• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

'Diriliş'in Mimarı Sezai Karakoç'' vefatının 1. yılında anıldı! Sezai Karakoç diriliş şiiri ve Sezai Karakoç şiirler, sözleri

Yeniakit Publisher
2022-11-17 20:38:00 - 2022-11-17 20:51:13
'Diriliş'in Mimarı Sezai Karakoç'' vefatının 1. yılında anıldı! Sezai Karakoç diriliş şiiri ve Sezai Karakoç şiirler, sözleri

Esenler Belediyesi, Türk edebiyatının önemli yazarlarından şair ve mütefekkir Sezai Karakoç'u, vefatının 1. yılında düzenlenen 'Diriliş'in Mimarı Sezai Karakoç' adlı panelle andı.

Dr. Hasan Taşçı'nın yönetimini üstlendiği panelde, Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk, Dr. Alim Kahraman ve Osman Koca konuşmacı olarak yer aldı. Şair ve yazar Özcan Ünlü ile Şakir Kurtulmuş ise Karakoç'un "Mona Roza", "Liliyar" ve "Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine" şiirlerini yorumladı.

Taşçı, yaptığı konuşmada, Karakoç'u bir ruh sanatkarına benzeterek, "Sezai Karakoç'un sohbetlerine katıldım. Çok fazla yakınlığımız olmasa da sohbetlerine gitmek nasip oldu. Sezai Karakoç denince hepimizin aklına hemen 'üstat' ve 'diriliş' kelimeleri gelir. Üstat, onun hak ettiği bir sıfattı. Sezai Karakoç, bir ruh sanatkarıydı. O yüzden ona üstat diyoruz." dedi.

Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk da Sezai Karakoç'un modern Türk şiirinde gelenekle sağlıklı bir bağlantı kurduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Modern düşünce sadece edebiyatla değil, gelenekle bağları koparmaya dayanan bir düşüncedir. Yani gelenekle ilgili bütün değerler, yaşam biçimleri bir kenara bırakılıp yerine yenisinin ihdasını koyan bir düşünce tarzındadır. Modernite adını verdiğimiz süreçten bahsediyoruz. Sezai Karakoç, 1950'lerden sonra yazdığı ve geliştirdiği şiirlerde elbette çerçeve kavram olan 'diriliş' etrafında şiirde de gelenekle tekrar eklemlenmeyi asıl şiirin, iyi şiirin temel şartları altında görmüştür. Bununla beraber iyi şiir yapmak adına geleneğe vurgu yapmak noktasında Sezai Karakoç'tan önce Yahya Kemal'i hatırlamamız gerekiyor."

"KARAKOÇ'UN HİKAYESİNİN BİR AYAĞI BİZDE BİR AYAĞI DA İSLAM COĞRAFYASINDADIR"

Panelde, "diriliş" ekseninde Karakoç'un hikayesi üzerine bir konuşma yapan yazar Osman Koca da "Eğitim hayatımızdan kaynaklanan bir hatamız var. Necip Fazıl, Mehmet Akif ve Sezai Bey gibi insanların şiirlerini ortaya çıkartarak onların ideolojik, felsefi, bilimsel, akademik alandaki fikirlerini görmezden geliyoruz. Öyküden şiire, şiirden tiyatroya, ideolojiden felsefeye hatıralardan biyografiye kadar pek çok alanda eser vermiş bir insandan konuşmak kolay değil. Biz keşke sevdiğimiz insanları vefat etmeden anabilsek. Türkiye'nin böyle bir kadersizliği var. Sezai Beyin hikâyesini bilmek, anlamak gerçekten kolay değil. Çünkü Sezai Bey, hikayeyi tematik yazan birisiydi. Onun hikayesine nüfuz edebilmek için Latin edebiyatını, Mısır edebiyatını, Fas edebiyatının düşünce ve felsefe dünyasından az da olsa fikir sahibi olmak gerekir. Karakoç'un hikayesinin bir ayağı bizde bir ayağı da İslam coğrafyasındadır." değerlendirmelerini yaptı.

Dr. Alim Kahraman ise Sezai Karakoç'un bakışının medeniyet perspektifi olduğunun altını çizerek, "Biz Karakoç'u öncelikle şair, sanatkar ve fikir adamı olarak biliyoruz. Halbuki Sezai Beyin bir eylem dönemi var. Bu dönemlerde ben de Karakoç'un yanındaydım. 1982'den sonra devamlı görüştük. Özellikle 1987-1993 arasındaki dönemde çok sık görüşüyorduk. Sezai Bey, her şeyin yüksek kalitede olması gerektiğine örnekler vererek diriliş nesli toplumuna bir nevi çıta olarak esas alması, bunlara ulaşmaya çalışması ve takip etmesi açısından kendini bununla görevli görüyordu." diye konuştu.

Panelde katılımcılara ayrıca Karakoç'un "Diriliş Neslinin Amentüsü" eseri ve Esenler Belediyesi tarafından hazırlanan "Çizgilerle Sezai Karakoç Sergi Kataloğu" armağan edildi.

SEZAİ KARAKOÇ KİMDİR, NE ZAMAN VE NEDEN ÖLDÜ?

Sezai Karakoç 22 Ocak 1933 yılında Diyarbakır Ergani'de dünyaya geldi. Lisans eğitimini Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü'nden mezun olarak tamamladı. 1973 yılına kadar çeşitli görevlerde yer aldı. Ancak 1973 yılından sonra hiçbir resmi görevde bulunmadı. İşte Sezai Karakoç hakkında merak edilenler...

Babası Yasin Bey olup I. Dünya Savaşı'nda Kafkasya Cephesi'nde çarpışırken Ruslara esir düşmüştür. Babası orta halli bir tüccardı. Dedesi Hüseyin Bey de Plevne Savaşı'na katılmış, Gazi Osman Paşa'nın teşekkürünü kazanmıştır. Annesinin ismi ise Emine idi ve ev hanımıydı. Ahmet Sezai Karakoç İlkokul eğitimini 1938-1944 yılları arasında Ergani'de tamamladı. 1944 yılında sınavlara girip Maraş Ortaokulu'nda parasız yatılı olarak okumaya hak kazandı. 1947-1950 yılları arasında lise eğitimini yine parasız yatılı olarak Gaziantep Lisesi'nde tamamladı. Lise eğitimi boyunca Felsefe dersine ilgi duydu ve Felsefe okumaya karar verdi. Üniversite eğitimi için İstanbul'a geldi. Babası onun ilahiyat fakültesinden mezun olmasını istiyordu. İmkanları dahilinde eğitimine devam edebileceği yatılı tek bölüm Siyasal Bilgiler Fakültesi idi. Üniversite sınavlarına hazırlanırken kazanamama ihtimalini de göz önüne alarak her ihtimale karşı Felsefe bölümüne kayıt yaptırdı.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesini kazanarak başladığı yüksek öğrenimini 1955'te fakültenin Maliye Bölümünden mezuniyetle tamamladı. Altan Öymen'le aynı dönemdendi. Mecburi hizmet sebebiyle Maliye Bakanlığında Hazine Genel Müdürlüğü Dış Tediyeler Muvazenesi bölümüne atandı.

Daha sonra Maliye Müfettişliği sınavına girdi ve sınavı kazandı. 11 Ocak 1956'da müfettiş yardımcılığı görevine başladı. 1959 yılında İstanbul'da gelirler kontrolörü oldu. Bir ara Ankara'ya çağrılıp Yeğenbey Vergi Dairesi'nde görevlendirildiyse de kısa bir müddet sonra yine İstanbul'daki görevine döndü. Görevi icabı Anadolu'yu çok gezdi ve birçok il ve ilçeyi inceleme, tanıma fırsatı buldu. 1960-1961 yıllarında yedek subay olarak yaptığı askerlik görevinden sonra İstanbul'daki görevine kaldığı yerden devam etti. 1965'ten 1973'e kadar birçok kez istifa etti. 1973'ten bu yana da hiçbir resmi görev almadı.

Şairin nüfus kaydında doğum günü 22 Ocak olarak görülmekle beraber kendisi gerçek doğum gününün mayıs ayı içerisinde olduğunu belirtmektedir.

İstanbul'da Diriliş Yayınları ve "Diriliş" dergisini kurdu. 1990 yılında "güller açan gül ağacı" amblemiyle Diriliş Partisini kurdu. Yedi yıl partinin genel başkanlığını yürüttü. Ancak bu parti 19 Mart 1997'de üst üste iki genel seçime girmediği için kapatıldı. 2006 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü ile ödüllendirildi. Bakanlığa, ödülün para kısmının kültür sanat işlerine harcanmasını, diğer kısmınınsa posta ile bildirdiği adrese yollanmasını rica ettiği bir mektup yolladı. 2007 yılında Yüce Diriliş Partisini kurdu ve partinin genel başkanlık görevini yürütmüştür. 2007 yılının Nisan ayından ölümüne kadar her cumartesi akşamları, Yüce Diriliş Partisi İstanbul İl Başkanlığında değerlendirme konuşmaları yapmıştır. Bu konuşmalar partinin internet sitesinden canlı olarak yayınlanmıştır. Karakoç, 2011 yılında Cumhurbaşkanlığı Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü fakat kendisine verilen plaket ve para ödülünü reddederek bu ödülü almaya gitmedi.

SEZAİ KARAKOÇ NE ZAMAN VE NEDEN ÖLDÜ?

16 Kasım 2021'de yaşlılığa bağlı geçirdiği kalp krizi sebebiyle İstanbul'daki evinde öldü. 17 Kasım günü Şehzadebaşı Camisi'nde kılınan ikindi namazına müteakip aynı caminin haziresine defnedildi.

ŞİİR HAYATI VE ANLAYIŞI

Karakoç, şiirle ilgili görüşlerini yazmaya başladığı dönemlerden itibaren şiir anlayışını da yazmıştır. Bu konudaki düşüncelerini "Edebiyat Yazıları" adını verdiği 3 kitapta toplayan Karakoç'un Türk şiirinde son derece özgün bir yeri vardır. Onun şiiri metafizik bir şiirdir. Türk şiiri geleneksel yapısı itibarıyla aslında metafizik bir şiirdir. Ancak bu özellik Tanzimat'tan sonra değişir. Sadece Abdülhak Hamit'te metafizik bir ürperti söz konusu olur. Onunla tekrar başlayan bu anlayış cumhuriyetin ilk yıllarında Necip Fazıl Kısakürek'te ve Ahmet Kutsi Tecer'de kendini gösterir. Bunlardan başka Yahya Kemal ve Asaf Halet Çelebi'de de metafizik anlayış görülür. Fakat bu metafizik unsurlar adı geçen hiçbir şairin şiir anlayışını açıklamaz, anlatmaz.

YTÜ Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Ali Yıldız'ın tespitiyle Türk şiirini metafizik bir esasa oturtan şair Sezai Karakoç'tur. Karakoç bunu modern şiirin diliyle yapmıştır. O, Batı edebiyatını da iyi incelemiş bir şairdir. Modern sanattaki soyutlamanın İslam anlayışına uygun olduğu düşüncesindedir ve şiirlerini bu yönde geliştirmiştir.

"Edebiyat Yazıları I" kitabındaki ilk yazı metafizik ile ilgilidir. Bu, hangi kavramlara önem verdiğini göstermesi bakımından önemlidir.

Karakoç geleneksel şiire de yaklaşır ancak dili farklıdır. O, modern şiirin diliyle şiirlerini yazmıştır. Poetikasını anlattığı ikinci yazı soyutlama ile ilgilidir. Nitekim modern sanat genel anlamda soyutlamaya dayanır. Ona göre şair, şiiri soyutlamada bırakırsa eksik bırakmış olur, tamamlanması için şairin tekrar somutlaştırması yani soyutlaştırdığı şeyi tekrar yeni bir bağlama oturtması gerekir. Bunu da Diriliş kavramına bağlar.

Dostu Cemal Süreya, ona, yarattığı mistik şiir tarzından ötürü "Sezo" diyordu ve onu, "Mehmet Akif ve Necip Fazıl karışımı şair" olarak tanımlıyordu.

Sezai Karakoç, şairin genel çizgilerini, "pergünt üçgeni" dediği üç ilkeyle anlatır. Peer Gynt, Norveçli yazar Henrik İbsen’in en ünlü oyunlarından biridir. Karakoç, Pergünt’ün, hayatında bu ilkeleri yaşadığını belirtir ve bu ilkeleri şiire tatbik eder:

Şair, kendi kendisi olmalı: "Şairin kendi kendisi olabilmesinin biricik yolu, değişmek, başkalaşmaktır."
Şair, kendine yetmeli: "Eserinin tohumunu ve geliştirecek iklimini, şairin kendi varlığından alması anlamına gelir yeterlilik ilkesi. Yâni fildişi kuleyi biz dışına çeviriyoruz; evren şaire bir fildişi kule olmalı; şafakta kaybettiği güvercinleri, şair, bir ikindide bulabilmeli."
Şair, kendinden memnun olmalı: "Eserin şairini sevinçle titretmesi demek bu. Şair, eserini sevmeli. Onu okşamalı, ama yaramazlıklarına da göz yummamalı. Beğenmediği davranışlarını gücendirmeden ona anlatmalı onu kendini düzeltmeye kandırmalı ve bunu da inandırmalı. Ona 'Beni andırıyor, ah, beni o' demeli." Memnunluk ilkesinin temeli, sevinçtir. Yaşama sevinci değil “yaşatma sevinci”dir.

SÖZLERİ

"Putlar tanrısızlık ortamında üreyen ruh mantarlarıdır. "

"Benim gözlerim yeşildir. Evet evet, onun gözleri ise kara. Ben günah kadar beyazım, o tövbe kadar kara.

"Umutsuzluk yok! Gün gelir. Gül de açar. Bülbül de öter. "

"Geceye yenilmeyen her insana ödül olarak bir sabah, bir gündüz ve bir güneş vardır. "

"Allah'ın yolu kaybolmaz. Ama ondan ayrılan veya onu ihmal eden, bir daha doğmamacasına batar. Yolundan ayrılanlar ise kaybedecektir, Allah'ın kaybı yoktur. "

."Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardı
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır"

''Seni yok sayacaklar, sen daha çok var olacaksın.''

"İslam, ne kadar sade ve insanidir!"

"Müslüman, islamı öyle sağ ve diri, canlı yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin."

"Kendini arayan, yitirmeden bulamaz."

SEZAİ KARAKOÇ ŞİİRLERİ

Şiirler I (Monna Rosa)

Şiirler II (Şahdamar-Körfez-Sesler)

Şiirler III (Hızırla Kırk Saat)

Şiirler IV (Taha'nın Kitabı, Gül Muştusu)

Şiirler V (Zamana Adanmış Sözler)

Şiirler VI (Ayinler/Çeşmeler)

Şiirler VII (Leylâ ile Mecnun)

Şiirler VIII (Ateş Dansı)

Şiirler IX (Alınyazısı Saati)

Gün Doğmadan (Toplu Şiirler)

Çeviri Şiir

Batı Şiirlerinden

İslâmın Şiir Anıtlarından

Deneme

Edebiyat Yazıları I Medeniyetin Rüyası Rüyanın Medeniyeti Şiir

Edebiyat Yazıları II Dişimizin Zarı...

Edebiyat Yazıları III Eğik Ehramlar

Düşünce

Ruhun Dirilişi

Kıyamet Aşısı

Çağ ve İlham I-II-III-IV

İnsanlığın Dirilişi

Diriliş Neslinin Âmentüsü

Yitik Cennet

Makamda

İslâmın Dirilişi

Gündönümü

Diriliş Muştusu

İslâm

İslâm Toplumunun Ekonomik Strüktürü

Düşünceler I-II

Dirilişin Çevresinde

Fizikötesi Açısından Ufuklar ve Daha Ötesi I-II-III

Yapı Taşları ve Kaderimizin Çağrısı I-II

Samanyolunda Ziyafet

Unutuş ve Hatırlayış

Varolma Savaşı

Çağdaş Batı Düşüncesinden

Çıkış Yolu I-II-III

İnceleme

Yunus Emre

Mehmet Âkif

Mevlânâ

Tiyatro

Piyesler I

Armağan

Hikâye

Hikâyeler-I Meydan Ortaya Çıktığında

Hikâyeler-II Portreler

Günlük yazılar

Farklar

Sütun

Sûr

Gün Saati

Gür

Röportaj

Tarihin Yol Ağzında

Unutuş ve Hatırlayış

Çıkış Yolu I

Çıkış Yolu II

Çıkış Yolu III

Belgesel

Gün Doğmadan

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23