Hukukçular, savcılar Adem Özcan ve Adnan Çimen’in sözde Selam Terör Örgütü bahanesiyle aralarında siyasiler, bakanlar, gazeteciler, işadamları, sanatçılar, bürokratlar ve sivil toplum kuruluşları yöneticilerini dinletmelerine tepkiler sürüyor.
Hukukçular, savcılar Adem Özcan ve Adnan Çimen’in sözde Selam Terör Örgütü bahanesiyle aralarında siyasiler, bakanlar, gazeteciler, işadamları, sanatçılar, bürokratlar ve sivil toplum kuruluşları yöneticilerini dinletmelerine tepkiler sürüyor.
ŞENALP: BU CASUSLUKTUR, VATANA İHANETTİR
Konya Barosu eski Başkanı Avukat Hasip Şenalp, birbirleri ile ilgisiz bu kadar çok kişi için dinleme talimatı verenlerin görevi suiistimalden yargılanmaları gerektiğini söyledi.
Söz konusu savcıların, birbirleri ile ilgisiz insanları Selam örgütü adı altında bir araya getirdiğini ve insanları dinletmeye aldığını ifade eden Avukat Şenalp; “Bunların makul seviyede olması gerekirken, birden fazla soruşturmanın içinde 7 bin ilgisiz insanları dinlemişler. Sonuç itibariyle bunları ellerinde tutuyorlar. Savcı da olsa özel hayatın gizliliğini ihlal, görevi suiistimal var. Daha da ilerisi dinlenen kişiler arasında siyasiler, devlet adamları, MİT var. Bunların dinlenmeleri sonuç itibariyle devlete ait bir takım sırların nereye servis edildiğinin bilinmemesine götürür. Sonuç itibariyle bu da ucu açık bir suç işlemeye kadar götürür. Bunlar eğer başka gizli servislere servis edildilerse bu casusluktur, vatana ihanettir. Görevi ihmalden, özel hayatı gizliliği ihmalden tutun, şahısların ve dinlenen kurumların durumlarına göre bir yelpazede onlara isnat edilebilecek, haklarında iddianame tanzim edilebilecek bir suç listesi çıkabilir” dedi.
Avukat Özkan Öztürk ise sahte bir ihbarla başlanan soruşturma kapsamında, Başbakan’ın, çevresindeki ekibin, MİT müsteşarı ve sivil toplumun bir şekilde gayri meşru yollarla dinlendiğini söyledi.
Avukat Öztürk; “Dinlenenlere baktığımız zaman uluslararası yerleşik düzene karşı bir duruş sergileyen, sorgulayan, mücadele eden kişiler bulunuyor. Bu kişilerin potansiyel bir suçluymuş gibi kayıtlara getirilmesindeki temel hedef ve amaç uluslararası küresel güçlerin Türkiye üzerinde oynamış bir oyundur. Uluslararası küresel güçlerin Türkiye’deki uzantıları ile işbirliği yaparak oynamış olduğu bir oyundur. Bu oyunun amacı da gerek Türkiye’de ekonomik, sosyal ve siyasi anlamda büyük hamlelere imza atmış bir kadronun tasfiyesidir” dedi.
“CASUSLUK HAREKETİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Yabancı istihbarat birimlerinin de bu oyunun içinde olduğunu kaydeden Öztürk; “Ülkenin istihbarat başkanının dinlenmesi, işadamlarının dinlenmesinden yola çıkarak gizli kalması gereken bilgileri açıklamak, kanunda, devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri casusluk faaliyeti kapsamında açıklayana müebbet hapis cezası verilmesi belirtiliyor. Bu olayı “görevi ihmal” veya “görevi kötüye kullanma” gibi basit olarak değerlendirmemek gerekiyor. Bu ciddi manada ülkeyi dizayn etmeye yöneliktir ve ülkedeki bir takım ticari sırların, siyasal sırların, istihbarat anlamında sırların kayda alınmak suretiyle yabancı servislere ve basına sunulmak suretiyle bir şekilde casusluk hareketiyle karşı karşıyayız” diye konuştu.
