Medyaradar analisti Atilla Akar, “Anzak Günü Kutlamaları” nı eleştirdi. İşte o yazının bazı bölümleri....
Medyaradar analisti Atilla Akar, “Anzak Günü Kutlamaları” nı eleştirdi. İşte o yazının bazı bölümleri....
Efendim; biz Türklerin batılılar karşısında bir eziklik halet-i ruhiyesi olduğunu, onlara yaranma, hoş görünme davranışı içinde bulunduğunu zaten biliyordum. Vaktiyle en dandik ecnebi turistlere bile neredeyse padişah muamelesi çekildiği vakidir. Onlara bir tür “Üstün insan” kendini ise alçaltma muamelesidir. Bu nasıl bir bilinçaltı aşağılık kompleksidir arkadaş anlamadım gitti?..
Ne Yeni Zelanda’sı Düpedüz İngiltere!..
İşte bana kalırsa “Anzak kutlamaları” bu türden bir davranış. Malum, daha geçende Çanakkale Savaşları'nın 110. yılı etkinlikleri kapsamında Gelibolu Yarımadası'ndaki Anıtta bir tören tertiplenecekti. "Haka dansı" gösterisi de yapılan tören hayli dikkat çekti. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ve İngiliz yetkililerin katıldığı tören ilginç görüntülere sahne oldu.
Malum Yeni Zelanda demek Büyük Britanya demek. Halende III. Charles oranın resmi kralıdır. Büyük Okyanus’ta bulunan bu adalar ülkesi İngilizlerin hakimiyetindedir. Özetle bir zamanlar “Üzerinde güneş batmayan imparatorluk” olarak anılan İngiliz imparatorluğunun uzantısıdır. Bayrağını bile Britanya bayrağının bir versiyonudur. Tarihi boyunca İngilizlerin emperyalist politikalarına paralel davranmıştır.
Siz adlarının farklı olduğuna bakmayın. Yani ki bir yanda Yeni Zelanda diğer yanda İngiltere yoktur. İkisi fiiliyatta aynı şeydir. Bir yanda Anzaklar diğer yanda İngilizlerde yoktur. İkisi de aynı şeydir. Anzaklar İngiltere’nin öncülüğünde kurulan sözüm ona çok uluslu gücün önemli bir parçasıydı. Tek hedefleri Türkleri etkisizleştirmek ve savunma hatlarını geçmekti. Başaramadılar!..
Turistik Geziye mi Gelmişlerdi?..
İşte bizim “Anzaklar” olarak tanımladığımız, 1915’te 16.587 kilometre öteden gelip, Çanakkale’ye adım atan askerler aslında İngiliz komutasındaki “Australian and New Zeland Army Corps” (A. N. Z. A. C.) kolordusudur. Emperyalist işgalin önemli bir parçasıdırlar. Üstelik biz Yeni Zelandalılara hiçbir şey yapmamıştık ve yapmamızda zaten mümkün değildi. Ülkemizi bu yolla ele geçirmeyi, başarsalardı askerlerimizi öldürmeye veya esir etmeye gelmişlerdi.
Kısacası “Düşman” dırlar. Hiçbir edebiyat veya göz boyayıcı şovlar bu gerçeği değiştiremez. Dolayısıyla bu askerleri adeta ülkemizi ziyarete gelmiş turist kafilesi gibi tanıtmak hangi akla, mantığa sığmaktadır? Başarsalardı bize “Efendilik” taslayacaklardı. Böyle bir “Hoşgörü” olmaz. Aymazlık ötesi bir durumdur. Şehitlerimizin kemikleri sızlıyordur herhalde!..
Bu Ne Tür Bir Yüzsüzlüktür Böyle?
Öyle veya böyle o askerlerin Gelibolu’da çarpışarak ölmesi onların saldırgan ve işgalci taraf olduğu gerçeğini değiştirmez. Bunu unutturmaya çalışırsanız, bundan hiç bahsetmezseniz öncelikle kendi tarihinize hakaret olması bir yana ayrıca “Zihinsel işgale” kapı aralamış olursunuz. Batılılar ve özelde İngilizlerin ve peşi sıra Anzakların oraya gelmesi “Dostça” niyetlerle değildir. Bunu unuttuğunuz an o şehitlerin kemiklerini sızlatırsınız. Bu “Tiyatro” nun sürmesinden kim yararlı çıkar bir düşünün. O “Haka” dansı yapanlaradeta alay eder gibi sanki bize bir el hareketi çekmektedirler. Savaşı fiiliyatta kaybedenler şimdi “Psikolojik savaşı” kazanma peşindedir. İnsanın aklına ister istemez şu soru geliyor. Acaba bu şirinleştirme çabası ile bugün arasında bir “plan” bağı aranabilir mi? Neden olmasın?..
Her yıl çok doğru olarak “Çanakkale geçilmez” deyip duruluyor. Geçilmedi de zaten. Ancak diğer yandan bu soytarılığa izin verilerek Çanakkale’nin beynimizde, zihnimizde, ruhumuzda geçilmesine izin veriyorsunuz!..
Unutmayın; Çanakkale’yi “Geçilmez” kılan güç o toprakların altındadır. Onların düşmanlarını yücelterek ve onlarla eşitleyerek o ruhu zedelemeyin!..