• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

DEVLET ELİNDEN GELENİ YAPTI

Yeniakit Publisher
2014-05-19 08:26:00 - 2014-05-19 18:39:43
DEVLET ELİNDEN GELENİ YAPTI

Prof. Dr. Orhan Kural, Soma’daki maden ocağı kazası üzerinden siyaset yapılmasına ve yurdun çeşitli yerlerinde eylemler düzenlenmesine karşı olduğunu söyledi. Devletin elinden geleni yaptığını ifade eden Kural, “İnsanların acılarını suîistimal ederek ölenlerin üstünden prim yapmak, yaşanan faciayı başka yönlere çekmek affedilir bir hata değil” dedi.

RÖPORTAJ: HÜSEYİN KULAOĞLU - Manisa’nın Soma ilçesinde gerçekleşen maden ocağı kazasında 301 kişi hayatını kaybetti. Soma’daki facianın ardından aklımız ve bedenimiz oradaki kardeşlerimizdeydi. Her bir kurtarılan işçi bize bir ümit verirken, hayatını kaybeden her işçi de bizi üzüntüye boğdu. Böyle üzücü olayların yaşanmaması ve maden kazalarının önüne geçilebilmesi için İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesi Maden Mühendisliği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Orhan Kural ile konuştuk... İşte Prof. Dr. Kural’ın sorularımıza verdiği cevaplar...

Türkiye’deki kömür rezervlerinden bahseder misiniz?

- Türkiye önemli bir kömür ülkesidir. Dünyada kömür rezervi olarak ilk 10 arasında yer alıyoruz. Türkiye sanayisinde taşkömürü büyük fedakârlıklarla çıkarıldı ve çıkarılıyor. Taş kömürü sayesinde ülkemiz sanayisini geliştirdi. Eğer kömür olmasaydı, sanayimiz de bu duruma gelmezdi. Türkiye’nin her yerinde neojen olarak kaliteli olmasa da kömür var. Yüzlerce yıl yetecek rezervler mevcut. Bu yüzden Türkiye kömür bakımından çok zengindir. Fakat kömür madenciliği riskli bir madenciliktir. İngiltere, Amerika, Rusya ve Çin gibi dünyanın her yerinde büyük kazalar oldu.

Manisa Soma’daki maden ocağı kazasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Öncelikle Soma önemli bir kömür havzamızdır. Soma madenini yıllarca Türkiye Kömür İşletmeleri işletti, daha sonra ise bir kısmı özel sektöre verildi. Bu kazanın olduğu yer de özel sektöre aittir.

Bu noktada madenlerin özel sektöre devredilmesini nasıl okuyorsunuz?

- Özel sektöre devri bazı isimler tarafından eleştiriliyor. Tabii özel sektör para kazanmak ister. Bu yüzden “çok ucuza mal eder”, “işçiyi ucuz çalıştırır” şeklinde bazı varsayımlar da var.

Kazanın gerçekleştiği maden ocağına hiç gittiniz mi?

- Tabii ki gittim. Kazanın olduğu madene öğrencilerle teknik geziye gittik. Soma madenindeki en büyük problemlerden birisi galerilerin uzun olmasıdır, yoksa çok derin bir maden değil. Eski bir maden. Kazanın esas sebebi henüz öğrenilemedi. En büyük tehlike metan çıkışından dolayı grizudur ama madende grizu patlaması yok. Daha kötüsü kömür tozu patlamasıdır, o da yok. Kömür tozu patlasa zaten galerinin ucuna kadar bir alev fırtınası olur, alev topu olur ve bunun sonucunda kimse hayatta kalamaz. Allah’a şükür bu da yok.

Şimdi madende bir yangın başladı, nasıl başladığı noktasında bir problem var. Trafo konusunda da yerin altına trafo konabiliyor ama bu trafonun özelliklerini bulmamız lazım. Alev sızdırmazı, yedeği olması lazım... Belki yedeği devreye girseydi o zaman hava basılacak, bu felaket olmayacaktı. Sonra birden bire bu kadar karbonmonoksit çıkışı ve alevlenmenin nasıl olduğunun ortaya çıkarılması lazım.

Bir de çokça konuşulan ‘yaşam odası’ var...

- Yaşam odası tabii ki olmalı.

Maden işletmeciliğinin taşeron firmalara verilmesini nasıl buluyorsunuz?

- Taşeron sistemi iyi değil. Çünkü taşeron bir işi ucuza kapatmaya çalışıyor. “Ne kadar az masraf yaparsam o kadar para kazanırım” diyor. Bir de tabii fiyatı kırarak alıyor. Ucuza mal etmek zorundadır. İşte o zaman kaçak işçi, tecrübesiz işçi çalıştırabiliyor. Daha ucuz malzeme kullanıyor. İşletme kabul etmiyor, mahkemelere gidiyor, mahkeme de yıllarca sürüyor. Bu yüzden taşeron sistemini hiç doğru bulmuyorum.

Sendika konusuna girecek olursak, sendikalar işçilerin haklarını savunuyor mu?

- Sendika konusunda kendimden örnek vermek istiyorum. Maden üzerine bir televizyon kanalında programlar yapıyorum ve üniversite olarak da çalışmalarımız bulunuyor. Bu konuda Maden Mühendisliği Odası ve Maden İşleri Genel Müdürlüğü gibi kurumlar ve farklı şirketler bizimle çalışmalar yapıyor ama maalesef sendikalar bu konuda çok pasif. Sendikalarla eğitim konusu başta olmak üzere birçok konuda işbirliği yapmak istiyoruz.

Bir de sendikalar ayrı bir dünyada yaşıyorlar. İşçiye daha çok hâkim olmaları lazım. Sendika başkanı; en lüks arabalara binip en lüks yerlerde yaşıyorsa; o zaman pek inandırıcı olmaz. Genel olarak sendikaların daha faal olmaları gerektiğine inanıyorum.

Maden ocağında çalışan işçilerin iş güvenliği için neler yapılması gerekir?

- Maden ocaklarında öncelikle işçilerin eğitim eksikliği söz konusu. Özel sektör tecrübesiz ve ucuz işçi çalıştırıyor. Çünkü uzun süre işçi çalıştırınca sigorta primleri yükseliyor. İkincisi; maden ocağında çalışacak olan işçilerin ve mühendislerin kesinlikle uzun bir eğitimden geçmeleri gerek. Çünkü uçağın pilotu bir hata yaparsa sadece pilot değil, uçaktaki bütün yolcular hayatını kaybeder. Madende de sadece bir işçinin hatası sonucunda bütün herkes hayatını kaybedebilir. Üçüncüsü; madende yapılan denetimler sıklaştırılmalı ve denetimleri yapan kişiler bu işe gönül vermeli, bu işin bilincinde olmalıdırlar. Ayrıca cezalar da caydırıcı olmalı. Türkiye’nin, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 176 numaralı “Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi”ni de imzalaması gerekiyor. Dolayısıyla maden kazalarının önüne geçilebilmesi veya en aza indirilmesi için maden sistemini yeniden yargılamak gerekiyor.



"KÖMÜRLE ÇALIŞAN TERMİK SANTRAL KURULMALI"

Kömür santrallerinin ülkemize kârından ziyade zararı olduğu ve bu yüzden kömür madeninden ziyade nükleer santrallere yönelmenin gerektiği tezi dile getiriliyor. Siz bu teze katılıyor musunuz?

- Bu tezi kesinlikle kabul etmiyorum. Nükleer santral çok tehlikelidir ve hammaddesi olan uranyum da ülkemizde yok. Almanya bütün nükleer santrallerini kapattı. Bu durumda nükleer santrallere güvenmenin çok yanlış olacağını düşünüyorum. Çünkü kömür kendi hammaddemizdir. Dışarıya bağımlı bir enerji politikamız var. Kendimize bağlı olan kömürü iyi kullanmak zorundayız. Kömürle çalışan termik santral kurulmalıdır. Dışarıya bağımlı olan uranyum, nükleer santral, petrol, doğalgaz gibi kaynaklara elverirsek, her geçen gün ekonomimizin ithalat, ihracatın birbirini yakalamasına imkân yok, borç içinde bir ülke oluruz.

"ÖLÜLERİN ÜSTÜNDEN PRİM YAPMAK AFFEDİLİR DEĞİL"

Madendeki kaza üzerinden siyaset yapan ve yurdun çeşitli yerlerinde eylemler düzenleyen kişiler hakkında neler düşünüyorsunuz?

- Onlara tamamen karşıyım. Bu iş doğru bir şey değil. İnsanların acılarını suîistimal ederek bunu başka amaçla kullanmak, ölenlere büyük bir saygısızlıktır. Onların üstünden prim yapmak, gidip olayı başka yönlere çekmek affedilir bir hata değil. Devlet bence elinden gelen her şeyi yaptı. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar olayı her şeyiyle takip etti. Şu anda olay olduktan sonra “beceriksiz” diyorlar. Hayır, böyle bir şey yok. Çünkü oraya özel ekipler girmesi lazım. Onlar da Zonguldak’tan, Tunçbilek’ten geldiler. Onlar bile tehlikeye atladılar. Dünyanın her yerinde bu iş böyle oluyor. En seri şekilde devlet bütün imkânlarını kullanarak, oradakilerin yardımına koştu. Bundan başka yapılacak bir şey yoktu.

"ZOR ŞARTLARDA ÇALIŞAN BU KİŞİLERE HERKES SAYGI GÖSTERMELİ"

Maden ocağı kazası nedeniyle ‘ulusal yas’ ilan edilmesi yerinde oldu mu?

- Yerindedir. Bu, madencilere verilen bir değerdir. O insanlar, o aileler ne kadar da fedakâr insanlardır. Sedye kirlenmesin diye, “Çizmelerimi çıkarayım mı” diyor. Diğer madenci ise kurtulmasına rağmen arkadaşını soruyor. Bu insanlar, çok fedakâr kişilerdir. Zor şartlarda az bir paraya çalışıyorlar. Onlara herkesin saygı göstermesi lazım...

"TARKAN'I KİMSE ELEŞTİRMEZKEN BENİ İSE LİNÇ ETTİLER!"

Bir televizyon programında, karbonmonoksit gazından ölümle ilgili sözünüzden dolayı provokatörler sizi hedefe oturttu. Bunun sebebi nedir?

- İnsanların öncelikle insaflı olması gerekiyor. Televizyon programında karbonmonoksit zehirlenmesinin tehlikeli ve sinsi olduğunu söyledim. Çünkü renksiz ve kokusuz olduğu için işçilerimizi büyük bir tehlikenin beklediğini belirttim. Karbonmonoksitin çok tehlikeli bir gaz olduğunu ve farkına varılmadan öldürdüğünü söyledim. Benim bu sözlerimi aldılar ve sanki işçilerin ölümlerinden memnunmuşum gibi bir hale getirdiler. Ondan sonra insafsızca hasta annem başta olmak üzere günlerce beni linç ettiler. Ben bunları hak etmedim. Tarkan ise, maden ocağı kazasının olduğu gün İTÜ’deki konserini iptal etmedi. İşçiler madende can verirken o burada “şıkıdım, şıkıdım” dans etti. Tarkan’ı kimse eleştirmezken, benim bu kadar üstüme gelmelerini anlayamıyorum.Yeni Akit

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23