Alexandria Troas’un sikkesinin, parasının Balkanlar'dan Ege’ye İyonya’ya kadar olan coğrafyada, kentlerde ele geçiyor olması çok geniş bir alanda ticaret gücüne sahip olduğunu gösteriyor. O yüzden bu limandan ihraç edilen sütunlar çok önemli, bizim Troas graniti diyebileceğimiz bugün Çığrı dağının etrafındaki yataklardan çıkarılan, iki tane büyük, 4 tane küçük olmak üzere 6 tane antik taş ocağı var tespit edilebilmiş olan. Bunlardan iki tanesi eski ismi Koçali bugünkü ismiyle Yahya Çavuş, diğeri Akçakeçili köyleri yakınlarında. O ocaklardan kalan sütunlar ise hikayelerini şöyle anlatmak lazım. Bu ihracat 1’inci yüzyıldan başlayıp, 4’üncü yüzyıla kadar devam etmiş. 4’üncü yüzyılda birdenbire ihracatın kesintiye uğradığını görüyoruz. Onun sebebi de artık 4’üncü yüzyılda Roma İmparatorluğu topraklarında Hristiyanlığın yükselmeye başladığı bir dönem yani artık büyük boyutta tapınak yapmaya ihtiyaçları hiç yok. Bunların ihraç edileceği yerler yok. Dolayısıyla son imalatlarda ocaklarda kalmış. Daha önce gitmiş olan, tapınaklarda kullanılan büyük granit sütunlar ise yer değiştirmiş. Tapınaklardan sökülüp, bazilikalara, kiliselere taşınmış. Kentin dış liman bölgesinde deniz içerisinde ve dışında 100’e yakın mimari eleman var. Antik limanın dış liman bölgesinin mendireğin dışına Bizans çağında mendireği desteklemek adına 100 kadar mimari elemanın yerleştirilmiş, atılmış olduğunu görüyoruz. Artık bu mimari elemanlar ait oldukları yapılarda bir önemleri kalmayınca, gelip burada bir dolgu malzemesi gibi kullanılmış durumda.”