Gazze’de soykırım yapan Siyonist katiller er ya da geç hesap verecek! Yargılanacaksınız
BM’nin terör devleti İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında her türlü savaş suçu işlediğini hatırlatan hukukçular, Akit’e yaptıkları değerlendirmede, Siyonist çetenin tıpkı Miloseviç ve Hitler’in SS subayları gibi yargılanacaklarını vurguladılar.
Siyonist terör devleti İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze’ye yönelik hedef gözetmeksizin sürdürdüğü insanlık dışı bombardımanlarda ölenlerin sayısı her geçen gün artarken, savaş suçunun her türlüsünü defalarca uygulayan İsrail yönetimi için de yargı yolu sonuna kadar açıldı. Birleşmiş Milletler defalarca İsrail’in saldırılarının savaş suçu olduğunu açıkça duyurdu. Akit’e konuşan hukukçular, Netanyahu ve soykırımcı çetesinin Miloseviç ve Hitler’in SS subayları gibi er ya da geç yargılanacaklarına dikkat çekerek, siyonist yöneticilerin, bu kirli savaşın sonunda ellerinde kelepçeyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanacağını vurguladılar.
BM VE MAVİ MARMARA EMSAL
İsrail’in savaş suçundan yargılanmasının kaçınılmaz olduğuna dikkati çeken Avukat Cüneyt Toraman, şu değerlendirmelerde bulundu: “Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) sözleşmeye taraf olan ülkeler hakkında soruşturma açabiliyor ve yargılama yapabiliyor. Savaş suçu işleyen ülkeler bu sözleşmeyi imzalamaya yanaşmıyor. Örneğin İsrail’e tam destek veren ABD bu sözleşmeyi imzalamış daha sonra geri çekmişti. İsrail de bu sözleşmeyi imzalamayan az sayıda ülkelerden biri. Böyle olsa dahi savaş suçu islenen topraklar BM üyesi Filistin için İsrail aleyhine başvurabilir. İsrail’in insanlık aleyhine işlediği suçlar için sadece UCM değil, birçok devlet yargılama yetkisine sahip bulunuyor. Belçika yıllar önce, İsrail yetkililerini insanlık aleyhine işlenen suçlar nedeniyle yargılamıştı. Türkiye de bu devletler arasında yer alıyor. Bilindiği üzere Mavi Marmara katliamı açık denizde işlendiği halde Türkiye, İsrail kuvvet komutanları aleyhine soruşturma başlatmış ve kamu davası açmıştı. İsrail tazminat ödediği için mahkeme davanın düşürülmesine karar vermişti. Katılan vekillerinin başvurusu üzerine dava dosyası halen Yargıtay’da bulunuyor. Gazze katliamı da insanlık aleyhine işlenen suçlar kategorisinde olduğundan, Türkiye’nin bu olayda ‘yargı yetkisi’ bulunuyor. Filistinli mağdur ve yakınlarının başvurusu üzerine savcılıklarımız soruşturma açabilir, insanlık aleyhine işlenen suçların faillerinin belli olması halinde kamu davası açabilir.”
SONU MİLOSEVİÇ GİBİ OLACAK
Avukat Tamer Mahmutoğlu da, şunları söyledi: “İsrail, UCM Sözleşmesi’nde yer alan bütün suçları işlemiştir. Hatta oradaki tanımlar dışında akla hayale gelmeyecek pek çok insanlık ve savaş suçu işlemeye devam etmektedir. Yaklaşık 20 yıldır faaliyetlerini sürdüren mahkemenin yargı yetkisi ve yönetimsel yapısı geçmişte kurulan Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi mahkemelerin uygulamalarından edinilen tecrübelere binaen düzenlenmiştir. Geçtiğimiz birkaç gün önce BM, İsrail’in sivilleri toplu olarak cezalandırarak savaş suçu işlediğini duyurdu. Bunun yanında Türkiye başta olmak üzere gerek batı dünyasından, gerekse diğer kıtalardan pek çok ülke İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının katliam boyutuna ulaştığı ve savaş suçu işlendiğini belirterek saldırılara son verilmesi çağrısında bulunmaktadır. Dolayısıyla bu suçları işleyen başta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savaş Kabinesi üyeleri olmak üzere, bu suçları işleyen kuvvet komutanları, subaylar ve sorumluluğu bulunan herkes UCM’De yargılanacaktır. İsrail’in bundan kaçması artık mümkün değildir çünkü uluslar arası kamuoyu artık yaşanan mezalimin soykırım olduğunda görüş birliğine oldukça yakındır. UCM Sözleşmesi’ni imzalamamış olmak İsrail’i bu akıbetten kurtaramayacaktır. Çünkü mağdur taraf olan Filistin’in topraklarında gerçekleştirilen soykırım ve savaş suçları dolayısıyla başvuru hakkı bulunmaktadır. Bunun yanında diğer ülkelerin bağımsız yargıları da İsrail yöneticilerini yargılama hakkına sahiptir. İsrail Gazze’de gerçekleştirdiği katliamlardan ve savaş suçlarından dolayı muhakkak yargılanacaktır. Bundan kaçışı yoktur.”
Kaynak: Herkes yaptığı vahşetin hesabını verecek
AK Parti Ordu Milletvekili Tarihçi, Stratejist İbrahim Ufuk Kaynak, İsrail’in Gazze’de giriştiği soykırımın arkasında ABD-İngiltere’nin temsil ettiği Anglosakson aklın bulunduğunu belirterek, “500 yıldır dünyayı talan eden Anglosaksonlar, artık dünya hakimiyetini kurmaları gerektiğini düşünüyorlar. Bunun için Ortadoğu’da İsrail’i kullanıyorlar. Bugünkü olay sadece İsrail’in yaptığı bir delilik değil. İsrail halkı buna üst akıl tarafından hazırlanmıştı zaten” dedi.
ABD ZİHNİYETİ DE YIKILACAK
“ABD, bu yüzyılın ilk çeyreğinin dolduğu 2025’e kadar bu işi bitirmek istiyor. Her yüzyılın ilk çeyreği dünyanın şekillenme dönemidir” diyen Kaynak şöyle devam etti: “Bunlar bu şekillenme dönemini bitirmek istiyorlar. Eğer 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı bu yöndeki planları Türkiye’nin ele geçirilmesi sayesinde daha da kolaylaşacaktı. Çünkü doğuda başka bir devlet kurulacaktı. Yine İsrail gibi ABD’nin güdümünde olacaktı. Şu andaki vahşet görüntüsü inanılmaz kötü bir görüntü. Hepimizi kahrediyor. Ama bu ABD ve dünya hakimiyeti zihniyetinin yıkılışının da kapısını açacak. En kısa zamanda bunu göreceğiz. Onlar şu anda ‘bizim dayanılmaz gücümüze nasıl olsa kimse karşı koyamaz’ derken, çok şaşırtıcı gelişmeler olacaktır kısa zamanda. Bunu bütün dünya görecek.”
BÜTÜN KÖTÜLÜKLERİN KAYNAĞI
“Bu Anglosakson yapı ABD, İngiltere ve AB’yi yönetir. Bu ayrı bir akıldır” diyen İbrahim Ufuk Kaynak, Osmanlı’yı yıkıp İsrail’i kuran ve tüm dünyayı sömüren aklı şöyle anlattı: “1917’de Balfour Deklarasyonu’nu Sir Walter Rotschilds İngiltere Hükümeti’ne yayınlatmıştır. Bu deklarasyonun gereği olarak İsrail’in kurulması için Osmanlı’nın yıkılması kararlaştırıldı. İkinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale’de Yahudi Katır Birliği İngiltere saflarında Osmanlı’ya karşı savaştı. 1948 yılında da İsrail devleti kuruldu. İsrail’in kurulması hiçbir şekilde Yahudilik dinindeki on emre uygun değildir. Bugünkü yapılanlar da on emirle uzaktan yakından bağlantılı değil. 1956 yılından itibaren bu işin yönetimi İngiltere’den ABD’ye geçti. Siyonizm bir Yahudi hareketi değil, Anglosakson hareketidir. Yahudiler devlet istemiyordu. Çok büyük bir çoğunluğu Filistin’e gitmek istemiyordu. Bunun üzerine 2. Dünya Savaşı’nda Yahudileri katletmesini sağladılar. Yahudiler Filistin’e gitmeye başladılar. Filistinliler toprak satmadı. Ama bugünkü İsrail’in binde biri bile satılan topraklarla kurulmadı. İşgal edilen, evleri yıkılıp kovulan Filistinlilerin yerlerine kuruldu. İsrail’in kurulmasında dini boyut yoktur. Siyonizmi kuran, Yahudilerin içine girmiş Anglosaksonlardır. Siyonizme sarılanların çoğu da Doğu Avrupa ve Hazar kökenli Eşkenaz Yahudileridir. Anglosaksonlar Hinduizm içine de girip hiç olmadığı halde aşırılık sokmuşlardır. Bu yüzden son dönemlerde Müslümanlara saldırıp cami yakmaya başladılar.
ÇİN’E DE SİRAYET ETTİLER
“Aynı şekilde Çin’e de sirayet ederek Doğu Türkistan’da zulüm yapmalarını sağladılar. Gazze’deki vahşete ilk günden itibaren sınırsız destek veren iki ülke ABD ve İngiltere’dir. Yani Anglosakson akıl. 1815 yılında yapılan Waterlo Savaşı’nın ardından savaşı İngiltere’nin Fransa karşısında kazanmasıyla Avrupa imparatorluklarının bütün ekonomik güçlerinin Rothschild’lerin eline geçmesiyle sonuçlanmıştır. Bütün finans sistemini ele geçiren, doları basan FED’in kuruluşunu gerçekleştiren, dünya finans sistemini kuran ve dünyayı bugünkü biçimine getiren aile.”
