• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

İnançlara saldırma özgürlüğü olmaz

Yeniakit Publisher
2015-01-19 13:15:00 - 2015-01-19 13:42:14
İnançlara saldırma özgürlüğü olmaz

Aksa İlim ve Davet Merkezi Kurucusu Hamza Er, Akit’e konuştu. Fransız Charlie Hebdo dergisinin dini değerleri aşağılayan yayınlarına tepki gösteren Er; “Karşındakinin değerlerine küfredebilme hakkını barındıran bir özgürlük anlayışı asla kabul edilemez” dedi. ¥ Charlie Hebdo dergisinin karikatürlerini sayfalarına taşıyan Cumhuriyet gazetesinin yeni provokasyonlar arzu ettiğini kaydeden Hamza Er, Gülen grubunun ise Cumhuriyet’e verdiği desteğe tepki göstererek; “Bu durum Hükümetle bir savaş yaşayan Gülen grubunun kendine yeni ittifaklar arayışından başka bir şey değildir” dedi.

Aksa İlim ve Davet Merkezi (AKMER) Kurucusu ve Gazeteci Yazar Hamza Er, Akit’e konuştu. Hamza Er ile Batı’da yükselen İslamofobi’yi, Paris eylemini ve İslam dünyasının geleceğini konuştuk…

Avrupa’da azınlıklar ve İslam karşıtı gösterilerle beraber Paris eylemiyle gündeme oturan süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Paris eylemi ve benzer dış etkenler vesilesiyle gündeme gelen İslamofobi olgusu yeni türemiş, icat edilmiş bir anlayış değildir. İslamofobi, Batı zihninin yaşamış olduğu vehim ve kuruntuların faturasını İslam’a ve Müslümanlara kesebilme telaşının göstergesidir.  Paris eylemiyle hatırlanan İslamofobi’nin, 11 Eylül ikiz kulelerine yapılan uçak saldırılarıyla gündeme geldiği genellikle kabul görür. İslam inancına tahammülü olmayan önyargılı, fanatik, takıntılı kesimlerin; İslam’ın kendisini ifade etmesine, tanıtmasına müsaade etmeyen kişiliklerin yaşı esasında insanlık tarihiyle yaşıttır.

İSLAMOFOBİ, FİRAVUNLARIN HEZEYANLARININ BU ÇAĞA YANSIMIŞ HALiDİR

Nasıl yani?

- Kur’an bize geçmiş Peygamberlerden ve gönderildikleri kavimlerin tepkilerinden haberler verir. Bu haberlere baktığımızda, Nuh, Hud, Salih, Lût, İbrahim, Musa, İsa (a)’ın muhatap oldukları kavimlerin ileri gelenlerinin, İslami yaşam biçiminin halklara sağlıklı şekilde ulaşmasını engellemek için propagandaya giriştiklerini görürüz. Bu inkârcı kavimlerin yöneticilerinin Allah’ın Peygamberleri için “Sizin atalarınızdan beri takip ettiğiniz inancı değiştirecekler, düzeninizi bozacaklar” telaşları, Firavun’un “Ey kavmim Musa’nın sizi dininizden döndürmesinden korkuyorum” çağrısı, yine Kureyş’in, Muhammed (s)’a yönelik ilgi ve teveccühü engelleyici sözleri o dönemin İslamofobik tablosudur. Yani İslamofobi, Firavunların hezeyanlarının bu çağa yansımış halidir.

Peki bu çerçeveden bakınca sizce nedir İslamofobi?

- Terazisi sapmış, hakikatten uzaklaşmış farklı kültür ve inanca sahip toplumların, Hak ve adalet çağrısına karşı göstermiş olduğu bir dirençtir İslamofobi…

İslamofobiyi Batı toplumu bilinçli mi pompalıyor?

Elbette… İslamofobiyi konuşurken ilk gündeme getirilmesi gereken, İslam inancı dışındakilerin İslam’a ve İslam’ın temsil ettiği değerlere insanların ulaşmaması için gösterdikleri direnç olmalıdır. Tarih boyu zalim idarelerin ellerindeki egemenlik sopasını alma diriliğini gösteren tek inanç daima İslam olmuştur. İşte İslamofobi’yi üretenler bu düzenin bozulmasını asla istemeyen yönetici sınıflardır. İslamofobi, Firavunların, Nemrudların ve Ebu Cehillerin hezeyanlarının bu çağa yansımış halidir. İnsanları çeşitli korkularla kendi kontrolleri altında tutabilme projesini bugün yürütenler ise Siyonist Yahudiler ve emperyalist Batı devletleridir…

İslam’dan korkulacak bir din gibi bahsedilmesini proje olarak mı görmeliyiz?

- Fobi, Yunan mitolojisinde dehşet ve korku tanrısı olarak bilinen “phobos” kelimesinden türetilmiştir. Örümcek, yükseklik, karanlık ya da kapalı yer korkusu gibi, kötü, olumsuz bir korku biçimini tanımlayan “fobi” teriminin İslam’la birleştirip “İslamofobi” üretmek masum değildir. Bu yüzden öncelikle ‘İslam korkusu’ anlamına gelen ‘İslamofobi’ teriminin mahkûm edilmesi gerekmektedir. Bu kavram, Müslümanlardan korkulmasını normalleştiriliyor ve nefreti, düşmanlığı da sıradanlaştırıyor.

İNSAN BİLMEDİĞİNE DÜŞMANDIR

Bu anlayışın halklardaki karşılığı nedir?

- İnsan bilmediğine düşmandır. Bugün İslamofobi’nin temelinde aile, sosyal çevre, eğitim ve medya gibi kurumlar aracılığıyla aktarılan ve yeniden üretilen tarihsel ve kültürel önyargılar yatmaktadır. Bu önyargıları aşabilenler zaten İslam’la tanışıp Müslümanlaşmaktadır veya en azından Müslümanlara tahammül edebilecek noktaya gelmektedir.

MÜSLÜMAN SAYISI ARTTIKÇA BATILILAR BUNALIMA GİRİYOR

Avrupa’da son zamanda yoğunlaşan İslam ve azınlıklar karşıtı eylemlerin gerekçesi olarak şiddet eylemleri gösteriliyor. Bu tek başına yeterli bir etken mi?

- Sanmıyorum. Tüm dünyada Müslüman sayısının artması Batılıları ciddi bir bunalıma sokmaktadır. Bir raporda, “20 yıl sonra her dört kişiden biri Müslüman olacak” denilerek Hıristiyan dünyası uyarılmaktaydı. Resul’un temiz örnekliğine dayanmayan bir İslam algısının kendilerine dayatıldığı halklar da bu artıştan dolayı paniğe kapılıp korkular üretiyorlar.

Buna paralel olarak, küresel ekonomik kriz sonrası artan bunalımla yaşanan açlık ve yoksulluk korkusu, bölgenin gerçek sahibi olduğuna inanan Batılıları azınlıklara karşı düşmanca bakmaya itebilmektedir. Tabii ki bu propagandaların en çok tutanı şiddet olgusudur. Özellikle ABD ve Avrupa şehirlerinde gerçekleşen saldırılar bu korkunun artışını hızlandırmaktadır. Sakallı, örtülü, tekbir getiren bir model eşittir terörist anlayışı zihinlere yazdırılıyor.

Böylece Müslümanlar üzerinde de bir baskı mı oluşturuluyor?

- Maalesef öyle… Müslümanlar bu kavrama karşı kendilerini ifade etme telaşına giriyor ve eziklik içerisinde sindiriliyorlar. Oysa “İslamofobi” olarak tanımlanan şey İslam’a karşı nefrettir. Kurt puslu havayı sever derler. O pusluluğu, karanlığı giderecek olan şey güneştir, ışıktır. Kurdun hesaplarını, tuzaklarını boşa çıkaran ışığa, güneşe karşı duyduğu korkunun içerisinde öfke ve rahatsızlık vardır. Bugün de küresel zalimlerin hesaplarını bozacak olan İslami sisteme karşı duydukları korku da içerisinde böyle bir rahatsızlığı barındırmaktadır.

Batı niçin İslam’dan korkuyor?

- Batı’nın ürettiği, Tanrı’dan da bağımsız olma halini barındıran sınırsız özgürlük algısı, inançsızlığı, ahlaksızlığı ve putperestliği yaygınlaştırmaktadır. İslami değerler, Batı’nın çağdaş putu, “dini” olan Seküler, Liberal algıyı tehdit etmektedir. Korkunun arkasında bu kutsallığın muhafazası yatmaktadır. Anti-semitizme karşı tüm dünyada kanunların var olduğu, ama anti-İslamizm demek olan İslamofobi’ye karşı bir yaptırımın olmaması ve Müslümanlara yapılan hakaret ve aşağılanmaların özgürlükler kapsamında değerlendirilmesi açık bir düşmanlık değil mi?

ÖZELEŞTİRİ ERDEMDİR

Peki, son dönem İslam dünyasında görülen şiddet tablosuna karşı bir özeleştiri gerekiyor mu?

- Özeleştiri bir erdemdir. Bakın İslam’da savaşın bile bir ahlakı vardır. Çocuklara, kadınlara, yaşlılara dokunulmaması, ağaçlara, hayvanlara zarar verilmemesi, kaçan askerlerin bile kovalanmaması ve esirlere iyi muamele edilmesini Hz. Muhammed’in pratiğinden öğrenen Müslümanların başı diktir hamdolsun…  Bugün tanık olduğumuz ölçüsüz şiddet görüntülerinin değerlendirilmesi ve disipline edilmesi, sağlıklı iletişim kurabilen insanların varolduğu bir dünyada mümkündür. Sınırlarla parçalanmış, otoriteleri olmayan, güdülmeye müsait hale gelmiş Müslümanlara, kimse sahipsiz gençlerin tepkilerini fatura etmeye kalkışmamalıdır.

Cumhuriyet gazetesi, Charlie Hebdo dergisinin karikatürlerini sayfalarına taşıdı ve Gülen grubundan da Cumhuriyet’e destek verdi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

- İslami değerlere saldıran bir zihniyettir; ırk, devlet değil… Bu zihniyet yanı başımızda da bulunabilir, uzaklarda da… Cumhuriyet gazetesinin karikatüristi Batılılardan çok daha önce 1999 yılında Peygamberimize hakaret içeren bir çizim yapmıştı. Bu köhnemiş akıl, karışıklık ve çatışma üzerinden sürekli nemalanır. Yeni provokasyonlar arzu eder. Ama bu tuzağa düşmemek gerekir.  Gülen grubunun açıklamasına ise hiç şaşmamak gerekir. Bu telaş, hükümetle bir savaş yaşayan Gülen grubunun kendine yeni ittifaklar arayışından başka bir şey değildir. Konu peygambere, İslam’a hakaret bile olsa “düşmanımın düşmanıysa ben onu severim” anlayışıyla hareket edilmektedir. Peygamberi sadece kendi çalışmalarının meşruiyeti için dizilerde gökten indiren, twitter emri verdirenlerin istikameti tamamen bozulmuş gözükmektedir.

İNANÇLARA VE KUTSALLARA SALDIRMA ÖZGÜRLÜĞÜ OLAMAZ

Dini değerleri aşağılayan Fransız Charlie Hebdo mizah dergisine yönelik saldırıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Karşındakinin değerlerine küfredebilme hakkını barındıran bir özgürlük anlayışı asla kabul edilemez. Kimsenin babasına, annesine, evladına, inancına yani kutsal gördüğü sembollere küfredemezsiniz. İslami değerlerin aşağılanması özgürlük kılıfıyla mazur görülemez. İnançlara ve kutsallara saldırma özgürlüğü olmaz. Müslümanlar bu tür yakışıksız ve kalitesiz mizah anlayışıyla yapılan tasvirlere itiraz edeceklerdir tabii ki… Bundan vazgeçilmesi noktasında meşru tepkiler gösterilecektir. Bu tepkinin tarzı ve yöntemi tartışılır; hatta eleştirilebilir. Ancak, sadece sonuç olan bu eylemin içeriği üzerinden okuma yapılamaz. Batı dünyası oturup düşünmelidir. Aklını başına almalı, dersler çıkarmalıdır. Hiçbir din ve düşüncenin kutsallarına saldırmanın düşünce ve fikir özgürlüğü kapsamında olamayacağını anlamalıdır.

'İŞGALLERİN, SOYKIRIMLARIN, KİRLİ ELLERİ, BİZ BERABERİZ DİYORLAR'

44 ülke liderinin katıldığı Paris dayanışma yürüyüşü ne anlama geliyor?

- Nereden baktığınıza bağlı aslında… Onlara göre teröre karşı güç birliği, birilerine göre ise ironik bir tablo… İşgallerin, soykırım seviyesindeki katliamların kirli elleri birbirine tutuşmuş biz beraberiz diyorlar… Netanyahu, Merkel, Hollande ve diğerlerinin temsil ettiği ittifak, bombalarla temiz cinayetler işliyor, binleri katlediyor. Ama onlar ıslah edici oluyor, tepki gösterenler ise terörist… Bunu hangi vicdan kabul edebilir ki?

Siz eylemi kınayanlardan mısınız?

- Eyleme, kınayanlar ve kınamayanlar şeklinde düz bir okuma ile yaklaşılması hiçbir şeyi çözmez. Gerçekleşen eylem, etkiye tepki olarak doğmuştur. Bu eylemin meşru olup olmadığını tartışmadan, kınama yarışına girmeden önce Cezayir soykırımının, Mali katliamının, Irak, Afganistan, Filistin işgallerinin konuşulması gerekmektedir. Bugün Avrupa’da, toprakları sömürülen, ataları katledilen, ırzlarına geçilen ülkelerin çocukları yaşamaktadır. Bu eylemi gerçekleştirdiği iddia edilen kişiler böyle bir arka planla bu işe kalkışmışlardır. Ancak şu bilinmeli ki, gerçekleşen eylem, Müslümanları, ümmeti toptan temsil eden bir eylem değildir.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23