CHP’li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun göbeğinde olduğu ve CHP eski il başkanı Canan Kaftancıoğlu ile 22 şüphelinin cezalandırılmalarının istendiği “para kuleleri” davasına destek yağarken, kara para trafiği, vergi kaçırma ve usulsüzlüğün olduğu davayla ilgili hukukçular savcılığın ceza talebini yetersiz buldu.
Buğra Kardan İSTANBUL
Yolsuzlukla başı dertte olan CHP, para kuleleri rezaletinin altından kalkamıyor. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun odağında olduğu rezalet yargıya intikal etti. İmamoğlu’nun danışmanı Fatih Keleş ve şirket müdürü Tuncay Yılmaz’ın CHP İstanbul İl Başkanlığında çekilen para sayma görüntülerini inceleyen savcılıkça iddianame tamamlandı. Eski Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, eski Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin ve eski CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu dahil 22 şüphelinin cezalandırılması talep edildi. Duruşma için tarih verilirken CHP’ye kapatma davası açılması olasılığı doğdu. Yüksek yargı tarafından kirli para trafiğini kontrol etmek için düğmeye basıldı.
KAYIP TRİLYON YALANINA DOLANDI
Kulislerde usulsüz para toplama ve vergi kaçırma suçunun parti kapatmayı gerektireceği dillendirilmeye başladı. Bu durum akıllara 2008’de Kanaltürk’e verdiği 3 milyon lirayı beyan etmeyen CHP hakkında Anayasa Mahkemesi’nin yaptığı incelemeyi getirdi. O dönemde yüksek mahkeme tarafından partiye usulsüz ödemeler ve kayıtlardan dolayı 930 bin TL ceza kesmişti. 28 Şubat döneminde Refah Partisi’nin düzenlediği pikniklerde tüketilen ürünlerin fişlerini öne sürerek ‘paranın sahte belgelerle harcanmış gibi gösterildiği’ iddiasıyla ‘kayıp trilyon’ davası açılmasını destekleyen, Erbakan Hoca’nın hapse girmesi karşısında sevinç çığlıkları atan, şu anda da balyaların hesabını veremeyen CHP zihniyeti için “eden bulur” dendi.
NATO BÜROKRASİSİNİN PARTİSİ
akit’e konuşan Avukat Ertuğrul Akar, şunları söyledi: “Para kuleleri skandalı, usulsüz bağış toplamayla alâkalı. Siyasi Partiler Kanunu’nu incelediğimizde bir ihlâl olduğunu müşahede ediyoruz. Normalde bir kapatma davasını gerektirir ama karşımızda CHP var. Çünkü CHP, derin bürokrasinin ya da NATO bürokrasisinin merkez partisi. Ona dokunulmaz! Bu Anayasa Mahkemesi varken ne dava açılır ne ceza verilir. Belki Yargıtay soruşturma başlatır ama HDP’yle ilgili tavrı ortada olan Anayasa Mahkemesi CHP aleyhinde karar almaz. Belki göstermelik ceza verir. Para kuleleri skandalında başka bir partinin adı geçse kapatma davası açılırdı. ‘Kayıp trilyon’ davası ortada. Erbakan Hoca’nın başına gelmeyen kalmadı. Tek başına usulsüz bağış toplamaktan bile dava açılırdı. Şu anda CHP’nin hesap hareketlerini incelememek için bir neden yok. Yine İmamoğlu, Fransa’ya sponsorlarla gittiğini itiraf etti. Siyasilerin sponsorları olmaz. Siz sponsorunuz olduğunu belirterek gayri meşruluğu kabul ediyorsunuz.”
SORUMLULAR CEZALANDIRILIR
Avukat Hadi Dündar da şunları dile getirdi: “Bağışın şekli Siyasi Partiler Kanunu’nun 66. maddesinde ortaya koyuluyor. Usulsüzlük varsa iki yol takip edilir. Bağış toplayanlar cezalandırılır ve partiye yaptırım getirilebilir. Burada Anayasa Mahkemesi’ne büyük görev düşüyor. Çünkü bu mali denetimi o yapıyor. Usulsüz miktarı Hazine’ye devredecek. Para kuleleri olayında 40 milyon TL’ye yakın para toplanmış, alınan taşınmaz 24 milyon TL. Yani taşınmazın üstünde para toplanmış. Burada Anayasa Mahkemesi, yerinde denetim yaparsa CHP İstanbul İl Başkanlığı binası Hazine’ye devredilecek. Burada kapatma davası açılmaması için de bir mani yok ama bu para kuleleri olayı bir ili ilgilendiriyor. Bir ilden yola çıkılarak kapatma davasına gidilir mi, bilinmez. “
DENETLEME TİTİZLİKLE YAPILMALI
Gazeteci-yazar Mehmet Fırat ise şu değerlendirmelerde bulundu: “CHP Belediyeleri 6+1’lerle aldı. Elbette başkanlığa oturan kişi bu kadar çok bileşene gebe kalacak. Bu gebelik kimi zaman yazar-çizer kadroların fonlanması, kimi zaman sanatçı geçinenlerin konser ücretleri, kimi zaman Roma ve Paris gezileri, kimi zaman yandaşlara peşkeş çekilen ihaleler olarak kendini gösterdi. Büyükşehir belediyelerinin bütçeleri buna yetmediğinde her şeye fahiş zamlar yaptılar. Medyaya sızdırılan para kuleleri belki de bu mevzuda dönen yolsuzlukların devenin kulağı kadardır diyebiliriz. Bu basit bir yolsuzluk değil, bilakis organize bir mesele,sadece belediye müdürlerinin veya başkanının yaptığı bir rüşvet ve yolsuzluk işinden ziyade CHP merkezinin bizzat içinde olduğu bir organizasyon.. Yani bu CHP’nin kapatılmasına kadar sürecek bir mesele! Hatırlanacağı üzere merhum Erbakan’a ‘kayıp trilyon davası’ usulsüz bağış toplama, vergi kaçırma gerekçesiyle açılmıştı! Deveyi hamuduyla götüren CHP ise bu para kulelerinin hesabını nasıl verecek meçhul! ‘Saklı bağış’ dedikleri ise belediyeyle işi olan kişi ve firmalardan alınan zorunlu rüşvetten başkası değil! Bu mevzuyla alakalı olarak öncelikle belediyeleri denetleyen isimlerin itinayla seçilmesi ve kapatma dosyalarının özel ekipler tarafından incelenmesi gerekmektedir.”
