• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Davutoğlu: 40-50 yıl sonra Gezi, 17 Aralık falan hatırlanmayacak

Yeniakit Publisher
2014-01-26 15:26:45 -
Davutoğlu: 40-50 yıl sonra Gezi, 17 Aralık falan hatırlanmayacak

MÜSİAD'ın ‘Uluslararası Gelişmeler Işığında Türkiye-2014’ konulu toplantısında konuşan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu: "Yolumuza ilk çıktığımız andaki ilkelerimiz yine yolumuzu yenileyerek aydınlatmaya devam ederse 30-40-50 yıl sonra Gezi olayları, 17 Aralık falan hatırlanmayacak.”

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, şu anda 2013 değerlendirmesi yapıldığında kriz görmek isteyenlerin, Gezi olaylarından ve 17 Aralık operasyonlarından bahsettiğini söyledi. Davutoğlu, "Yolumuza ilk çıktığımız andaki ilkelerimiz yine yolumuzu yenileyerek aydınlatmaya devam ederse 30-40-50 yıl sonra Gezi olayları, 17 Aralık falan hatırlanmayacak.” dedi.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), ‘Uluslararası Gelişmeler Işığında Türkiye-2014’ konulu toplantı düzenlendi. Programa Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak ve çok sayıda davetli katıldı.

Toplantıda bir konuşma yapan Bakan Davutoğlu, şu anda 2013 değerlendirmesi yapıldığında kriz görmek isteyenlerin, bardağın boş tarafını görmek isteyenlerin, biraz pesimist bir havayı topluma sirayet ettirmek isteyenlerin Gezi olaylarından ve 17 Aralık operasyonlarından bahsettiğini söyledi. Davutoğlu, “Bugün bahsederler ama 10 yıl sonra, 30 yıl sonra 2013 deyince bunlar mı hatırlanacak acaba. Ben şundan eminim istikametimiz değişmez, özgüvenimiz sarsılmaz yolumuza ilk çıktığımız andaki ilkelerimiz yine yolumuzu yenileyerek aydınlatmaya devam ederse 30-40-50 yıl sonra Gezi olayları, 17 Aralık falan hatırlanmayacak.” ifadelerini kullandı.

2013 yılında en fazla hatırlanacak olan iki şey olduğunu aktaran Davutoğlu, şöyle devam etti: “Birisi 10 yıllarca süren kardeş kavgası niteliğinde süren birçok canımıza sebebiyet veren bir sorunun çözülmesi ve çözüm süreciyle bu topraklardaki ebedi kardeşliğin ihya edilmesi olarak hatırlanacak. Bir yıl boyunca hiçbir eve şehit acısı da düşmedi, şu veya bu şekilde dağa çıkmış gençlerin evlat acısı da evlere düşmedi. Böyle hatırlanacak. 30 yıldır acıyla anılan yılların sonrasında denecek ki 2013 yılında Türkiye'deki siyasi iktidar çok cesur adımlar attı ve bir büyük yaranın kapanmasına sebebiyet verdi ve ondan sonra bu ülke kardeşlerin omuz omuza vermesiyle hiçbir etnik ve mezhebi parçalanmaya izin vermeyen bir yükselişi daha da hızlandırarak sürdürdü. İkinci hatırlanacak şey, 14 Mayıs 2013. 14 Mayıs 1950'de 'Yeter Söz Milletindir' bir gür ses tek parti zulmünü sona erdirmişti Adnan Menderes. Ondan 63 yıl sonra IMF ile olan borçlar sıfırlandı.”

O FOTOĞRAFLARI GÖRENİN RAHAT UYUMASI MÜMKÜN MÜ?

Suriye’yle ilgili yayınlanan resimlerden sonra bütün dünyanın ayağa kalktığını belirten Davutoğlu, “Bizim ana muhalefet partisinden ses çıkmadı. 3 gün sonra apolitik bir takım şeyler söylediler. O resimleri görünce bir insanın susması, siyasetçi, devlet adamlığını bırakın susmamı mümkün mü? Uyuması, rahat yemek yemesi mümkün mü?


'BİZDE 8 BİN 500 TERÖRİST BEBEK DOĞDU'

Davutoğlu, ironi yaparak Suriyeli mültecilerle ilgili konuşmasını şöyle sürdürdü: "Davos'ta da, Cenevre'de de zikrettiler. Dünyanın neresine gitsek her oturumda Türkiye'ye teşekkür ettiler. Mültecilere gösterdiğimiz saygı ve sunduğumuz imkanlar açısından bize teşekkür ettiler. Mülteciler yüksek komiseri, Harran'da kampta yürüyoruz. Konteynırın önünde çocuklar vardı. Babayla konuştum. Dün doğdu dedi bir tanesi. İçeri girdim, çocuğa baktım. Nur gibiydi. Nereye doğduğunu bilmiyor. Bizi ahlaksızca suçlamaya kalkan rejimin dış işleri bakanı Cenevre'de hepiniz takip etmişsinizdir. Bizde '8 bin 500 terörist bebek doğdu dedim.” şeklinde konuştu.

“Muhalefetin dediğini yapmış olsaydık, mültecileri almamış olsaydı tarihe kara bir lekeyle geçecektik” diyen Davutoğlu, “Yardım götüren TIR'ları bir siyasi mücadelenin parçası haline getirenler nasıl bunun hesabını manen verebilirler. Oraya giden her ekmek Yermük'te ölmekte olan birine ulaşabilecekse ulaşacak. Ulaşamayacaksa kuşatmalar sebebiyle Humus'a gidecek. Oraya ulaşamazsa Halep'e gidecek.” diye konuştu.

Türkiye'de özgüven devriminin gerçekleştiğini aktaran Davutoğlu, "Öylesine bir özgüven en küçük üniteden devletin zirvesine kadar aşılandı ki artık bundan sonra bu ülkede kim görev alırsa alsın hiçbir zaman bu özgüvenden fedakarlık ve feragat edemez, ederse millet karşısına çıkamaz. Bizim yaptığımız en büyük devrim bu özgüven devrimidir." dedi.

‘FETRETE İZİN VERİLMEZ’

Bir mücadele başlamışsa, birileri de o yürüyüşü durdurmak istiyorlarsa yek vücut şeklinde o yürüyüşün içerisinde durmanın zaruret olduğunu söyleyen Davutoğlu, şunları kaydetti: “Bir an tereddüt etmek, bir an ayağınızın titremesi ileride on yılları hatta yüz yılların telafi edemeyeceği hatalara yol verir. Fetrete izin verilmez. Osmanlı devletinde fetretin nelere yol açtığını herkes biliyor. Bütün bu on yılda beklediler ki bir fetret dönemine girilsin. Hep bir fetret arayışı içerisinde oldular. 27 Nisan bildirisini yazanlar da bir fetret arayışı içindeydi, biz Kıbrıs müzakereleri yürütürken ‘genç subaylar rahatsız' diye başlık atanlar da fetret arayışı içindeydiler.”
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23