• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

İhvan, Ramses’te destan yazıyor

Yeniakit Publisher
2013-08-17 21:45:45 - 2013-08-17 21:46:17
İhvan, Ramses’te destan yazıyor

Mısır’da köşeye sıkışan asker, önüne çıkan bütün göstericileri tararken; İhvan ise Ramses’te verdiği sivil mücadele ile destan yazıyor. Canını teslim etmek üzere olanlara ‘kelime-i şahadet’ telkin ediliyor, namazlar cemaatle eda ediliyor. Arka saflardaki kadınlar eşleri, çocukları için dua ediyor.

FAHRETTİN DEDE, KAHİRE’DEN YAZIYOR
İhvan’ın Mısır’da son 1 senedir, ilk meydanlara indiği tarih, 21 Haziran’dır, sonra 28 Haziran... Temerrüd Hareketi’nin 30 Haziran’da düzenleyeceği eylemlere karşı bu mitinglerin sloganı “La lil’onf, neam li’şşer’iyye” / “Şiddete hayır, yasallığa evet” idi... 30 Haziran Temerrüd Hareketi ile başlayan süreci zaten biliyorsunuz; 3 Temmuz’da darbe oldu. O tarihten 14 Ağustos Çarşamba sabahı yaşanan katliama kadar İhvan destekçileri Rabiatü’l Adeviyye Meydanı’nda idiler. Ve artık İhvan, Ramses’i zorluyor.
ASKER, KÖŞEYE
SIKIŞINCA...
Burada Mısır askerinin alçakça bir rol çalışından bahsedelim. Darbeye giden süreçte İhvan ve seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, ısrarla yasal meşruluk, diyalog ve şiddetten uzak durma çağrısı yaptı. Cuma Namazı’nı Medinet Nasr bölgesinde, Hayyü’s Sabi’de kıldım. Mısır’ın uzunca süren Cuma hutbelerinin konusu şiddetten uzak durma, akan kanın Mısırlıların olduğu gerçeğini bütün Mısırlıların görmesi üzerine kuruluydu. Belli ki asker köşeye sıkışmış. Köşeye sıkışınca, nasıl ki Ezher Şeyhi’ni yanına aldıysa, şimdi de Cuma Hutbeleri üzerinden toplum mühendisliği çalışması ve propaganda faaliyeti yapıyor.
Cuma Namazı öncesinde kısa bir saha çalışması yapmıştım. Medinet Nasr bölgesinin çeşitli mıntıkalarını, Rabiatü’l Adeviyye Meydanı’nı, Ramses Meydanı’nı, Tahrir Meydanı’nı gördüm. Cuma Namazı sonrasında da hiç vakit kaybetmeden, gösterilerin gerçekleşeceğini öğrendiğim Ramses Meydanı’na geçtim.
ASKER KAFAYI YİYİNCE...
Yüzbinlerce İhvan destekçisinin, bir ayı aşkın bir süre hiç şiddete bulaşmadan eylem yapmış olmalarını Mısır askeri anlayamıyor. Bu durum belli ki kafalarını yemelerine sebep oluyor. Hatırlayacaksınız, Rabia Meydanı talan edildiğinde silah diye önümüze konanlar Kur’an-ı Kerimlerden oluşan bir düzine kitap olmuştu. Doğrudur; şimdiye kadar asker kurşun sıktı, İhvan mensupları Kur’an okudu. Ramses Meydanı’nda da benzer manzaralar var. İnsanlar, Kur’an okuyor, namaz kılıyor. Ama asker bunu anlayamıyor...
ŞER GÜÇLERİN PLANI BELLİ
Şer güçlerin Mısır planı belli: İhvan’ı terörize etmek. İhvan silahlanınca Batı, birden fazla planını aynı anda hayata geçirecek. Bir kere bütün Kuzey Afrika ülkelerindeki dini hassasiyet sahibi insanlar marjinal kabul edilecek. Tabii ki daha büyük plan tıpkı Türkiye gibi dünyayı dizayn edebilecek bir potansiyele sahip Mısır’ı yok etmek üzerine kurulu...  Ramses’te silahsız insanların ‘Madem silahımız yok, bari taşlarla karşılık verelim’ düşüncesiyle taşları kırdığını görünce endişelenmiştim. İhvan Sözcüsü Ahmed Arif’in açıklamasını okuyunca rahatladım: “Silahsız, barışçıl eylemlerimiz devam edecektir.”
ÜLKE DİKEN ÜSTÜNDE...
Akşam ezanına az bir süre kala Mukattam bölgesine doğru yola çıkıyorum... Eve gitmek için kullanacağımız yolda göstericiler olunca Giza’yı dolaşmak zorunda kalıyoruz. Giza’dan geçen çevre yolu üzerinde bedenleri yakılmış direnişçilerin yola yapışmış cesetlerini çiğneyerek geçiyoruz. Bu sırada ben ve şoför ağlamamak için kendimizi zor tutuyoruz. Bu sırada her sokak başındaki onlarca “Baltacı”dan oluşan sokak kontrollerinden bahsetmiyorum bile... Ellerindeki bıçakları Türk olduğumu öğrendikleri anda boğazıma saplamaları an meselesi... Her geçen gün buradaki halk da Türklere karşı daha fazla kışkırtılıyor. Zalimler, sultasını korursa Mısır’da ne Türk varlığından bahsedebileceğiz, ne de Türk-Mısır ilişkilerinden...
NAMAZLARA ‘BEDİR’ SÜNNETİ
Buradakiler, direnişi artık o kadar normalleştirmişler ki, hayatlarının bir parçası olmuş burada yaşananlar. Tıpkı, Peygamber Efendimiz (sas)’in Bedir’de ashabı ile namaz kılması gibi, buradakiler de biraz geri çekilip, 15 Mayıs Köprüsü’nün altındaki nisbeten güvenli alanda namazlarını cemaatle kılıyorlar.
Cemaatin neredeyse hiç bitmediğini söyleyebilirim... 35-40’ar kişilik grupların namazlarını eda etmelerinin ardından yeni bir grup gelip namazlarını kılıyorlar. Yerde seccadenin olmaması, abdest alacak su sıkıntısı,  binbir zorlukla abdest alınması... Hiçbirinin bir önemi yok, “Direnirken ancak bu şekilde kılabiliyoruz namazımızı!.. Allah, namazımızı da tıpkı, direnişimiz gibi kabul buyursun!” Daha arkalarda kadınlardan kimisi, telefonuna sarılmış, eşinden haber beklerken, kimisi de eşi için, çocukları için dua ediyor.

RAMSES’İN
ŞEHİTLERİ
CANINI
NASIL
TESLİM
EDİYOR?

Ramses’te anlatılamayacak çapta büyük bir katliam yaşanıyor. Tıpkı Adeviyye’de yaşandığı gibi... İnsanlar öldürülüyor. Aramızda sadece 5 metre fark olan insanların nasıl vurulduğuna şahit oldum. Vurulan insanlar, yanlarındaki arkadaşları tarafından yaklaşık 150 metre geriye çekiliyor. Ağır yaralı olanlara, burada şahadet telkini yapılıyor, insanlar hep bir ağızdan, az sonra canını teslim edecek olan kişinin “Eşhedü El lâ ilahe illâllah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve Rasûluhu” diyerek ruhunu teslim etmesine eşlik ediyor. Ve çok bir süre geçmeden yaralı şahıs oracıkta canını teslim ediyor. Oracıkta ağlamalar, “Allahu Ekber”, “Hasbünallahi ve ni’me’l vekil” seslerine karışıyor. Benim telefonumun kamerasından kayıt yaptığımı gören bir yakını, telefona bağırarak darbecilere olan öfkesini yansıtıyor. İşte 120 kişinin canını verdiği katliamın yansımaları bunlar. Helikopterden açılan yaylım ateşlerinden, binaların üzerindeki keskin nişancılardan hiç bahsetmiyorum bile... O kurşunların, ölenler yerine bize de, o meydandaki yüzbinlerden bir başkasına da rastlayabileceğini görüyor, yaşıyorum.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23