. Merve Hanım’ın başına o yüzden böyle şeyler geldi. Ben şimdi şöyle bir şey söyleyeyim; yasak Anayasayla gelmemiş. Anayasamızda başörtüsünü yasaklayan bir düzenleme yok. Anayasayla gelmeyen yasak Anayasayla korunmaz. O zaman başka sıkıntılar çıkar. Yanılmıyorsam 82’de bir yönetmelik var. O yönetmelikle böyle bir atıfta bulunuyorlar. Dolayısıyla dediğim şekilde bir düzenleme yaparak bu mesele aşılabilir. Mevzuatla ilgili bir düzenleme yapılabilir.
“HSYK’YA BAŞVURABİLİRLER”
- Danıştay’ın verdiği son karar, emsal olarak bu sorunun aşılması için yeterli değil mi?
- Danıştay bunları aşmış durumda. Avukatlarla ilgili bir süreç de başladı. Ancak henüz gerekçeleriyle açıklanmadı.
- Ama Türkiye’nin her yerinde serbest değil. Bazı yerlerde davalara giremiyorlar.
- Gerekçeli karar açıklansın, o zaman belki o kendilerine engel çıkartılan avukatlar farklı yollara gidecekler. Belki HSYK’ya müracaat edecekler kendilerine engel çıkartan hakimlerle ilgili… Duruşmadan çıkartılanlar şikayet yoluna gidecekler. Belki de şu an engel çıkartılan kardeşlerimiz gerekçeli kararı bekliyor olabilir. O gerekçeli karar çıktığı andan itibaren bu yollar açılır. Biliyorsunuz ayrıca Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolu açıldı. Bireysel başvuru haklarını kullanarak da böyle bir süreci başlatabilirler. Biliyorsunuz Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar temyiz edilemiyor. Bakalım Mevlam neyler neylerse güzel eyler. Sebepler aleminde biz gereğini yaparız. İnançlarla ilgili özgürlüklerle ilgili genel düzenleme olabilir ancak namaz kılmayı, oruç tutmayı Allah’ın emrettiği ibadetleri kalkıp da kanunla mı teminat altına alacağız? Herkes inancında özgürdür. Her inanç devletin teminat ve güvencesi altındadır. Devletin yaklaşımı budur. Bu aynı zamanda bizim programımızda olan bir şeydir. Laiklik anlayışı aynen 1982 Anayasasında bu şekilde vardır. Bu Anglosakson ülkelerinde nasıldır, diğer batı ülkelerinde nasıldır bu ayrı bir konu. Biz de bütün inançlara eşit mesafede ve devletin güvencesi altındadır. İster ateist olsun, ister Müslüman olsun fark etmez. Bir diğerini korurken bir diğerine ayrıcalık olmaz.
- Yeni Anayasa çalışmalarında böyle bir düzenleme getirilse, hiç kimse inancından dolayı ayrımcılığa tabi tutulamaz şeklinde…
- Bakın şu an galiba 101. maddedeler, yalnızca 33. maddede mutabık kalabildiler. Kaldı ki daha görüşülmesi gereken çok maddeler var. Nereden bakarsanız bakın 160’ı filan bulabilir. İşte süre de geldi. Meclis Başkanımız mart sonu demişti. Sayın Bahçeli de 23 Nisan gibi bir öneride bulundu. Ancak bir şey değişeceğine inanmıyorum. Bu bir kararlılık meselesidir. Ben ekibime, heyetime kararlı durun ve süratli olup bu işi bitirin talimatını veriyorum. Ama karşı tarafın bu yaklaşımda olmadığını görüyorum.
“DERDİMİZ ÜZÜM YEMEK”
- Çözüm süreci nasıl yer alıyor?
- Çözüm süreciyle alakalı olarak Yeni Anayasa çalışmalarında başlıklardan bir tanesi bu. Yani her şey değil… Eğer her şey diye söylersek o yanlış olur. Dikkat ederseniz ben bu alanda çok konuşmak istemiyorum. Ama BDP’liler maalesef ellerine verilen o notlarla ilgili hemen açıklamalar yaptılar, yapıyorlar. Ne derece doğru, ne derece sağlıklı bilemiyorum.
- BDP tarafında ikililik var gibi…
- Acaba iki mi? BDP var, Dağ var, bir de Avrupa var.
- Çok farklı şeyler konuşuluyor. Nevroz’da eylemsizlik, mayısta, ağustosta sınır dışına çekilme vs.
- Bu işlerin muhatabı değilim.
- Öcalan, “Bu süreci bozan önce bana düşmanlık yapar” dedi. Öcalan çok olumlu bir noktaya geldi. Böyle bir noktaya gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bir şeyler olacaksa bu benim tek başına elimi taşın altına uzatmamla olmayacaktır. Ne dedik başından beri; terör örgütü uzantılarıyla müzakere, terör örgütüyle mücadele… Nitekim biz bu süreç içerisinde taviz veremeyiz. En ufak bir rehavet bize ağır bedeller ödetebilir. Silahlar bırakılır, Türkiye terk edilirse benim de güvenlik birimlerim operasyonlara nihayet verir.
“BARIŞ İFADESİ YANLIŞ”
- Örgütün net bir eylemsizlik tarihi belirtmesi gerekmez mi?
- O çok yanlış bir tabir. Eylemsizlik diye bir şey olamaz. Bu tip şeyler devletler arasında olur. Mesela barış diyorlar. Bu da devletler arasında olur. Bu da yanlış bir anlayıştır. Bir defa bizim devlet olarak bölücü terör örgütünden bir yaptırım olarak isteklerimiz olabilir. Nedir bu? Bir silahları bırak, ülkeyi terk et veya suça bulaşmamış olanlar varsa gelsinler. Bir defa Habur’da çağrı yapmıştık. Neydi? Suça bulaşmamış olanlar gelsinler ifadelerini versinler ve yuvalarına dönsünler. Biz o zaman her şeye rağmen yaptık ve gidenler oldu. Bedel ödemeyi göze aldık ve öyle yaptık. O zaman muhataplarımız sözlerinde durmadılar. Orayı bir miting  alanına çevirdiler. Ve arzu edilen gibi olmadı.
“DAĞDAN SURİYE’YE GEÇENLER OLDU”
- Süreçte PKK’nın bir kısmının Suriye’ye geçerek PYD’ye katılması, Esed yönetimi ile işbirliği yapması, farklı alternatifler konuşuluyor.
- Tabii ilk önce Suriye bunu denedi ama denediğiyle kaldı. Dağdan Suriye’ye geçenler oldu.
- Şimdi PYD içerisindeler yani?
- Evet. Tabii Beşar’ın kontrolünden çıktı. Yönetecek durumda değil. O başının çaresine bakıyor. Böyle bir durumda ama bu bize rehavet getirmemeli. Niye getirmemeli? Diyelim orda bir PYD bölücü terör örgütü mantalitesinde hareket edecek olursa Kuzey Suriye gelişmelerini değerlendirmemiz çok daha farklı olur. Yani şu andaki bakış açısı içerisinde bakmayız. Onlarla böyle bir süreç içerisine girerlerse çok daha farklı bir bakış açımız olur.
- Muhaliflerin durumu?
- Şu an muhaliflerin hükümet kurma çalışmaları var. Onları izliyoruz. Ve tabii bana öyle geliyor ki artık finali oynuyor muhalifler. Dolayısıyla bu final sürecinden başarıyla çıkmalarını bekliyoruz.
- Türkiye’nin Suriyeli mültecilere 300 milyon doları bulan azınmayacak bir yardımı oldu.
- Bir defa arkadaşlar, verilen paralar boşa gitmez. Yani Türkiye için 300 milyon dolar harcamış olmak, toplamda veren el olarak harcadığımız para 2 milyara vardı. Dünyada az gelişmiş ülkelere verdiğimiz destek bu. Göreve geldiğimiz zaman Türkiye’nin böyle bir derdi falan yoktu. Şimdi böyle bir noktadayız. Asıl derdimiz her yere uzanmak. TİKA’yla yaptığımız yatırımlar var. Böyle olmamız güzel bir şey. O ülkenin büyüklüğünü gösterir. Gittiğiniz ülkeler de karşınızda daha farklı duruyor. 10 sene önce bir yere gittiğimiz zamanki karşılanmamızla, şu anda karşılanmamız daha farklı. Artık gündemi belirliyoruz.
- Neden Türkiye bir an da savaşın bir tarafı olarak gösterilmeye başlandı?
- “Türkiye muhaliflere silah yardımı yapıyor” deniliyor. O diyor diye böyle bir şeyin olması mı gerekiyor? Söylenenlerin karşısında bizim de onlara verebilecek cevabımız o noktada var. Bu konuda gerek Türkiye, gerek Arap ligi olsun çözüm için çalışıyoruz.
“MALİKİ MEZHEBİ YAKLAŞIYOR”
- Irak’ta Maliki’nin tavrı var.
- Maliki’nin yaklaşımı mezhebi bir yaklaşım. Oradan baktığı için böyle bir yanlışın içerisine giriyor.
- Medyanın Suriye konusundaki yayınlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- AK Parti Genel Başkanıyım ve bu ülkenin Başbakanıyım. Diyorum ki medya, şu anda hükümete destek versin. AK Parti’ye destek versin demiyorum. Hükümete destek versin. Yani kalkıp da anamuhalefetin saçma sapan yaklaşımlarıyla veya yavru muhalefetin saçma sapan yaklaşımlarıyla yayın yapıyorsa, hatta onların o saçma sapan yaklaşımlarına destek veriyor mahiyeti içerisinde olursa tabii bu Türkiye’deki Suriye’ye bakışı da etkiler. Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’yle ilgili de maalesef medyadan yeteri desteği göremedik. Kendileriyle toplantılar yaptık. Ama tüm bu toplantılara rağmen maalesef bakıyorsunuz hiç desteklemiyor.
- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün başkanlık sistemiyle ilgili açıklamaları oldu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Cumhurbaşkanımızın düşüncelerine saygılıyız.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23