• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Genleri bozuk

Yeniakit Publisher
2013-02-19 23:24:00 - 2013-02-19 21:29:16
Genleri bozuk

Darbeci ve cuntacılara verdiği destek sebebiyle adı ‘Darbeci Baro’ya çıkan İstanbul Barosu’nun, Menderes ve arkadaşlarının idam edildiği duruşmalarda, Baro’ya üye olanların avukatlık yapmasına yasak koyduğu ortaya çıktı. Hukukçular, “Bu utanç verici karar

MEHMET ÖZMEN / İSTANBUL
Ergenekon ve Balyoz Darbe Planı davalarına bakan mahkemenin işleyişini aksatan ve mahkemeye gidip savunma makamında bizzat oturup mahkemeyi eleştiren ve davanın devamı için avukat atamayan İstanbul Barosu’nun bu tavrının yeni olmadığı ortaya çıktı. Darbeye teşebbüsten yargılananlar için seferber olan İstanbul Barosu’nun 1960 dönemi darbecilerine de destek olduğu ortaya çıktı. Akit, “Darbeci Baro” olarak anılan İstanbul Barosu’nun, hakkındaki bu nitelemeyi haklı çıkaran bir geçmişe sahip olduğunu gösteren bir belgeye ulaştı. İstanbul Barosu’nun 27 Mayıs darbesini yapan cuntacıların kurduğu mahkeme tarafından asılarak idam edilen Başbakan Adnan Menderes’e avukat tahsis etmemek üzere aldığı yönetim kurulu kararına ulaştık.
DARBELERİ ARAŞTIRMA KOMİSYONU İSTEDİ
Şimdiye kadar sır gibi saklanan belge; Türkiye Büyük Millet Meclisi Muhtıra ve Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun yaptığı araştırmanın detaylarında yer alıyor. Darbe Araştırma Komisyonu Başkanı Nimet Baş, 15.6.2012 tarihinde İstanbul Barosu’na bir yazı yazarak konuyla ilgili yönetim kurulu kararını istedi. 2.7.2012 tarihinde ise İstanbul Barosu bir üst yazı ile 31.5.1960 tarihli yönetim kurulu karar özetini komisyona gönderdi.
“BİZ SAVUNMAYACAĞIZ,
SİZ DE SAVUNMAYIN”
Darbenin yapıldığı tarihten 4 gün sonra alındığı anlaşılan kararda, “Sabık iktidarın zamanı idaresinde hukuka aykırı fiil ve hareketleri ika veya bunlara iştirak sebebiyle haklarında açılacak davalarda maznun ve davalıların müdahilliğinin İstanbul Barosu’na mensup avukatlar tarafından deruhte edilmemesine ve keyfiyetin Türkiye Baroları’na temenni suretiyle teklifine, keyfiyetin umumi heyete arzına” deniliyor. Aynı karardan; İstanbul Barosu’nun diğer barolara da Menderes’e avukat tahsis etmemeleri için teklif ve telkinde bulunulduğu anlaşılıyor.
İKİNCİ CUMHURİYETÇİ DE KESİLMİŞLER
Kocasakal imzalı aynı yazıda yer alan bir başka karar ise, İstanbul Barosu’nun Adalet Partisi iktidarına son veren ve Başbakan Adnan Menderes ile iki bakanı asan cuntacılara ne denli bağlı olduğunu gösteriyor. Kararda, “İkinci Cumhuriyet uğruna şehit düşenlerin aziz ruhlarına taziz ve şanlı ordusuna şükranlarımızı takdim maksadıyla 9.6.1960 günü saat 9.00’da İstanbul Barosu avukatlarının adliye sarayında toplanarak üniversite bahçesinde yapılacak merasime cübbeli olarak iştirak edilmesine ve keyfiyetin alakadar resmi makama arzına ittifakla...” deniliyor.
AVCI: DARBECİLİK GENLERİNDE VAR
İstanbul Barosu’nun yarım asrı aşkın bir süre önce darbecilerden yana takındığı bu tavrı Akit’e değerlendiren emekli Savcı Gültekin Avcı, “İstanbul Barosu’nun genlerinde darbe var. Sadece şimdiki görünüşünün tedavi edilmesi gerekmiyor. İstanbul Barosu; hukukun değil zalimlerin, güçlülerin, seçilmiş elitlerin, lordların hakkını savunuyor. Bu belgede İstanbul Barosu için darbeciliğin alamat-i farikasıdır. Bu zihniyet İstanbul Barosu’nun zihniyetidir. Hangi amaçlar için faaliyet gösterdiğinin belgesidir bu. İstanbul Barosu’nun 60 darbesinden bu yana değişmediğini görüyoruz. İstanbul Barosu darbeci rüzgârını istikrarlı bir şekilde devam ettiriyor. Balyoz ve Ergenekon davaları karşısında İstanbul Barosu’nun ve yönetiminin takındığı tavırlar anlamlı. Darbecilik bunların genlerine işlemiş durumda. Bu sadece başkanla ya da yönetim kuruluyla kaim değil, darbecilik İstanbul Barosu’na kurumsal olarak işlemiş. İstanbul Barosu’nda seçimi kazanarak bunun dönüşümünü sağlayabilmek de mümkün değil. Yani demokrat birisinin baro başkanı olmasıyla darbecilik hastalığının geçmesi mümkün değil. Bunun geçmesi için yıllara ihtiyaç var. Aynı baro bugün darbecilerle kol kola. Yakında benzer bir belge çıkarsa hiç şaşırmayız, çünkü faaliyetler aynı, hatta daha ileri seviyede” dedi.
“HUKUKÇU OLSALARDI MENDERES’İ
DARBECİLERE YEM ETMEZLERDİ”
İstanbul Barosu’nun hukukun üstünlüğünden çok kendilerinin saygı duyduğu rejimin üstünlüğüne inanıp onu hukuk olarak, insan hakları olarak, demokrasi olarak ve hatta cumhuriyet olarak saydığına dikkat çeken Avcı, şunları kaydetti: “Kısaca hukuk; İstanbul Barosu için bir araç, amaç değil. Amaç olsaydı merhum Menderesi o darbeci hainlere yem etmezlerdi. Bugün nasıl Balyoz mahkemesine girip hukuksuz bir şekilde slogan atıp bildiri okuyorlarsa; tamamen hiçbir hukukî kurala, hiçbir millet iradesine dayanmayan, mahkeme olarak bile kabul edilmeyen bir devrim konseyine gidip herhalde hukukun üstünlüğünü orada savunma görevini üstlenirlerdi. Ama böyle bir şey söz konusu değil ki, o zamandan bu yana aynı refleksler devam ediyor.”
PETEK: BU KARAR UTANÇ VERİCİ
Emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek ise; savunmanın kurumsal temsilcisi olan İstanbul Barosu yönetiminin 31.5.1960 tarihinde aldığı kararın, savunma için avukat görevlendirmemekten öte bir tespit olduğunu kaydetti. Petek, kararda geçen “savunmanın İstanbul Barosu’na bağlı avukatlar tarafından deruhte edilmemesi” şeklindeki ifadenin hukuk ve adalet adına utanç verici olduğunu kaydetti.  

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23