• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Erdoğan: Bizim bin yıllık kardeşliğimizi kimse bozamaz

Yeniakit Publisher
2013-11-12 16:56:56 - 2013-11-13 09:11:51
Erdoğan: Bizim bin yıllık kardeşliğimizi kimse bozamaz

AK Parti TBMM Grup Toplantısında konuşan Başbakan R. Tayyip Erdoğan: "Arkamızda millet olduğu müddetçe korkmayacağız, çekinmeyeceğiz. Eğer korkarsak, çekinirsek milletin emanetine ihanet etmiş oluruz"

- "Yakın tarihte yaşanmış Dersim, Çorum, Kahramanmaraş, Sivas, Gazi Mahallesi gibi acı hadiseler, bizim bin yıllık kardeşliğimizi bozamaz"

-"Bugün de Irak, Suriye, Yemen, Lübnan'da kendisine hangi sıfat takarsa taksın, mazlumu katledenin sıfatı Yezid'tir. Mazlumun sıfatı da Hüseyin'dir."

-" Biz sadece ve sadece milletin ne dediğine bakar, milletin çizdiği istikamette yolumuzda ilerleriz"

-" Omurgalı olacaksın, omurgalı. Omurgasızdan bir şey olmaz. Rüzgar önündeki yaprak gibi sallanandan bir şey olmaz"

- "Attığımız her adımda, ağzımızdan çıkan her cümleyle birlikte bir koronun 'yaşam tarzımıza müdahale ediliyor' diyerek bir karalama kampanyasını başlattığını görüyoruz. Senin 200 yıldır sahip olduğun haklara şimdi bu milletin tamamı kavuşuyorsa, bu senin yaşam tarzına müdahale değildir, bu eşitliktir, özgürlüktür, demokratikleşmedir, normalleşmedir"

- "Her meseleyi, mümkün olduğunca kendi aramızda konuştuk. Kardeşlik hukuku çerçevesinde kendi aramızda çözdük. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, bundan sonra da aramızdaki meseleleri kendi aramızda konuşacak, kendi aramızda çözüm yoluna koyacağız, koyarız"

 

TBMM - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,  "Yakın tarihte yaşanmış Dersim, Çorum, Kahramanmaraş, Sivas, Gazi Mahallesi gibi acı hadiseler, bizim bin yıllık kardeşliğimizi bozamaz. İktidar hırsı içindeki, yani Yezid'in izindeki bir takım nifak odakları, bizim aramızı açamaz. Bazı ülkelerin, bazı partilerin, bazı milletvekillerinin, özellikle de bir  takım kanlı terör örgütlerinin kışkırtmaları bizim kadim kardeşliğimiz sarsamaz" dedi. 

Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, tayfun felaketi nedeniyle zor günler geçiren Filipinler halkına başsağlığı ve geçmiş olsun diledi.

Atalay ile birlikte AFAD Başkanı  ve ekibinin de Filipinler'e ulaştığını, yardım çalışmalarını başlattığını anlatan Erdoğan,  "Avusturalya'da bulunan bir Türk Kızılayı ekibi de Filipinlere ulaştı. Onlar da çalışmalara başladılar. Filipinler ve bölgedeki Türkiyeli sivil yardım kuruluşları, Filipinler halkına, her konuda yardım elini uzatıyor. Türkiye, her aşamada Filipinler'in yanında olacaktır" dedi. 

Başbakan Erdoğan, 1999'da Düzce'de meydana gelen depremin 14. yılı olduğunu anımsatarak, depremde 782 vatandaşın hayatını kaybettiğini, 2 bin 700 vatandaşın yaralandığını söyledi. Erdoğan, Düzce depreminde hayatını kaybedenlere de rahmet dileyerek, Allah'tan, böyle afetlerden bütün milleti korumasını diledi.

Türkiye'nin yetişirdiği çok değerli gazeteci Savaş Ay'ın vefat ettiğine işaret eden Erdoğan, Ay'a Allah'tan rahmet, yakınlarına, medya camiasına sabır ve başsağlığı dileğinde bulundu.

 

-"Acı bir hatırası var"

 

Erdoğan, yarın, hem Türkiye hem tüm İslam coğrafyası olarak Muharrem ayının 10. gününü idrak edeceklerine işaret etti.

Aşure adını verdikleri bugünün, insanlık tarihindeki bir çok önemli hadisenin yıldönümü olduğunu anımsatan Erdoğan, Hz. Adem'in tövbesinin kabul olmasından, Hz. İsa'nın doğumuna, Hz.Yusuf'un kuyudan çıkmasından, Hz. Musa'nın denizi yarmasına kadar, bir çok hadisenin on Muharrem'de gerçekleştiğinin rivayet edildiğini söyledi.

Erdoğan, on Muharrem'in sadece İslam'da değil Hıristiyanlık ve Musevilik'te de önemli bir gün olarak kabul edildiğine dikkati çekti.

Kendileri için on Muharrem'in bir başka önemi, acı bir hatırası da bulunduğunu belirten Erdoğan, Hz. Peygamber'in mübarek torunu Hz. Hüseyin'in, bir on Muharrem gününde, Kerbala'da ailesiyle birlikte şehit edildiğini anlattı. Erdoğan, "Bu vesileyle Hz. Hüseyin Efendimizi ve Ehlibeyti, bir kez daha hürmetle yad ediyor, Allah'ın selamı, rahmeti onların üzerinde olsun" dedi.

 

-"İnsanlık ile de alakası yok"

 

Erdoğan, bugün dünyanın herhangi bir yerinde, kendisini Müslüman olarak tanımlayan bir şahıs ya da bir grubun, üzerine bombaları sarıp, bir camide, ibadethanede,  kutsal mekanda bu bombaları patlattığını ifade etti.  Erdoğan, "Böyle bir vahşetin, böyle bir gaddarlığın bırakınız Sünniliği, bırakınız Şiiliği, insanlıkla da alakası yoktur. İslam ile de asla ve asla uzaktan yakından alakası yoktur, olamaz. Çocuklar, kadınlar, ibadet eden masum insanlar ölüyor. Kerbala'dan ders çıkarılması gerekirken, hemen her gün yeni Kerbelalar yaşanıyor, hemen her gün çağın Yezidler'i, çağın Hüseyinler'ini katlediyor. Biz millet olarak, hiçbir zaman Yezid'in ve Yezidler'in tarafında durmadık, her zaman Hüseyinler'in tarafında durduk" diye konuştu.

 

-"Hacı Bektaş Veli ismi silindiğinde"

 

Kerbela faciasının, Yezid'in iktidar hırsının bir eseri olduğuna işaret eden Erdoğan, coğrafyalarında Kerbela üzerinden ayrışanların, birbiri ile kanlı mücadelesinin de tamamen birilerinin iktidar hırsının eseri olduğunu söyledi. Suriye, Irak'taki durumun da bu olduğunu vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"1374 yıl önce Yezid'in iktidar hırsı, nasıl ki Hz. Hüseyin efendimiz ve Ehlibeyt'in kanını, Kerbala'nın ateş gibi sıcak toprağına döktüyse, şu anda birilerinin iktidar hırsı, masumların kanını maalesef acımasızca toprağa döküyor. Hz. Hüseyin efendimiz, haşa Şii ya da Sünni değil, Hz. Peygamber'in torunu, Hz. Ali'nin oğlu, yani bir kutup yıldızıydı. Bütün varlığıyla sadece Müslüman'dı. O zaman ne Şii ne Sünni vardı. Bugün de Irak, Suriye, Yemen, Lübnan'da kendisine hangi sıfat takarsa taksın, mazlumu katledenin sıfatı Yezid'tir. Mazlum'un sıfatı da Hüseyin'dir. Biz bu geniş coğrafyada kan üzerine kurulu iktidarlara, öldürerek ayakta kalmaya çalışan iktidarlara hep aynı nazarla bakıyoruz. Güç savaşlarında şehit olan kardeşlerimiz için tıpkı Kerbela şehitlerimiz gibi acı duyuyor, gözyaşı döküyoruz. 

Biz 1071'den bugüne kadar, hatta çok daha öncesinden bu toprakları birlikte imal ettik. Bu topraklar üzerindeki medeniyeti hep birlikte inşa ettik. Bu tarih içinde Alevi ya da Sünni acıları, hüzünleri, kederleri birlikte yaşadık, sevinçleri, coşkuyu, heyecanı birlikte paylaştık. Yakın tarihte yaşanmış Dersim, Çorum, Kahramanmaraş, Sivas, Gazi Mahallesi gibi acı hadiseler, bizim bin yıllık kardeşliğimizi bozamaz. İktidar hırsı içindeki, yani Yezid'in izindeki bir takım nifak odakları, bizim aramızı açamaz. Bazı ülkelerin, bazı partilerin, bazı milletvekillerinin, özellikle de bir  takım kanlı terör örgütlerinin kışkırtmaları bizim kadim kardeşliğimiz sarsamaz. Biz aracılarla konuşmayacağız, biz ruh ve ruh, yüz yüze, gönül diliyle konuşacağız, var olan her meseleyi Allah'ın izniyle hep birlikte aşacağız. Aramıza birileri girdiği sürece, gönül dili zedelendiği sürece, biz sorunlarımızı konuşamayız, aşamayız. Aracılara gerek duymayacağız. Aşık Veysel'in o muhteşem dizilerini burada bir kez daha tekrarlamakta yarar görüyorum: Yezid nedir, ne kızılbaş/ Değil miyiz hep bir kardaş/ Bizi yakar bizim ataş/ Söndürmektir tek çaresi.  Ateş bizim ateşimizdir, bunu söndürecek olan da sadece biziz. Birilerinin gelip bu ateşi körüklemesine izin vermeyeceğiz, birilerinin gelip bu ateşi söndürmesini beklemeyeceğiz. Bu ateşi, Hacı Bektaş Veli'nin o büyük öğütüyle, bir olarak, iri olarak, diri olarak ilave ediyorum, hep birlikte Türkiye olarak, biz söndüreceğiz."

 

Erdoğan, 1994'te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı kazandığında birilerinin şaşırdığını ve büyük hayal kırıklığına uğradığını ifade ederek, "Ekonomiden, siyasetten, dışpolitikadan, sosyal politikalardan, ülkeye vizyon çizecek projelerden uzak durmamızı istediler" dedi. 

Aynı sorunu iktidar olduktan sonra da yaşadıklarını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şimdi de aynı şeyleri söylüyorlar. 'Hükümet yol yapsın, okul yapsın, konut yapsın, köprü yapsın, hızlı tren hatları inşa etsin, tüneller açsın, Marmaray gibi projeler yapsın, hastaneler açsın, enflasyonla, işsizlikle, faizlerle mücadele etsin. Ama hükümet, çetelere dokunmasın, saadet zincirine dönüşen ekonomik sisteme neşter atmasın, faiz lobisiyle uğraşmasın, tıkanan demokrasi kanallarını açmasın' dediler. 'Anayasa'ya dokunamazsınız, yargıyı milletin yargısı yapamazsınız, Cumhurbaşkanı seçemezsiniz' dediler." 

 

-"MHP'nin kapısı hep kapalı"-

 

Erdoğan, konuşmasında Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun çalışmalarına da değindi. TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na muhalefet partileriyle üçer üye vermeyi kabul ettiklerini anlatan Erdoğan, "Onlar 9 kişiyle temsil ediliyor, biz üç kişiyle temsil ediliyoruz. İnanın böyle bir taksim kurtlara kalsa onlar bile böyle bir taksim yapmaz" diye konuştu. 

Sonuç alınması için bunu da kabul ettiklerini ifade eden Erdoğan,  şu ana kadar 60 maddede mutabakata varıldığını anımsattı. Erdoğan, 48 madde üzerinde uzlaşma sağlandığında, bu maddelerin Anayasa'ya taze kan pompalanması ve mesafe alınması için Meclis'ten geçirilmesini, komisyonun da çalışmalara devam etmesini önerdiğini anlatarak, muhalefetin bunu istemediğini belirtti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir süre sonra, uzlaşılan 60 maddenin yasalaşması çağrısında bulunduğunu, ancak 4 siyasi partinin bunu birlikte gerçekleştirmesine yönelik ifadesi bulunmadığını belirten Erdoğan, TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda zaten 4 siyasi partinin 60 madde üzerinde uzlaştığına dikkati çekti. 

CHP'ye çağrıda bulunan Erdoğan, "Eğer dürüstseniz, samimiyseniz, söyleyeceğiniz tek şay var, '4 siyasi partinin de bunun altında imzası var. Gelirseniz gelirsiniz, gelmiyorsanız, biz iktidarla Meclis'te bunu görüşür, 60 maddeyi geçiririz'.

-"Bizi millet bağlar"

 

Erdoğan, her ay üç-dört kamuoyu araştırması yaptıklarını, milletin ne dediğini görmek için bunları yaptıklarını kaydederek,  şunları söyledi:

"Bakın burada tekrar ifade ediyorum; Hiçkimse parmağını kaldırarak, kibir içinde, bizi azarlayacak, bize hiza ve istikamet çizecek yetkiye sahip değildir. O günler geride kalmıştır. Hem aziz milletim hem de bu salonda bulunan her bir kardeşim, göğsünü gere gere bu gurur, bu kibir abidelerine 'siz kim oluyorsunuz?' deme cesaretini göstermelidir. Biz birilerinin keyfi birilerinin o bitmez tükenmez kibri için inançlarımızdan, değerlerimizden, hedef ve idialerimizden vazgeçecek kadro olmadık ve olmayız. Siyasi parti olarak neye inanıyorsak, ne düşünüyorsak Türkiye için nasıl bir gelecek tasavvur ediyorsak hiç çekinmeden, hiç sıkılmadan, korkmadan, tereddüt etmeden çıkar ve onu söyleriz. 'Aman şu bizi eleştirecek.' Varsın eleştirsin. 'Aman şu bizim aleyhimizde yazacak, varsın yazsın. Aman şunlar tavır alacak, varsın alsın. Bizi millet bağlar değerli kardeşlerim, millet.... Arkamızda millet olduğu müddetçe korkmayacağız, çekinmeyeceğiz. Eğer korkarsak, çekinirsek o milletin emanetine ihanet etmiş oluruz.

Bu kadro içindeki herkesin özgüvceni olacak. Bu kadro içindeki herkes, arkasında milletin gücü olduğunu hissedecek. Böyle bir özgüvenle hareket edecek. Milletin değil, şunların, bunların ne dediğine bakan daha en baştan bu davayı kaybetmiştir. Bu sözlerimi de hiçkimse farklı yere çekmesin. 200 yıldır bu millete istikamet dayatılıyor. Milletin önüne seçenek konulmuyor. Millete görüşü sorulmuyor. Milletin değerleri dikkate alınmıyor. '200 yıldır doğru olan budur' deniliyor ve bu doğru millete baskıyla, şiddetle, ceberrut bir devlet anlayışıyla dayatılıyor. Devlet özellikle de tek parti döneminde millete yaşam tarzı dayatıyor, kılık kıyafetinden sakal bıyığına, yeme içmesinden okumasına, yazmasına kadar sınır çiziyor, çerçeve çiziyor. Biz hiçbir zaman bize yapanları, yapılanları başkasına reva görmek gibi bir yanlışın içinde olmadık."

 

-"Kim iseniz o olacaksınız"

 

Erdoğan, millete tek tip yaşam tarzları dayatılırken kendilerinin 11 yıldır milletin önüne seçenekler koyan bir iktidar olduklarını belirterek, her alanda milletin önüne tercihler koyduklarını kaydetti. Milletin önüne birden fazla tercih sunduklarını anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Okulda çocuğun Kur'an-ı Kerim mi öğrensin istiyorsan, kardeşim orada seçmeli, istersen Kur'an-ı Kerim okumasına  karar verebilirsin. İşte seçenek. Öğrenmesini istemiyorsan da seçmezsin. Okulda çocuğun Hz. Peygamberin hayatını öğrensin istiyorsan tercih senin, Siyer dersini seçersin, istemiyorsan seçmezsin. 4+4+4 seçeneğiyle okullar arasında tercih hakkını getirdik. İstediğin okulu seçersin. İşte bu hafta Finlandiya, İsveç, Polonya'yı gezerken onlar 5+3'ün intihar olduğunu, 'bu 4+4+4'ü nereden buldunuz' diye bize bunu sordular ama bizde bazı ben de eğitimciyim diye geçinenler 5+3'ün çok çok verimli olduğunu ama 4+4+4'ün verimsiz olduğu gibi bir yaklaşımı ortaya koyuyorlar. Niye cesaret edip de 12 yılı zorunlu eğitimi getiremediniz? Bunu biz getirdik. İşte oradaki görüşmelerde de bu adımın ne kadar önemli olduğunu söylüyorlar. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Biz 200 yıldır yapıldığı gibi millete değer dayatmayız, değerleri muhafaza eder, değer dayatılmasına da karşı çıkarız. Aynı zamanda biz birileri hazzetmiyor diye, muhafazakar kimliğimizden, birileri hazzetmiyor diye demokrat kimliğimizden de vazgeçmeyiz. Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol. Gençler bizim ilkemiz budur. Şu detayın altını kalın çizgilerle tekrar çiziyorum; AK Parti olarak, muhafazakar bir parti olarak, her meselede görüşümüz kesinlikle vardır, söyleyecek sözümüz vardır, hedefimiz vardır ama Hükümet olarak, Anayasa ne derse, yasalar ne derse, yani sonunda millet ne derse, biz sadece onu yaparız. 

 

-"Her arkadaşımın düşmanı sevindirmeyeceğine yürekten inanıyorum"

 

Bu kadro içinde zaman zaman bazı farklı yaklaşımların olabileceğine dikkati çeken Erdoğan, "Yanlış anlamalar olabilir, yanlış anlamaların yanında yanlış anlaşılmalar olabilir. Fakat, şunu özellikle bilmenizi istiyorum, o da şudur: Dava arkadaşlığının, kardeşlik hukukunun bir gereği olarak biz meselelerimizi aramızda konuşur ve çözüme kavuştururuz. 14 Ağustos 2001'den bugüne kadar hep böyle yaptık. Her meseleyi, mümkün olduğunca kendi aramızda konuştuk. Kardeşlik hukuku çerçevesinde kendi aramızda çözdük. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, bundan sonra da aramızdaki meseleleri kendi aramızda konuşacak, kendi aramızda çözüm yoluna koyacağız, koyarız. Pusuda bekleyenlere asla fırsat tanımayacağız, ellerini ovuşturanlara asla imkan vermeyeceğiz. Her bir arkadaşımın, teşkilatımızın her kademesindeki kardeşimin böyle bir mesuliyet ile hareket edeceğine, düşmanı sevindirmeyeceğine yürekten inanıyorum" diye konuştu. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23