• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Efkan Ala eleştirilere cevap verdi: Biz buna razı mı olacağız?

Yeniakit Publisher
2015-02-04 18:11:00 - 2015-02-04 18:49:34

İçişleri Bakanı Ala, muhalefet partilerinin "İç Güvenlik Paketi"ni spesifik örneklerle eleştirdiğini belirterek, "Verdikleri örneklerin tamamı gerçek dışı" dedi.

İçişleri Bakanı Efkan Ala, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda, gündeme ilişkin soruları cevapladı.

TBMM Genel Kurulu'nda görüşülecek "İç Güvenlik Paketi"nin vatandaşların yaşamını nasıl etkileyeceğine" ilişkin soru üzerine Ala, paketin bir güvenlik reform paketi olduğuna işaret ederek, reform için ne zaman adım atılsa statüko ve müttefiklerinin alışılagelmiş klişe sözleri ve direnciyle karşılaşıldığını söyledi.

Pakete yönelik eleştiriler dikkate alındığında paketin ne kadar doğru olduğunun görüleceğini ifade eden Ala, halkın reel ihtiyaçlarının karşılanması için paketin hazırlandığını dile getirdi. Ala, "Kafelerde oturup ya da üç beş kişinin üst düzeyde muhalefet anlayışıyla ortaya koydukları teorik problemlere ya da teorik tartışmalara çözüm üretmek için biz bu paketi hazırlamadık. Vatandaşın sahada karşılaştığı problemleri çözmek için hazırladık" diye konuştu.

AB İlerleme Raporlarında her yıl sivil iradenin, halk adına ülkeyi yönetme yetkisini sandıktan alanların devlet mekanizmaları, özellikle güvenlik birimleri üzerindeki etkilerini artıracak düzenlemelerin yapılmamasının eleştirildiğini anımsatan Ala, pakette bu eleştirilerin önüne geçecek düzenlemeler yer aldığını kaydetti. Ala, "Sivil otoritenin jandarma ve sahil güvenlik üzerinde etki ve yetkisinin olması lazım. Çünkü onların gördüğü işlerden sorumlu mekanizma halka karşı siyaset. Siyasetin etkili olmadığı yer hesabı nasıl verecek? Çünkü halk sandıkta siyasete hesap sorabiliyor" dedi.

Paketteki düzenlemeyle pasaport ve ehliyet verme yetkisinin polis idarelerinden nüfus idarelerine geçeceğine dikkati çeken Ala, "Ehliyet ve pasaport, nüfus cüzdanından daha mı önemli? Hepsinin kaynağı nüfus cüzdanı. Onu veren yer neden bunları vermesin" diye sordu. Yeni düzenlemeyle vatandaşın daha sivil bir ortamda ehliyet ve pasaportunu alacağını, görev devriyle kazanılacak, güvenlik eğitimi almış 5 bin polisin de sahada güvenlik hizmetinde istihdam edileceğini ifade etti.

Bir mahalleden başka bir mahalleye taşınan vatandaşın adres değişikliğini bildirmesi zorunluluğunun kalkacağını dile getiren Ala, vatandaş yeni taşındığı yer için herhangi bir abonelik başvurusu yaptığında, başvurulan yer tarafından adres değişikliğinin nüfus idaresine bildirileceğini anlattı.  

Paketteki bir başka düzenlemeyle, ad ve soyad değişikliği için artık dava açmak gerekmeyeceğine, nüfus idarelerine verilecek dilekçeyle değişikliklerin yapılabileceğine dikkati çeken Ala, geçen aylarda yayımlanan genelgeyle hayata geçen "yerinde ifade verme" uygulamasının da paketteki düzenlemeyle yasal zemine kavuşturulacağını söyledi. Bugüne kadar 86 bin kişinin bu düzenlemeden yararlandığını, şikayetçi, mağdur veya ifadesine başvurulacak kişilerin isteklerine bağlı olarak evlerinde, iş yerlerinde ifadelerinin alındığını belirten Ala, "Karakol gel, orada ifade ver" yerine, evinde, iş yerinde hırsızlık olan bir kişiye "Arzu ederseniz biz gelelim, ifadenizi evinizde, iş yerinizde alalım" denileceğinin altını çizdi.

Ala, sözlerine şöyle devam etti:

"Yasal zemine kavuşturduğumuz zaman, lütuf değil hak olur vatandaş için. Bakanın lütfu değil çünkü biz vatandaşlara hizmet ediyoruz, onların hakkıdır, hak haline getirmenin yolu da yasal düzenlemedir. Vatandaş rahat edecek. Bir de köyler var, köylere jandarmamız hizmet veriyor. Onları da seyyar karakol halinde düzenledik. Onu da buraya koyduk. Seyyar karakol biniyor minibüse, içinde bilgisayarı var, gidiyor ve orada soruyor. Orada vatandaşın ifadesine, bilgisine başvuruyor. Yahut vatandaş mağdur değil de bilgisine başvurulacak ama hasta veya engelli. Onun başına gidilip, orada ifade alınıyor."

'VERDİKLERİ ÖRNEKLERİN TAMAMI GERÇEK DIŞI'

Muhalefetin, pakette yer alan "polisin silah kullanım yetkisinde değişiklik, eylemlerde yüzleri kapatanlara 5 yıla kadar hapis cezası, havai fişek, molotof, demir bilye ve sapan kullananlara yönelik cezalar, şahıs ve araç aramaları" gibi bölümlere yönelik eleştirilerinin hatırlatılması üzerine, Bakan Ala şöyle konuştu:

"Bazen genel başkanların bu yasayı topyekun okuma fırsatları olmayabilir. Ben şunu söyleyeyim, muhalefetin sözcülerinin de ya kurnazlıkla ya kasıtla bu yasaya topyekun eleştiriler getirdiklerini görüyoruz. Eleştirilerine spesifik örneklerle destek olmaya çalışıyorlar, verdikleri örneklere bakıyoruz, örneklerin tamamı gerçek dışı. Genel değerlendirme yapıyor, onu desteklemek için örnek veriyor, dayanak ortaya koyuyor, o çürük. Onu çektiğiniz zaman önerme de düşüyor aşağıya. Bu, böyle olmamalı. Biz, 78 milyonun ve yurtdışındaki vatandaşlarımızla beraber milyonlarca vatandaşımızın reel hayatta derdine deva olacak düzenlemeler yapıyoruz. Eleştireceksiniz bile onu doğru dürüst araştırmanız lazım."

'TERS YÜZ ETME ÇABASI VAR'

Tasarının komisyondan iki-üç günde geçtiğine vurgu yapan Ala, muhalefet temsilcilerine "Var mı olumlu eleştirileriniz, yapın, değiştirelim" dediklerini, teklif edilen küçük dokunuşların da değerlendirildiğini anlattı.

Suç işlememiş olanlara garanti sağlayan, onların mal ve can güvenliklerini koruyan düzenlemeler içerdiği için paketin komisyondan kolay geçtiğini ifade eden Ala, sözlerine şöyle devam etti:

"Vatandaş esnaf, dükkanında oturuyor, bir gün dükkanına molotof kokteyli atılacak ve dükkanı yanacak. Biz buna razı mı olacağız? Molotofla gösteri mi yapsınlar? Bilyeleri kurşun gibi, o büyük mancınıklara takıp atsınlar mı? Neye karşılar? Kesici, delici, boğucu aletlerle -şu anda da yasak- toplantı, gösteri mi yapsınlar? Bunların hiçbirisini yapmayan, toplantı ve gösteriye karışan insanlara bir şey demiyoruz.

'YÜZDE 80 DESTEK VAR'

Anamuhalefet Partisinin Genel Başkanı, 'Söz veriyorum o gençlerin en önünde ben olacağım' demiş. Molotof taşımayacaksa, kuralların belirlediği güzergahta yürüyecekse, elinde sapan, demir bilye olmayacaksa, yüzünü suç işlemek üzere kapatıp elinde de kanun dışı birtakım enstrümanlar olmayacaksa ve kalabalıkların arkasından polisimize, milletimize karşı yaralayıcı, bereleyici şeyler atmayacaksan, yürü. Biz de senin güvenliğini sağlayalım. Burada bir ters yüz etme çabası var ama edilemez. Çünkü vatandaşımız bunu görüyor, araştırmalar yapıyoruz yüzde 80 destek ver. Bu pakete yüzde 80 destek var."

'GÖSTERİYE KATILMAYAN ESNAFIN HAKKINDAN BAHSETMELİLER'

Gösterilerden, yüzü kapalı ve kanun dışı materyal kullananlara ilişkin fotoğraflar gösteren Ala, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Vatandaşımızın can ve mal güvenliğini, hiç buralara karışmamış, toplantı ve gösteriyle alakası olmayan, evinde oturan, sokağında, mahallesinde gezinen, dükkanında oturan, satan ya da alan milyonlarca insanı bu tür saçma sapan şeylere karşı korumak zorundayız. Kimsenin onları rahatsız etme, onların hayatını tehlikeye düşürme, geleceğini karartma hak ve yetkisi olamaz. Bu, düpedüz saldırıdır. Saldırıya karşı da devlet onları korumak zorundadır.

Birilerinin gösteri hakkından bahsedenler, molotof, bu tür rezaletler olunca o gösteriye hiç katılmamış esnafın da yaşam hakkından bahsetmeliler. Onu korumaktan hiç bahseden var mı? Esnafın ticaret hakkı, vatandaşın evinde oturma ve huzur içinde yaşama hakkı, gençlerin okuluna gitme hakkı, insanların sokaklarda dolaşma hakkı ve özgürlüğünden bahseden var mı muhalefet? Nerede bunlar? Böyle yaparsanız insanlar nasıl sokağa çıkacak? Biz bunları kaç kez gördük, Gezi olaylarında, 6-7 Ekim olaylarında gördük. Binlerce, yüzbinlerce, onbinlerce yer yakıldı, yıkıldı. Hala 'Ben bunların önünde yürüyeceğim'. Hayırlı, uğurlu olsun. Onun da hem millet hem de herkes ne anlama geldiğini bilir. Bir düzenden yana olur, muhalefetin milletin lehine alternatif politikaları olur. Yoksa milletin bütün mal varlığını, can ve mal güvenliğini tehlikeye düşüren bir avuç hukuk dışı, kanun dışı saldırı içerisinde olanların hem savunucusu hem de önünde gideceğim cümlesi kullanılamaz. Savunucusu da olunamaz."

'YALAN YANLIŞ KARA PROPAGANDALARLA İLETİŞİM KURULAMAZ'

Ala, İstanbul'da gösteri ve toplantı için Avrupa ve Anadolu yakasında iki büyük alanda, Yenikapı ve Maltepe'de milyonlarca insanı alabilecek, girişi çıkışı, her türlü ulaşımı rahat yerler belirlediklerini söyledi.

Toplantı ve gösterilerin buralarda yapılabileceğini ifade eden Ala, "Zaten bazıları yapıyor bize de o kadar ağır eleştirilerde bulunuyorlar ki bir şey diyen var mı? 'Sadece bizi eleştirsinler' diye, 'kimse onlara dokunmasın' diye etrafında güvenlik alıyoruz, o da isterlerse" diye konuştu.

Demokrasinin sağlıklı bir mantıkla inşa edilmesi gerektiğini dile getiren Ala, şöyle devam etti:

"Böyle kurnazlıklarla, yalan yanlış kara propagandalarla, ellerine tutuşturulan dezenformasyonla iletişim kurulamaz, anlatılamaz durum. Birilerinin işine gelmiyor, olabilir. Biz herkesin işine gelsin diye bir iş yapmıyoruz, vatandaşın genelinin işine gelsin diye yapıyoruz, onlar da memnun. Eline tutuşturdukları bilgiyi söylüyorlar. Efendim, 'Sapana 2 yılmış, tabancaya 1 yıl.' Bu tamamen yalan. Bunlar gerçek dışı. Bu poşu da silah da zaten şu andaki kanunda da var. Peki biz düzenleme yapmıyor muyuz, yapıyoruz, onun da arkasındayız. 'Kardeşim, molotof ile silah aynı şeydir' diyoruz. Şimdi kanunda bu kadar açıklıkla düzenlenmemiş. Yani Yargıtay karar vermiş, demiş ki 'Molotof silahtır.' Ama olay olup bittikten sonra silah diye sayıyor."

Olay olmadan önce, polis ve jandarmanın elinde molotofkokteyli olan kişiye müdahale edemediğini anlatan Ala, "Oysa biz bir silah insanın elindeyken polis nasıl müdahale edebiliyorsa, molotof da almış eline, götürmüş, atmak üzere, o zaman aynı şekilde müdahale etsin istiyoruz. Bunu düzenlememiz doğrudur, karşı çıkıyorlarsa buna çıksınlar, biz bunun savunucusuyuz" değerlendirmesinde bulundu.

Evdeki ekmek bıçağının cezasının olmadığını ancak kalabalığın içinde birilerine saldırıldığında silah haline dönüştüğünü ve bu olayın müdahale gerektirdiğini dile getiren Ala, aynı şekilde sapan bulundurmanın suç olmadığını ancak onun silah gibi kullanılmasının suç teşkil ettiğinin altını çizdi.

İçişleri Bakanı Ala, şöyle devam etti:

"Peki, bir ruhsatsız silahı elinde bulundurmak suç mu, suç. Bir yıldan başlıyor mu, başlıyor. Peki ama 'Hiçbir şey yapma' denmiş. Silahın kendisini ruhsatsız bulundurmak suç. Bu ateşli silahlar kanununda. Bunu buradan alıyor, ondan sonra toplantıya bıçakla, yahut da şunlarla, şu sapanlarla, molotof katılmış olanlarla eşitliyor, diyor ki 'Bakın, birine bir yıl, öbürüne iki yıl.' Peki kardeşim, ruhsatsız bir silahla bu toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmanın cezası nedir? İki cezası var, hem onu bulundurmaktan dolayı bir, ayrıca da 2,5 yıl, buradan dolayı, toplam 3,5-4 yıla varır. Yani iki katı ceza var ona, çünkü silah iki cezayı birden alır. Bu kurnazlık yapıyor, peki o kanuna göre, o ateşli silahlar kanununa göre sapan zaten suç değil. Evinde adamın sapan varsa, isterse mancınık olsun, bahçeye kurmuşsa sorun yok, hiç cezası yok. Ama silahın var. Ama ikisini de alır getirirse toplantıya ve kullanırsa silah gibi, o zaman silaha iki ceza var, hem bulundurmaktan hem de bunu kullanmaktan, oysa buna bir ceza var, silah gibi kullanmaktan. Bu kadar bir mantığı kurmuyor, kurnazlıkla o yalanı kara propagandaya dönüştürüyorlar ve zannediyorlar ki millet de buna inanacak."

Toplantının bir şey söylemek için yapıldığını, yüzün kapatılmasının ise ifade özgürlüğü değil saldırı hazırlığı olduğunu vurgulayan Ala, düzenlemelerinin bunları kapsadığını ifade etti.

Ala, vatandaşın can ve mal güvenliğini koruyacaklarını, onlara haksızlık yapılmasını önleyecek mekanizmalar kuracaklarını bildirdi.

'BATI STANDARTLARINDA DÜZENLEME GETİRİYORUZ'

Şahıs ve araç aramalarına da değinen Ala, polisin şu anda da vatandaşı arayabildiğini, yakalama yetkisinin bulunduğunu söyledi.

Daha önce burada bir alanın düzenlenmediğini ya da yanlış düzenlendiğini belirten Ala, şu ifadeleri kullandı:

"O da şu; vatandaş yakalandığı zaman, diyelim hırsızı yakaladınız, onu gözaltına alıp karakola götüremiyorsunuz polis olarak. Savcılıktan gözaltı kararı alacaksınız ya da şunları yakaladınız, arabaya attınız, bunu hemen karakola bir yere götürmeniz lazım, bunları orada polisin yetkisi yok alıp götürmeye. O anda arayacak, o kadar hengamenin içerisinde, kargaşanın içerisinde arayacak ve yargıdan karar alacak. Bu mümkün mü, bunun realitede karşılığı var mı, yok. Onu alacak ve götürecek, orada işlemlerini yapacak. Nitekim bunun olumsuzluklarını yaşadık. Yani bu tür insanlar alınmış ve daha götürülmeden yarı yolda 'bırak' deniliyor. Bırakıyorlar, adam bir daha olayların içerisinde. Biz Avrupa standartları diyoruz, gelişmiş ülkeler standartları diyoruz. Yaparken o alan boş bırakılmış."

Düzenlemeleri yaparken Batı ülkelerinde polisin gözaltına alma yetkisine ilişkin incelemede de bulunduklarını kaydeden Ala, "En azını biz aldık, 24 saate kadar gözaltına alma. Çoğunda 48 saate kadar gözaltına alma yetkisi var. Şunu yaşamış bir ülke olarak da dikkatle aldık. Eskiden biliyorsunuz, 'Çekerim karakola' diye bir laf vardı, biz bunun geri dönmesini istemiyoruz. O bakımdan şöyle bir düzenleme yaptık; her polisin, sokaktaki her güvenlik biriminin, jandarmanın böyle bir yetkisi yok. Onların kolaylıkla ulaşacağı ve bizim tayin edeceğimiz amirlerinin, belli sayıdaki amirlerin 'Gözaltına al' deme yetkisi olacak. Onlar hemen telsizle haber verecekler, 'Şöyle bir şeyle karşılaştık, yakaladık, bunu gözaltına alıp getirelim mi?' O da 'Getir' diyecek" bilgisini verdi.

Bakan Ala, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Yetmez, belli suçları saydık, dedik ki milletin canına okuyan, milleti huzursuz eden suçları, hırsızlık, yankesicilik, saldırı, uyuşturucu, bu şekilde yapılan gösteriler, molotof atma, bütün bunları saydık. Sayılacak ki yanlış şeyler yapılmasın. Yani vatandaş suç işlemediği halde suç işlemiş gibi muameleye tabi tutulmasın. Saydık bunları ve bunlar suçüstü halinde olursa 'Yetkili amirin talimatıyla o gözaltına alınabilir' dedik. Bu İngiltere'de var mesela, Batıda da 'gözaltı memurları' deniliyor, onların sayısı belli.

Hırsızlıkta şöyle sorunlarla karşılaştık; duvara yazı yazmış adam. Nasıl olsa ne yakalama imkanı oluyor ne gözaltına alma var, gittiği zaman yargıdan hemen bırakılıyor. O düzenleme de yapıldı şimdi. '999 tane eve girdim, bininciye de gireceğim' diye duvara yazı yazmış İstanbul'da, Esenler'de. Buna razı mı olacağız?"

Bu kapsamda geçen dönemde yaptıkları düzenlemeyle hırsızlıkla ilgili cezaları artırdıklarına işaret eden Ala, "İki, şimdi yapıyoruz, yakaladığı zaman gözaltına alıp karakola götürme yetkisi getiriyoruz. Hırsız, vatandaşın gözüne baka baka 'Ben şu kadar eve girdim, yine de gireceğim' diyemeyecek. Buna karşı çıkıyorlarsa, evet biz bunu yapıyoruz ve arkasındayız" diye konuştu.

"Vatandaş, böyle bir hırsızlık yapmamış da güvenlik görevlilerinden birisi hırsız gibi muamele yapmışsa, kendi içerisinde şikayette bulundu amirine veya idareye bulundu, yönetime bulundu. Onlar da bunu örtbas ettiler diyelim. Olabilir mi, olabilir" diyen Ala, buna ilişkin de sivil gözetim ve denetim mekanizması kuracaklarını vurguladı.

Bu mekanizmada polis, jandarma temsilcisi bulunmayacağını ve tamamen sivil olacağını dile getiren Ala, "Oraya şikayette bulunacak ve orası yeniden inceleyecek. Bakacak, vatandaşın talebi, şikayeti doğru mu değil mi. Yani biz gerçekten batı standartlarında, gelişmiş ülkeler standartlarında bir düzenleme getiriyoruz" dedi.

'BİR ŞEY ÇIKMADI, TUTANAK TUTACAK VE VATANDAŞA VERECEK'

Araç aramalarına ilişkin olarak da Ala, şunları söyledi:

"Şu anda yargıdan karar alarak yahut yönetimden, mülki amirden karar alarak yolu kesip aramak mümkün, aramalar yapılabiliyor. Onunla ilgili bir düzenleme getirmiyoruz. Ama spesifik olarak bir araçla ilgili bir ihbar geldi; 'Şurada uyuşturucu taşınıyor, şu araçla' deniliyor. O aracın plakası belli, ihbar gelmiş, rengi belli, ne yaptığı belli, ne taşıdığına ilişkin ihbar var veya istihbari bilgi var, o anda olmuş, önceden olsa mahkemeden karar alırsın, duruyor olsa alırsın ama seyir halinde, anons ediyorsunuz, polis onu durdurup bagajına bakamıyor. Mesela Trabzon'da oldu, zar zor, başka yerde gidilerek durdurulamadı, 'Yok, bakmayın' dendi. Çünkü yargı delil ister, orada yanlışlık yok. Bu tür şeyler yargının o anda müdahale edeceği şeyler değil. Düzenlemeler yanlış. Suç daha yakalanmadan önce yargı ne yapsın ona?"

"Deniyor ki mesela 'Şurada toplantı, gösteri var, şu aracın arkasında sopalar, bilyeler, tabancalar, bilmem neyle oraya doğru gidiyor.' Onu durdurup arayamıyor" diyen Ala, bunun yanlış olduğuna dikkati çekti.

Ala, "Şimdi şunu getiriyoruz, durduracak ve arayacak, bakacak bagajına. Bir şey çıkarsa ona el koyacak, götürecek. Bir şey çıkmadı, tutanak tutacak ve vatandaşa bir şey çıksa da çıkmasa da o aradığı kişiye verecek. 'Bu araç şu tarihte, şu zaman durduruldu ve şu nedenle arandı, bir şey çıktı veya çıkmadı' diye vatandaşa verecek" diye konuştu.

Neden arandığının bir mantığı, vatandaş nezdinde de muteber bir gerekçesi olması gerektiğini anlatan Ala, vatandaşın şikayet, kendilerinin de onları denetleme yetkisi bulunduğunu kaydetti.

Vatandaşın aracının lüzumsuz yere durdurulup aranmaması için bunları sürekli denetleyeceklerini bildiren Ala, "Suçlular tedirgin olacak ama suç işlememiş olanlar da rahat olacak. İşini iyi yapan güvenlik birimleri taltif edilecek, kötü yapan, art niyetli davranan da cezalandırılacak. Getirdiğimiz şeyler bunlar" ifadelerini kullandı.

'YALAN YANLIŞ MALUMATLA ELEŞTİRMEYECEKSİNİZ'

Ala, "İç Güvenlik Paketi'ni halka anlatabildiniz mi, halktaki yansıması nasıl? 'Suçlular tedirgin, suç işlemeyenler rahat olacak' dediniz. Sokaktaki nabız nasıl, mesajınız halka ulaştı mı?" sorusu üzerine, halkın desteğinin çok olumlu olduğunu bildirdi.

Araştırmalar yaptıklarını, yüzde 80 destek bulunduğunu vurgulayan Ala, şunları söyledi:

"Zaten vatandaş bekliyordu, bu kadar ağır Gezi olaylarında, 6-7 Ekim olaylarında, başka zamanlarda neler yaşadığımızı gördük. Çok ciddi bir halk desteği var bu konuda. Zaten baştan muhalefetin de sesi çıkamadı fazla. Şimdi onu unutturmak için ellerine tutuşturulan ve kendi araştırmadıkları argümanlar üzerinden eleştirmeye çalışıyorlar, yanlış yapıyorlar. Vatandaşın can ve mal güvenliğinden bahsediyoruz. Eleştirecekseniz, oturup çalışacaksınız. Yani dersinize çalışıp eleştireceksiniz. Ondan sonra vatandaşın can ve mal güvenliğinin söz konusu olduğu bir düzenlemede, kulaktan dolma veya duyma birtakım yanlış argümanlarla, yalan yanlış malumatla eleştirmeyeceksiniz. Bize olan saygınızdan değil vatandaşa olan saygınızdan bunu yapmayacaksınız."

 

AA

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23