• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

‘Darbelerin en kötüsü 28 Şubat’tı

Yeniakit Publisher
2014-10-29 07:23:00 - 2014-10-28 22:41:34
‘Darbelerin en kötüsü 28 Şubat’tı

28 Şubat döneminin İstihbarat Daire Başkanı Orakoğlu, “müşteki” sıfatıyla beyanda bulundu. “Türkiye’de bütün darbeler muhakkak çok ciddi etkiler yaratmıştır. Ama 28 Şubat’ın, bilhassa devlet kurumlarında yarattığı travmaların izleri hala silinmiş değil.”

ANKARA - 28 Şubat davasının görülmesine Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edildi. Duruşmanın başında Mahkeme Başkanı Fevzi Şıngar, salondakileri duruşma düzenini bozmamaları, aksi takdirde salondan çıkarılacakları ve avukatlar dışındakilerin 4 güne kadar disiplin hapsiyle cezalandırılacağı konusunda uyarıda bulundu.

Daha sonra ifadesi alınan dönemin İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu, 28 Şubat sürecinde Refah Partisinin “irticai faaliyetler içinde olduğu” iddiası, DYP’nin ise “Susurluk olayı nedeniyle” kamuoyu önünde yıpratılmaya çalışıldığını kaydetti. O dönem eline geçtiği “suç belgelerinde” Özel Kuvvetler ve Psikolojik Harekat Daire Başkanlığının icra makamı olarak kullanılması, gerekirse gayri nizami harp taktiklerinin uygulanmasından bahsedildiğini, gerekli sonuç alınamadığı takdirde Özel Kuvvetler Komutanlığının devreye sokulacağının belirtildiğini anlatan Orakoğlu, “Bunun devreye sokulup sokulmadığını henüz bilmiyoruz” dedi.

Orakoğlu, şöyle devam etti: “Türkiye’de bütün darbeler muhakkak çok ciddi etkiler yaratmıştır. Ama 28 Şubat’ın, bilhassa devlet kurumlarında yarattığı travmaların izleri hala silinmiş değil. Bu dönemde yalnızca dindarlar hedef alınmadı, bu kesim günah keçisi kullanılmak suretiyle, Türkiye’de toplumun tamamına psikolojik savaş açıldı. İnanç özgürlüğü suç kapsamında görülerek, her görüş ve ideolojiden 6 milyon insan fişlendi. İlk brifing Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e verildi. Bunun sonrasında yargı ve basın mensupları, rektörler, iş adamlarına da brifingler verilerek, katılımcılar cunta yanlısı olarak devşirilmeye çalışıldı. Tabii, yapılan bazı hatalar da vardı, onlar da kullanılarak, darbeciler bir taraftan kontrollerindeki medya hareket merkezi vasıtasıyla hedef alınan kişi ve kuruluşlarla ilgili masa başında hazırlanan haberlerin manşete taşınmasını sağladı, diğer taraftan bu haberler suç delili olarak kullanılmaya başlandı.”

BÇG SUÇ ŞEBEKESİ

“BÇG’nin, Refahyol iktidarını, antidemokratik şekilde iktidardan uzaklaştırmak için darbecilerce kurulmuş bir suç şebekesi olduğunu” söyleyen Orakoğlu, “devletin nasıl ele geçirilmeye çalışıldığını, şiddet, baskı unsurlarının nasıl uygulandığını gördüğünü” kaydetti.

O dönemde kendisi, dönemin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’e ilişkin “CIA ajanı”, “casus”, “çete”, “köstebek” gibi “masa başında üretilen” suçlamalar yöneltildiğini anlatan Orakoğlu, “Darbeye karşı çıkmamız ve bu darbenin BÇG grubunu deşifre etmemiz nedeniyle hedefe konulmuş vaziyetteydik. Hedefimiz TSK falan değil, demokratik hukuk devletinin hakim olmasını ve darbe zihniyetinin yok olmasını sağlamaktı” dedi.

“ŞAHSIMIZA YÖNELİK OPERASYONA SEBEP, SAYIN DEMİREL’DİR”

Demirel’in, dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı başta olmak üzere “darbecilerin bir kısmıyla” yakın ilişki içinde olduğunu savunan Orakoğlu, “Sayın Demirel, belgeleri alacak ve bunların nasıl elde edildiğini bize soracak diye düşündük. Fakat bu belgeyle ilgili hiçbir çalışma yapmadığını, belgeleri Karadayı Paşa’ya verdiğini, onun da Çevik Bir’e ilettiğini tespit ettik. Emniyet İstihbarata, şahsımıza yönelik operasyon yapılmasına sebep, Sayın Demirel olmuştur” diye konuştu. Orakoğlu, 28 Şubat’ta sadece dindarların değil, dindarları günah keçisi kullanarak, bütün topluma psikolojik savaş açıldığını söyledi.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23