• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

İran bunu yapamazsa olanlar olacak! O "Türkiye" detayı dikkat çekti

Yeniakit Publisher
2024-08-06 13:35:00 -
İran bunu yapamazsa olanlar olacak! O "Türkiye" detayı dikkat çekti

Akşam gazetesi yazarı Oğuzhan Bilgin, İsrail'in İsmail Heniyye'yi İran'da şehit etmesini değerlendirdi. Bu suikastın İran'ın gücünü sorgulattığını belirten Bilgin, İran'ın geçmişteki etkisinin azaldığını ve son yıllarda ciddi kayıplar yaşadığını vurguladı. Heniyye suikastının, İran'ın güvenlik zafiyetini gözler önüne serdiğini ifade eden Oğuzhan Bilgin, şunları kaydetti:

Akşam gazetesi yazarı Oğuzhan Bilgin, İsrail'in İsmail Heniyye'yi İran'da şehit etmesini değerlendirdi. Bu suikastın İran'ın gücünü sorgulattığını belirten Bilgin, İran'ın geçmişteki etkisinin azaldığını ve son yıllarda ciddi kayıplar yaşadığını vurguladı. Heniyye suikastının, İran'ın güvenlik zafiyetini gözler önüne serdiğini ifade eden Oğuzhan Bilgin, şunları kaydetti:

"İsrail'in yaptığı katliamlar ve en son Hamas lideri İsmail Haniye'yi İran'ın kalbinde, Devrim Muhafızlarının güvenliği altında öldürecek kadar tüm sınırları aşan bir terör devleti gibi hareket etmesi normal şartlarda pek çok taşı yerinden oynatacak önemde bir gelişme.

Arap rejimlerinin birçoğu maalesef İsrail'in Siyonist saldırganlığına ses çıkaracak bir iradeye sahip olmadığı için ve bu saldırı aynı zamanda da doğrudan İran'a karşı yapılmış bir saldırı olduğu için burada esas konuşulması gereken aktörlerin başında İran geliyor.

2000'li yıllardan itibaren önce Irak'ta Şii partilerinin ABD işgali sonrası iktidara gelişi, sonra Lübnan'da Hizbullah'ın İsrail'i mağlup etmesi daha sonra Suriye İç Savaşı ile Suriye'de, Yemen İç Savaşı ile Yemen'de gücünü ve nüfuzunu artırması İran'a Ortadoğu'nun tümünde büyük bir güç atfedilmesine sebep olmuştu.

İran da kendisine bir bölgesel liderlik iddiası ve stratejisi inşa etmek istiyordu. "Şii Hilali" tartışmaları da bu nedenle uzun yıllar devam etmişti.

Ancak son yıllarda önce Kasım Süleymani'nin öldürülmesi sonra Ermenistan'a verdiği desteğe rağmen 2. Karabağ Savaşı'nı Türkiye'nin desteğiyle Azerbaycan'ın kazanması, İran'daki rejim karşıtı genel kamuoyunun kendisini büyük eylemlerle göstermesi, Irak ve Suriye gibi yerlerde vekil unsurlarının İsrail ve ABD tarafından defalarca vurulması genel olarak İran'ın gücünün sorgulanmasına sebep oldu.

Son olarak İsrail'in önce İran'ın vekil unsurlarını ve Şam'daki Büyükelçilik binasını doğrudan hedef almasına karşılık İran'ın tatmin edici bir cevap veremeyişi İran'ın caydırıcılığıyla ilgili büyük soru işaretleri oluşturdu.

Yine İsmail Haniye suikastı (zaten daha önce de bilindiği üzere) İran'ın içerisindeki Mossad/CIA gücünün nereye ulaştığını ve İran'ı bırakın Ortadoğu'yu kendi başkentinin en güvenli noktasında bile güvenliği sağlayamayan yani asgari düzeyde bir devlet olma özelliğini bile tartıştıracak noktaya getirmiş durumda. Bu derece bir güvenlik zaafı aynı zamanda helikopter "kazası"nda vefat eden Cumhurbaşkanı Reisi'nin ölümünün de (o günlerde de yazdığım üzere) bir suikast olma ihtimalini de güçlendirir nitelikte.

Hâlihazırda İran'ın Haniye suikastına karşı misilleme yapacağını söylemesi İran'ın bir devlet olma iddiası ve rejimin sürdürülebilirliği için bir mecburiyet. Ama bu misillemenin ne kadar güçlü ve caydırıcı olacağı hem İran'ın bölgedeki gücünü hem vekilleri üzerindeki kontrolünü hem de kendi iç kamuoyunda zaten toplumsal desteğini kaybetmiş rejimin devamı için çok belirleyici olacak. Zira İran rejimi kendisini "direniş ekseni" adını verdiği bu ideolojik söylemle meşrulaştırmaya çalışan bir söylemle bugünlere getirdi.

Eğer bugünlerde İran İsrail'e karşı tatmin edici bir askerî cevap veremez ve göstermelik bir misilleme yaparsa bu sadece İran'ın bölgedeki ağırlığına ağır bir darbe indirmeyecek aynı zamanda da İran içinde zor durumda bulunan "İslam" rejiminin meşruiyetini daha da yıpratacaktır.

Eğer tatmin edici bir cevap verirse (ki tahmin etmiyorum) bu, işte o zaman bölgede ve dünyada çok daha büyük bir kırılmaya sebep olur.

Neticede tüm hadiselerden sonra şunu tekrar görüyoruz ki bölgede tarihin de adaletin de hukukun da gücün de Siyonizm ve emperyalizm karşıtlığının esas merkezi de Türkiye'dir.

Türkiye'yi bu "büyük devlet" ve "bölgesel lider" vizyonuna tekrar kavuşturan esas faktör de son yıllardaki tarihi değiştiren rolüyle Erdoğan liderliği olmuştur."

 

 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23