Cemevlerinin “ibadethane” olarak tanınmasının anayasal bir mesele olduğunu ve bu konunun belediye meclislerinin yetkisini aştığını belirten uzmanlar, “İmamoğlu kendi siyasi kariyeri için ülkeyi ateşe atmaktan çekinmiyor” görüşünde birleştiler.
HABER MERKEZİ
Amaca giden yolda her şeyi mübah gören ve CHP’nin 38’inci Olağan Genel Kurultay’ında “S….. et. Kazandık, kuduruyorlar. Alevi lobisini yıktık” diyerek Alevi vatandaşlara hakaret eden İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun cemevlerine yönelik siyasal kararı infiale sebep oldu. TBMM’nin görev ve yetki alanında olduğu halde, İBB Meclisi’nin eylül ayı üçüncü oturumunda cemevlerinin oy çokluğuyla ibadethane statüsüne alınması, İmamoğlu’nun bir ‘siyaset mühendisliği’ girişimi olarak değerlendirildi. İslam’ın bir kolu olan Aleviliği Müslümanlıktan koparmaya yönelik sinsi bir hamle olarak yorumlandı.
Tehlikeli siyasi hamle
Konuyla ilgili Akit’e konuşan İlahiyatçı Şerafettin Kalay, şunları dile getirdi: “Bunun adı Aleviliği dördüncü bir din yapma girişimidir. Nasıl kilise, nasıl havra bir başka inanışın ibadethanesi kabul ediliyorsa, Mecusiler için ateşgahlar nasılsa aynı şekilde İmamoğlu da cemevlerini ibadethane kabul etmiş oldu. Ne yazık ki kültürel mahiyetteki bir yer böylece ibadet merkezi olarak kabul edildi. Fazla geniş görüşlü olacağız derken cıvık görüşlü olmaya başladık. Belli ki birilerine yaranmak istiyor. Burada asıl hedef siyasi rant elde etme çalışmasıdır. Yoksa bir hakikatin tespiti değildir. Kendileri idareye gelebilmek için halkın ne çekeceğinden tereddüt etmiyorlar. Türkiye’nin ekonomisi batmış çıkmış, borsa şöyle olmuş, ülkede kaos çıkmış onları ilgilendirmiyor. Türkiye’nin huzur iklimini sabote etmeye yönelik bu hamle kabul edilemez. Kesinlikle siyasi rant uğruna yapılan tehlikeli bir girişimdir.”
İmamoğlu haddi aştı
İletişimci Ecevit Öksüz ise şunları söyledi: “İmamoğlu’nun tüm cemevlerini ibadethane saymasını, bir iletişimci olarak da ‘haddi aşmak’ diye değerlendiriyorum. Bu tür anayasal konular, devletin ilgili kurumlarınca alınması gereken kararlardır. Burada bir kesime, bir inanç grubuna veya bir inancın bir yorum grubuna şirin görünmek adına devletin bütünlüğü hedef alınmıştır. Toplumu kendi düşünceleri, kendi yorumları çerçevesinde yönlendirme ve kendisini bir belediye başkanı olduğu halde devletin üzerinde bir siyasal konuma oturtma gayretidir. Bu konular popülist bir siyasal yaklaşımla ele alınacak konular değildir. Eğer siz Türkiye Cumhuriyeti’ni bir ‘muz cumhuriyeti’ olarak görüyorsanız, kafanıza göre istediğiniz kararı alabilir, istediğiniz yorumu yapabilirsiniz. Dolayısıyla Türkiye’nin laik demokratik bir hukuk devleti olduğunu ve devletin de bu konuları düzenleyen kurumlarının olduğunu hatırlatmak lazım.
Siyasal hırs
Ekrem Bey’in siyasal hırslarıyla hareket ettiğini düşünüyorum. Toplum mühendisliği ve algı mühendisliği çalışmalarıyla hareket ettiğini düşünüyorum. Bunların da belli bir süre içerisinde toplumumuzda olumlu veya olumsuz yansımaları alacaktır diye değerlendiriyorum. Ama bizim şu anda özellikle İstanbul’un siyasal mühendisliklere, algı mühendisliklerine değil hizmete ihtiyacının olduğunu, problemlerini çözecek bir belediyeciliğe ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Algı mühendisliğiyle gelinen noktalar balon gibidir. Bir gün patlar. Şişirenler de balon gibi şişenler de sükutu hayale uğrar.”
Medya
Kemal Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ile bunu mu yapacak? CHP'nin ciğerini bilen isim "Buna hiç şaşırmam" diyerek bombayı patlattı
