Onkolog Dr. Mehmet Aslan, 'Değişmez madde ihaneti' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
İşte Onkolog Dr. Mehmet Aslan'ın kaleme aldığı o yazı;
Allah'a dönük ibadetlerle alakalı ben bunu on yıllardır televizyonlarda da dillendirdim. Layık kurumlara bağımlı ibadet Rabb'e ulaşır mı?
Şu anda son merci adam senden gönderiyi alıyorsa bile iletilen makamlarda bir yerden sonra diyor ki biz orayı ilahi merciyi tanımıyoruz adrese gitmesi gerekenleri, orayı kabul etmiyoruz, oraya çalışmıyoruz, orayla çalışmıyoruz, orayı tanımıyoruz diyor. Bu gönderi yerine gider mi? En basit haliyle. Gider mi?
Kitaptan delili var sıkıntılı olduğuna dair. Aklen de bunu söylüyoruz bakın bir akıl var mantık var. Onun için biz yana yana idarecilere de diyoruz ki, bu insanların ibadeti boşa giderse gönderileri adrese ulaşmazsa ne olacak? O merci de demiş ki şöyle şöyle yapın diğer türlü gönderilerdeki sıkıntılar kabul edilmeyecektir. Öyle mi? Birçok müracaatta resmi tutum da böyle. O senin hatandır diyor.
Biz yana yana bunu oluşturmaya, çözüm üretmeye çalışıyoruz. Görüyorsunuz işte bakın. Peki neden insanlar her şey için bir arayış içinde de neden bu gönderinin adam gibi yerine ulaşması için biraz akıl, mantık, gayret göstermezler. Bakın şu hizmeti veriyoruz. Birçok sıkıntıyı göze alarak veriyoruz. Size de söylüyorum. Etrafınıza niye söylemezsiniz? Bakın şuradaki fikriyat belki ömürlerinde nasip olmayacak bir şey. Ömürlerinde hepsinin aleni akla mantığa Usule aykırı ıbadetletin kabul edilmeyeceği o gerekli adrese ulaşmayacağı aklen mantıken ortada.
Deliller de vahiy de ortada. Nebi Aleyhisselam'ın tarzı da ortada. Öyle mi? Daha gözümüze ne sokulsun? Ha yapıcı bir şekilde biz bunu diyoruz ki idarecilere de. Yahu öbür laikçi adamın bir kaybı yok. Ahirete inanmıyor. Veya salla pati. Peki bu laiklik denen melem şey ilğa edilirse onlar ne kaybediyor? Neyi kayboluyor? Ahiret mi kaybediyor? Gelecek mi kaybediyor? Hayır. Hiçbir kayıpları yok. Ama senin bunca kaybını senden istiyor. Vazgeçmeyiz diyor. Ama hiçbir şeyi kaybolmadığı halde kuru inat vazgeçmiyor. Üç, beş değer etmez beşeri batıl ideoloji için hiç hiç hiç taviz vermiyor. Ama bizim geleceğimiz kayıyor, emeklerimiz boşa gidiyor Rabbe saygısızlık söz konusu oluyor onu hafife almak söz konusu oluyor ama bizim gıkımız çıkmıyor, bu şekilde anlatan da yok kardeşim ben senin gibi kendi keyfi hevama dayalı veya atama dayalı beşeri bir ideoloji sana dayatmıyorum ki senin de Rabbin olan senin de kurtuluşun olan, Allah'ın hak olan, meşru olan hakkı talep ediyorum. Hak talep ediyorum.
Ha sen istemeyebilirsin. Herkes kendi yoluna bana nasıl sebep olursun? Geleceğime nasıl sebep olursun? Bu nesillerin geleceğine nasıl sebep olursun. Burada vicdan nerede, ahlak nerede, adalet nerede? Hiçbirisi yok. Ve bu şekilde anlatarak sen yanlış yapıyorsun. Adeta sarhoşun herkesi içkiye dayatması gibi, hırsızlığa dayatması gibi. Efendim orayı burayı gasp edenin buna dayatması gibi efendim mala zarar veren birisinin yağmacılık yapan veya yangın çıkartan birisinin sen de çıkar senin malını da yakayım der gibi böyle fasid bir düşünceyi dayatıyor, caniliği dayatıyor ama sen selameti barışı, emaneti talep noktasında hak iddia edemiyorsun.
En basit haliyle şehadetr bakın. Şehitlik adam daha neyini versin? Canını veriyor. Ama bu kurumsal mecburiyet yüzünden, laik kurumlara bağımlılık yüzünden, bu ulvi ıbadet Rabb'e ulaşmaz ve o insanların şehadeti boşa giderse hangi idareci buna kefil? Yazık değil mi bu insanlara? Samimi samimi ama bu kadarını bilmiyor. O da tabii ki Mustafazaf da hakkını arayacak. Onun da gene az çok vebali var. Ama asıl sorumlular, kim kefil olacak buna? Onların geleceğinin ellerinden kayıp gitmesine, canını vermiş malını vermiş, her şeyini vermiş bu insanlara kim kefil?
Öyleyse bu idareciler bu devlet adamları bu halkı böyle tehlikeye atamaz. Devlet halkını korumakla sorumludur? Devletin görevi budur. Halkını tehlikeye atamaz, tehlikeden koruması lazım. Devlet hardware, rejim software. Rejim halkı tehlikeye atamaz. Halbuki korkunç bir tehlikeye atıyor. Halkı kandırıyor, aldatıyor.
Biz de diyoruz ki yapıcı muhalefet olarak. Bunu düzeltmesi lazım. Bunu düzeltmesi lazım. Hem de şu anda şu günlerde. İlk dört maddeye dokunulmayacakmış. Yine bu halka hakaret. Hangi halk oyuyla bu dört madde getirildi. Teklif, değiştirilmesi teklif bile edilemez diyor ve bununla alakalı işte şu andaki iktidar partisi de bu bizim meselemiz değil diyor. Nasıl değil ya? Nasıl değil? Nasıl olmaz? Bu insanlara kefil misin sen? Şahadeti gidecek, ibadeti gidecek, boşa gidecek. Nasıl? Ibadetlerin boşa gitmesi başta. Nasıl olur? Çok bariz bir şekilde. Buna sen nasıl kefil oluyorsun?
Sen anlatamıyorsan sus gölge etme engel olma bir tanesi, babayiğit çıkıyor diyor ki bu değiştirilmesi teklif edilemez sözü bu halka evet halka hakarettir. Hakka ihanettir. Hakka ihanet, halka da ihanet, halka da hakaret, hakka da hakaret, bunda ne akıl, mantık var, ne vahy var, ne akıl var. Bunlar zırvalıyor ama zırvalamak şu anda makbul oluyor. Meşru, meşhur bir ğalati meşhur bir ğalati meşhur, meşhur bir hata olmuş, meşhur olmuş, yaygın olmuş. Biz buna itiraz ediyoruz.
Cuma en basit haliyle Cuma ıbadeti günü, bugün Nebi Aleyhisselam'ın ilk cuma kıldığı gün yirmi Eylül, Hicret'in sekizinci günü Eylül'ün yirmisi ve dört gün orada Cuma ilk kıldıktan sonra dört gün sonra da Medine'ye ulaşıyor. Tuğyani otoriteden hür beldeye, islami otoriteye, idareye Medine'ye ulaşabilmek için hicret. Cumanın sıhhatli olabilmesi için tuğyani şirkani otoritelerden bağımsız olması lazım. Ilahi otoriteden izinli beyanlı olması lazım. Ve bu işler böyle pilot çalışmalarla acizane yürür. Biz de burada pilot çalışma yapıyoruz yıllardır.
Bunu çevrenize aksettirin. Bu çok önemli çok önemli, bu çok büyük bir fırsat, rahmet, bereket. Hem bunun kıymetini bilelim hem bu malumatı çoğaltalım hem de halkı bilinçlendirelim. Hakkı hakkı anlayalım anlatalım. Idarecilerden de bu hakkımızı talep edelim. En temel hak budur. En temel hak budur. Bunu kimse engelleyemez. Bu en temel haktır. Hakkımızı arayalım.
