• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Gıda terörü yok, gıda teröristi var

Yeniakit Publisher
2022-06-06 10:45:00 -
Gıda terörü yok, gıda teröristi var

Gıda Hareketi Başkanı Kemal Özer, ‘gıda terörü’ kavramının başlı başına yanlış olduğuna dikkat çekerek, ‘Gıdanın teröristleri var. Dünyayı istila eden gıda teröristlerinin yaptıkları şey, gıdanın mahiyetini bozarak yararlı halini ortadan kaldırmak” görüşünü dile getirdi. Özer, kıtlığın gelmeyeceğini ancak kıtlık oyunlarının başlayacağını savundu.

Artan hastalıklar, çoğalan ölümler, küresel ısınma haberleri, kıtlık korkusunun yayılması, gıda teröründe geldiğimiz son durum ve daha fazlasını Gıda Hareketi Başkanı Kemal Özer ile konuştuk.

“Gıda terörü” kavramıyla kast edilen aslında nedir?

Gıda terörü kavramının kendisi başlı başına yanlış. Gıdanın teröristleri olur. Ne yazık ki, Türkiye’de Türkçe ehemmiyetini, vasfını kaybetti. Doğru düzgün kullanmıyoruz. Bu tabiri kullanan insanların bir kusuru yok. Yerleştiği için herkes bu kavramı kullanır oldu.

Gıda teröristleri ne yapıyor?

Maalesef, dünyada en yaygın terör gıda ve sağlık alanında icra ediliyor. Bugünde gıda teröristlerinin dünyayı istila ettiği bir zaman dilimindeyiz. Gıda teröristleri ne yapıyor? Yaptıkları şey şu: gıdanın mahiyetini bozarak yararlı halini ortadan kaldırıyorlar. Zararlı bir hale sokuyorlar.

Gıda teröristlerinin amacı nedir?

Para kazanmak için yaptıkları söylenir. Evet, bir kısmı sadece para kazanmak için yapmaktadır. Ama bir bölümünün asıl amacı para kazanmak değil insanı yönetmek, insan üzerinde hegemonik yapılarını sürdürmek, insanı hasta etmek. Çünkü hasta olan insanın sıhhatinden başka ilgilenmesi gibi bir şey söz konusu olamaz. Bu yüzden insanların hastalığı global düzen için, küresel dünyanın sahipleri için hem ticari bir gelirdir. Hem de nüfusu ve siyaseti kontrol etmek için kullanılan bir silahtır.

Genetiği ile oynanmış gıdalar piyasada nasıl rahatça dolaşabiliyor? Bizim gıda politikamız yok mu?

Ne yazık ki, bugün bürokrasi denilen mekanizma “tamamını kast etmiyoruz” büyük ekseriyetle sermayenin kontrolündedir. Sermaye ile iç içedir. Sermayenin adamıdır. İster bunun karşılığında bir bedel alsınlar ya da almasınlar. İlla bir bedel karşılığında yapıyorlar, rüşvet alıyorlar, haksızlık yapıyorlar gibi bir iddiada bulunmuyorum. Yapanlar da vardır yapmayanlar da. Ama siz zihni olarak bunlarla aynileşmişseniz, herhangi bir sivil toplumcu ya da konuya kafa yoran insanlarla değil de ekonomik gücü olan insanlarla bir araya geliyorsanız; onların diktelerin emir telakki ediyorsanız, onların telkinlerine karşı savunmanız yoksa ve onların baskın halleri karşısında çaresiz iseniz ki maalesef bütün dünyada bürokrasi böyledir. Bir şeyi düzeltmeniz mümkün değil. Bu yüzden bir şeyi değiştirmeniz için büyük bir zihniyet devrimine ihtiyacınız var. O zihniyet devrimini Cumhurbaşkanı yapabilir. Bir hükümet yapabilir.

Küresel soğuma küresel ısınma gibi konularda sürekli korku yayılıyor. Şimdi de bir kıtlık korkusu başlattılar bu hususta ne diyorsunuz?

Şu an dünyada bir kıtlık beklentisi var. Ama kıtlık yok. Kıtlık oyunları gelecek, kıtlık gelmeyecek. Dünyada su miktarı artıyor. Yani, yağmurlar artıyor. Daha şimdiden makas değiştirmeye tedrici olarak başladığında dünya yeni bir buzul çağına giriyor. Yağmur miktarı dünyada artmaya başladığında küresel ısınma hafif hafif sönecek. Bir müddet sonra küresel ısınma var diyenleri sopayla döverler. Şimdiden makas değiştiriyorlar. Çünkü 1990’larda küresel soğuma vardı. Time dergisinin kapaklarında küresel soğuma vardı. Amerika buzullar içindeydi. Kapaklar ortada duruyor. Hindistan’da iklim bilimci-matematikçi bir adam çıktı dedi ki: “Dünya yeni buzul çağına giriyor. Hatta girdik.” Geçtiğimiz birkaç hafta içinde 1966-1970’li yılların buzulları karşılaştırılınca dünya üzerindeki buzulların %20’ye yakın arttığı tespit ediliyor. Hani buzullar eriyordu? Artmış... O animasyonlar gerçek değilmiş. Şimdi, kuraklık, suda daralma olduğu zaman gerçekleşiyor. Kur’an-ı Kerim’de Yusuf suresinde okuyanlar bilirler 7 yıl, dünyanın her yerinde değil belli bölgelerinde bir ülkenin belirli coğrafyalarında ülkenin iklimine göre değişebilir. Suriye gibi bir ülkeyseniz bir şey olmaz ama Amerika ve Hindistan gibi bir ülkeyseniz bir tarafınızda kuraklık yaşanabilirken bir tarafınızda bolluk yaşanabilir. Küçük ülkelerde bir şey olmazken, büyük ülkülerde ikisi birden görülebilir.

Ülkemizde kıtlık ile enflasyon karıştırılıyor mu?

Bugün geldiğimiz nokta itibariyle kıtlık oyunu oynanmaya çalışılıyor. Fakat bizim ülkemizde enflasyon ile kıtlık karıştırılıyor. Bir ürün pahalı olabilir. Kıtlık, artık buna erişemiyorsunuz demektir. Bir lira değil de bin lira verseniz de bulamıyorsanız, kıtlık vardır. Fiyatın karaborsacılıkla, enflasyonla, kur oyunlarıyla, denetimsizlik yüzünden ne sayarsanız sayın bir pahalılık söz konusu ise bu kıtlık değildir. Bu olsa olsa sizin birazcık bütçenizi sarsan daralmadır. İkisi karıştırıyor. İnsanlar sosyal medya algısına teslim olmuş durumdalar. Televizyonda olur olmaz her konuya yorum yapan malumatfuruşculara, işgüzârların yorumlarına aldanıyorlar. Köşe yazılarında, internet sitelerinde atılan manşetler insanların zihin dünyasını kirletiyor. Hakikat ile yalan girift hale geliyor. İşin içinden çıkamıyorsunuz ve kimseye anlatamıyorsunuz.

Batı yükselen güç olmaktan düşen güce dönüşüyor

İnsanlığın dengesini bozan bu küresel kirli düzen değiştirilemez mi?

- Muhakkak değiştirilebilir. Allah (CC) dilerse değişir. Ama Allah’ın dilemesi kulların değişmesine bağlı. Ben değişeceğim, siz değişeceksiniz, başkası değişecek ve takdir-i ilahi de değişecek. Bir düzen bozuluyorsa o düzenin unsurlarının, çarklarının, dişlilerinin veya o düzenin sahiplerinin bozulması sebep olur. Osmanlı niye yıkıldı? Roma, Sasani niye çöktü? Devletin sarayları bozulduğu için. İnsanları bozulduğu için. Ya da değişimi kavrayamadıkları için çöktüler. Batı şu an da yükselen güç değil. Anlama kıtlığı olan insanlar, nasıl olmaz, diyecekler. Batı yükselen güç olmaktan düşen güce dönüşüyor. Artık daha aşağıdaki topumlar yükselen güç durumundalar. Türkiye yükselen güçtür. Hindistan, Çin buna benzer devletlerdir. Avrupa, Amerika, Rusya yükselen güç değildir. Kaybeden taraftalar. Osmanlı bir günde mi yıkıldı? Bizans imparatorluğu bir günde mi yıkıldı? Biz Bizans’ın ilk topraklarını Hz. Ömer döneminde almıştık. Hz. Ömer’den kaç asır sonra Bizans devleti yıkıldı? Yaklaşık 9 asır devam etti. Batı’nın güç merkezi olmaktan çıkışı zaman alacak. CIA’ya göre 2050’de Amerika dünyanın süper gücü olmayacak. Büyük devletlerden biri olacak ama Amerikan istihbarat teşkilatı diyor ki, Biz 2050’ye geldiğimizde dünyanın süper gücü olmayacağız. Amerikan’ın dediği olmayacak dünyada. Bugün daha şimdiden Amerikan’ın dediği oluyor mu? Suudi Arabistan prensi, ABD Başkanı’nın telefonuna çıkmıyor. Demek ki Batı kaybeden taraf. İnşallah biz de bu düzenin yıkıldığını, değiştiğini görürüz.

Dünyanın yarısına verebilecek tohum da üretebiliriz

İzmir’de Yerel Tohum Buluşmaları adı altında bir etkinlik yapıldı. Bunu Milli tarım politikasının bir adımı olarak sayabilir miyiz? Tohum konusunda yeni atılım olabilir mi?

- Devletin de toplumun da elinde önemli miktarda kadim tohumumuz mevcut. Devlet istese 1-2 sene sonra bütün tohumları değiştirebilir. Eski kadim tohumlarımıza geri dönebiliriz. Çoğaltılır. Bir sürü tarım teşkilatı, müessesi kamuya da ait var. Türkiye’ye değil dünyanın yarısına verebilecek tohum da üretebiliriz. Ama önce irade lazım, iradeden evvel zihni değişim lazım. Ve toplumu hazırlamak gerekiyor. Toplumun önemli kısmı hazır. Hadi %20-30’u hazır diyelim. Diğer kısmını devlet olarak mevzuatla, teşviklerle, bilgilendirmeyle hazırlayabilirsiniz.

Vatandaş bu hususlarda duyarlı olsa devlet gereken adımı atar, değişime gider mi?

- Ben, siz ve toplum değişince siyaset ve bürokrasi değişir. Biz de o zaman beklentilerimizi onlara yöneltmeye çekmeyi bırakacağız, kendimizin değişmesine bakacağız. Biz tercihlerimizi değiştireceğiz. Onların dayattıklarını, ürünlerini almayacağız. Çekirdeksiz patlıcan, çekirdeksiz salatalık almayacağız. Mevsimsiz salatalık yemeyeceğiz. Çekirdekli de yaparlar ama o da hibrit olur. Bunu da yaparlar. Alacaksınız, ekeceksiniz, bu tercihi yine değiştireceksiniz. Biz değiştiğimiz, şuurlandığımız; davranışlarımızı eskiye, kadime doğru yönelttiğimiz zaman devlet mekanizması, bize çaresiz uğrar.

Bizim yeni ders kitaplarına ihtiyacımız var

Bu tercih meselesini en alt tabakadan başlatmak gerekiyor ise okullarda gıda okur-yazarlığı dersi konmalı mıdır?

- Devletin ve milli eğitim öncelikle yapması gereken şey yanlış bilgilendirmekten vazgeçmesi gerekir. Taş devri, mağara devri, tunç devri, demir çağı gibi saçma Batı’nın uydurduğu hakikatle bağlantısı olmayan şeylerden vazgeçeceksiniz. Hz. Adem’in yeryüzünün en medeni insanı olduğunu, bir peygamber olduğunu, Allah’ın O’na her şeyi öğrettiğini, O’nun gıda tüketimini bilmeyen, kendi haline bırakılan bir varlık olmadığını telakki etmelisiniz. Hem diyorsunuz ki, cennette her şeyi yiyip içecek ama dünyaya geldiğinde yenilen bir şey bulmayacak. Sadece önüne gelen hayvanı avlayacak. İyi de nasıl avlayacak? Avladı buzdolabı yok nasıl saklayacak? Saçma sapan, insan aklıyla dalga geçen, tefekkür ettiğimizde bunlar ne kadar saçma şeyler olduğunu bileceğimiz, hiçbir eğitime gerek olmadan kavrayabileceğimiz şeyleri çocuklara hakikat olarak anlatıyorlar. Çocuklarda bunları doğru zannedip öğreniyor. Önce yanlışı öğretmekten vazgeçeceksiniz. Bizim yeni ders kitaplarına ihtiyacımız var. Ama mevcut düzenini çarkından yetişmişlerin yazacağı ders kitabından bir yere varmamız mümkün değil. O zaman gökten zembille mi indireceğiz, kardeşim? Hayır. Bizim eski ders kitaplarımız var, alın onlardan bir adab-ı muaşeret öğretin. Bilgi dediğiniz şeyin vahye uygunluğuna bakarız. Biz Müslümanız. Müslüman memlekette bilginin vahye uygunluğuna bakılır. Vahiy bizim mihenk taşımız. Kur’an ve sünnete uymayan bilgi bizim için hakikat değildir. O bilgiyi de öğretecekseniz, o bilginin şüpheli olduğun hakikatinin tartışmalı olduğunu anlatacaksınız. Bunun hakikatinin ne olduğunu siz bulacaksınız çocuklar diyeceksiniz. O zaman buna ilkokuldan başlatacaksınız. Memleketin öğretmenlerini değiştirerek başlatacaksınız. Öğretmen yetiştiren okulları değiştirerek başlatacaksınız. Tıp veya mühendislik fakültelerini değiştirerek değil. Oraya çok puan alan insanları değil. Kabiliyetli insanları, öğretmenliği seven insanları getireceksiniz. 40 tane ders okuyacağınıza 2 tane ders okuyacaksınız ama adam gibi okuyacaksınız.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Biz de de var

Yerli tohumu yasaklayıp , İsrail’in hibrit tohumuyla milleti zehirleyen yasaları çıkaranlar mesela
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23