Müslümanların en kutsal zaman dilimi olan ve rahmet kapılarının ardına kadar açıldığı Ramazan-ı Şerif’e kavuştuk. Allah’a kulluk bilincinin dört bir yanımızı sardığı oruç iklimini Akit’e değerlendiren ilahiyatçılar, tıp doktorları ve psikologlar, “Nefsi terbiye için bir mektep olan Ramazan, manevi ve fiziki direncimizi artıracaktır. Oruç ibadeti, damar sertliği ve kanser dahil birçok hastalığın önünü keser. Oruç tutan sıhhat bulur” dediler.
Müslümanlar için büyük bir anlam taşıyan ve kulluk bilincinin en doruk seviyesine ulaştığı Ramazan-ı Şerif’in ilk gününe buruk bir hüzünle de olsa kavuştuk. Virüs nedeniyle alınan önlemler çerçevesinde Ramazan ayının içtimai hayata yansıyan bazı güzelliklerinden mahrum kalsak da rahmetin kapılarının ardına kadar açılacağını bilmek Müslümanların yüreğine su serpiyor. Alanında uzman isimlerle Ramazan-ı Şerif ayının faziletlerini ve nasıl değerlendirmemiz gerektiğini sizler için konuştuk.
Ramazan ayı bir mekteptir
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Bulut, “Ramazan ayı ve oruç bizim için bir mekteptir. Sabır öğretir, nefsimizi terbiye eder ve bize irade eğitimi verir. Fakirlerin ve aç kimselerin halini anlamamıza yardımcı olur. Başkalarına yardım etme duygumuzu geliştirir. Yoksul ve fakirlere karşı merhamet duygumuzu artırır” dedi. İbadetlere önem verilmesi gerektiğin kaydeden Bulut, “Ramazan Kur’ân’ın indiği aydır. Bu sebeple Ramazan ayında daha fazla Kur’ân okumaya çalışalım. Yıl boyu devam edeceğimiz bir hatmimiz olsun. Salgın sona erene kadar beş vakit namazımızı ve teravihlerimizi evlerimizde kılalım. Mukabelelerimizi online olarak takip edelim” diye konuştu. Yardımlaşma bilincinin önemli olduğunu kaydeden Bulut, “Maddi ve manevi sıkıntıya düşen insanımız başta olmak üzere darda kalmış herkese el uzatalım. Allah rızasını gözeterek oruç tuttuğumuzu hatırımızdan çıkarmayalım. Orucumuzun manen zedelenmesine yol açacak gıybet, dedikodu, yalan söz başta olmak üzere her türlü kötülükten kaçınalım” dedi.
Bağışıklık sistemini güçlendirir
Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Fatih Çiftçi de, “Tıbbi arenada uzun süreli açlık önerilir. Dünya tıbbı bunun üzerine yoğunlaştı. Oruç ibadeti güncel bilimsel datalarla oldukça uyumlu” dedi. Orucun vücuda sayısız katkısının olduğunu kaydeden Çiftçi, şöyle devam etti: “Aç kaldığımız anda vücutta biriken toksinler atılıyor. Damar sertliği üzerine olumlu etkiler var. Orucun kanseri engelleyici özelliği var. Kan şekeri düşüklüğü yoksa, kronik diyabeti yoksa, kronik bir rahatsızlığı yoksa, oruca mani bir rahatsızlığı yoksa oruç tutmak insan vücudu için bulunmaz hazineler barındırıyor. Virüs döneminde immün sistemin güçlü olması lazım. Oruç vücut direncimizi artırır. Oruç tutarken karbonhidrat ürünlerden uzak durmalıyız. Dengeli beslenmeliyiz. Protein, sebze ve meyve ağırlıklı beslenmeliyiz. Susuzluğa dikkat etmeli ve aşırı derecede yememeliyiz.”
Nörolojik sorunları engeller
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık Anabilimdalı Prof. Dr. Ahmet Akın ise, “Oruç bizim ruhsal ve psikolojik açıdan gelişmemize katkı sağlayan bir ibadet olması açısından da ayrıca önemlidir. Oruçla biz aslında kendimizle yüzleşiriz ve her istediğimizi elde edemeyeceğimizi öğreniriz” dedi. Orucun empati yeteneğini de geliştirdiğini söyleyen Akın, şunları dile getirdi: “Oruç ayrıca başkalarını anlamamıza yardımcı olmakta, öfkemizi yenmemiz gerektiğini bize öğretmektedir. Orucun en önemli zihinsel faydalarından birisi ise beyindeki sinir hücrelerinde büyüme faaliyetlerinin artması ve buna bağlı olarak stres ve kaygı problemlerinde azalma yaşanmasıdır. Orucun beyindeki öğrenme ve hafıza bölümlerini olumlu anlamda etkilediği ve Parkinson, Alzheimer gibi nörolojik sorunların oluşmasını önlediği bulunmuştur.” Orucun sayısız faydaları olduğunu kaydeden Akın, “Oruç sosyal yapıya ve kişiler arası ilişkilere de çok sayıda katkıda bulunmaktadır. Zekat, fitre, sadaka, infak gibi araçlarla onlara destek olarak sosyal tutkalın güçlenmesini, kardeşlik bağlarının perçinlenmesini sağlar” dedi.
