• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Irak’la işbirliği bölgeyi kalkındırır

Yeniakit Publisher
2024-04-23 14:46:00 -
Irak’la işbirliği bölgeyi kalkındırır

TESPAM Başkanı Akyener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti çerçevesinde gelişecek Türkiye-Irak ilişkilerinin bölgedeki dengelere etkisini akit’e yorumladı. Akyener, “İki ülkenin işbirliği bölgede istikrarı artırır, ticaret hacmi 50 milyar dolara çıkar. Irak doğalgazının da katılmasıyla Türkiye tam bir doğalgaz ticaret merkezi olur” dedi.

MUHAMMET KUTLU  ANKARA

Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi (TESPAM) Başkanı Oğuzhan Akyener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kritik ziyaretiyle birlikte gelişecek iki ülke ilişkilerinin çok büyük potansiyele sahip olduğuna dikkat çekti. Akit’e konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Akyener, “Türkiye’nin, diğer komşularıyla kıyaslandığında en çok kazan/kazan ilişkisine girebileceği ülke Irak. Ama bu iki ülkeyi bir türlü bir araya getirmek istemiyorlar. Irak, ABD işgalinin ardından bir türlü toparlanamadı. Ülke batılı emperyalist güçlerin desteklediği terör örgütlerinin faaliyetleri yüzünden bölünmenin eşiğine kadar geldi. Ancak Türkiye ile komşusu Irak’ın başta güvenlik alanında olmak üzere yapacağı işbirliği iki ülkeye de her alanda büyük kazanç kapıları açacaktır” dedi.

50 milyar dolarlık ricaret hacmini yakalamak mümkün

Irak’ın 2050 yılında petrol üretiminin günlük 10 milyon varil, gaz üretiminin ise günlük 88 milyar metreküpe çıkacağının tahmin edildiğine dikkat çeken Akyener, “Güvenlik sorunlarının çözümü ile eş zamanlı olarak, petrol ve doğalgaz kaynaklarının birlikte yeni yatırımlar ile ekonomiye kazandırılması, Kalkınma Yolu Projesi ile taçlandırıldığında; Türkiye ve Irak arasında etkin bir işbirliği süreci yakalanabilecektir. Bu iş birliği ise, bölgede huzurun, güvenliğin, istikrarın ve istihdamın artması, radikalleşmenin, etnik ve mezhepsel çatışmanın ve terörün azalmasıyla birlikte yıllık 50 milyar dolar gibi bir ticaret hacmini beraberinde getirecektir. İhracat uçar, Irak’ı Türkiye besleyebilir.

İki ülkenin bölgede istikrarı sağlayarak yakın işbirliğinde bulunmasını ABD, İran, İsrail gibi ülkeler istemeyecektir. Bu ülkelerin dirençlerinin aşılarak iki ülke arasında geliştirilecek yakın işbirliği bölgedeki bütün dengeleri olumlu yönde değiştirir. Irak’tan alınacak doğalğazı Avrupa’ya aktararak sırf bu ticaretten milyarlarca dolar kazanabiliriz. Türkiye Irak’tan gelen doğalgazın da katılmasıyla tam bir doğalgaz ticaret merkezi olacaktır” ifadelerini kullandı.

İki ülkenin birlikte yapabileceği büyük işler var

İki ülkenin yapabileceği büyük işler olduğuna vurgu yapan TESPAM Başkanı Oğuzhan Akyener bunları şöyle sıraladı: “Etkin bir iş birliği süreci ile Irak’ın güçlenmesi, bölgenin terörden arındırılması, Şii-Sünni çatışma risklerinin ve radikalleşmenin en aza indirilerek huzurun sağlanması, bölgede ABD, İsrail ve İran gibi ülkeler nezdinde hoş karşılanmayacağı için, birçok engelleme ile karşılaşılması muhtemeldir. Bu sebeple adım adım kontrollü ve her adımda farklı bir güç odağının dâhil edilebildiği dinamik bir süreç izlenerek, uzun vadede başarı elde edilebilecektir.

Öte taraftan bu bağlamda, Irak gazının uzun vadede Avrupa’ya sevk edilebilecek oluşu, ilgili süreçlere kısmen de olsa, AB’nin desteğinin alınmasını da sağlayabilecektir. Haritadan da görülebileceği üzere, Irak’ın gaz ihracat potansiyeline karşı ilgili yıllarda AB ve Türkiye piyasalarında da ciddi anlamda talep oluşacaktır. Türkiye açısından bakıldığında ise, Irak doğalgazının Türkiye piyasalarında fiyatlanarak Avrupa’ya satılması, Türkiye’nin bir doğalgaz ticaret merkezi olma hedefine de katkı sağlayacaktır. Bunun yanı sıra, Irak’taki istikrar Türkiye’nin hem daha büyük boyutlarda ticaret hacmine erişebilmesine hem de güneyindeki terör tehdidini yok edebilmesine imkân sunacaktır. 2010’lu yıllardan bu yana El-Faw limanının kapasitesinin geliştirilerek, Basra, Nasiriye, Necef, Bağdat, Tikrit, Musul gibi şehirleri ve hatta bağlantı yolları ile Erbil, Kerkük, Süleymaniye’yi de içine alan bir ulaşım ağını hayata geçirmeyi hedefleyen proje dikkat çekmektedir. Bu projenin Irak kanadında zaten limanlara yönelik bazı yatırımlar çok öncesinde başlamıştır. Dolayısıyla gelinen noktada, projenin daha rahat ilerleyebilmesi muhtemeldir.

Güvenlik en önemli ayrıntı

Diğer taraftan, Kalkınma Yolu Projesinin ticaret güzergâhları, limanlar, otoban ve demiryolu gibi aşamalarına ek olarak, Petrol nakil hatları, doğalgaz nakil hatları, ilgili hatlara bağlanacak olan petrol ve doğalgaz sahalarının geliştirilmesi, ilave petrol ve doğalgaz arama girişimleri, petrol depolama bölgeleri, fiber optik iletişim ağı, elektrik iletim ağı gibi ilave adım ve projelerle de taçlandırılması gerekmektedir. Tabii tüm bu süreçlerin yoluna koyulabilmesi için, öncelikle güvenlik alanında etkin bir işbirliğinin sağlanması ve akabinde de riskli güzergâhlara dahi yatırımın gidebilmesinin önünün açılması elzemdir. Siyasi anlamda dış engellemelerin önünü kesebilmek için, ilgili proje makro açıdan değerlendirilerek, farklı güç odaklarının farklı fazlarda ortak olması sağlanmalıdır. Çünkü bu minvalde büyük bir proje yerine göre ABD ve Çin’in, Rusya ve İran’ın, AB ve Hindistan’ın da lehine olabilecek fırsatlar ihtiva edebilecektir. İşte bunun için de çok yönlü bir diplomasi süreci izlenmelidir.”

En etkin ve gerçekçi işbirliği Irak'la mümkün

“Irak Türkiye’nin komşuları arasında en etkin ve gerçek anlamda kazanımı bol bir işbirliği sürecinin yakalanabileceği yegâne ülkedir” diyen Akyener, “Diğer taraftan etkin bir işbirliği sürecinin sürdürülebilir kılınması için, Irak nezdinde: Her daim öncelikle ülke genelinde güvenliğin tesis edilmesi, eş zamanlı olarak ABD’nin işgali akabinde oluşturduğu ve ülkeyi sürekli içinden çıkılamaz türlü sıkıntılı durumlara sokan ve işleyiş sistemini kilitleyen yasal sistemin sil baştan değiştirilmesi, IKBY’nin PKK ve PYD gibi terörist oluşumların etkilerinden muhafaza edilmesi ve bölgede bağımsız bir devlet oluşumu beklentilerinden de kalıcı olarak vazgeçmesi, Sünni-Şii çatışmasını tetikleyecek kıvılcımlara karşı dikkatli olunması, Rusya, İran, ABD, İngiltere ve Çin gibi güç odakları ile kontrollü bir kazan/kazan diplomasisinin yürütülebilmesi, enerji yatırım olanakları ve fırsatlarının hep bir kaldıraç olarak kullanılması sayesinde uluslararası kamuoyu nezdinde destek sağlanması, radikalleşmenin önüne geçilmesi, her daim Irak devletini savunan ve etnik - mezhepsel kimlik anlamında da Irak yönetimi ile Türkiye arasında etkin bir köprü vazifesi görebilecek olan Türkmenlerin gerçek anlamda desteklenmesi önemlidir. Uzun süredir ötelenmek zorunda kalınan yakınlaşma olasılıklarının dikkatle ve sabırla örülmesi ve iki komşu ülkenin gerçek anlamda kardeş ülke statüsünde birlikte olması gerekmektedir. Hatta bu süreç dâhilinde Irak, Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olarak dahil olabilecektir” şeklinde konuştu.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23