• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Binlerce aile parçalandı! “28 Şubat” bir nesle kıydı

Yeniakit Publisher
2024-02-27 09:59:00 -
Binlerce aile parçalandı! "28 Şubat" bir nesle kıydı

Siyasi bahanelerle gerçekleştirilen diğer darbelerin aksine doğrudan mütedeyyin kesimi ve İslami değerleri hedef alan 28 Şubat sürecinden Türkiye’de alnı secdeye giden hemen her mü’min etkilendi. Başörtülüler kamu kurumlarına ve üniversitelere alınmazken, eşi örtülü olan ve namaz kılan dindar subaylar ordudan atıldı. Üvey evlat muamelesi gören imam hatip talebelerinin önü kesildi. Yüzbinlerce insan fişlenerek zindanlara atıldı. Kendisi de 28 Şubat mağduru olan 28 Şubat Gönüllüleri Platformu Başkanı Şerife kaya, binlerce öğrencinin okula alınmadığı için “devamsızlıktan” bırakıldığını, dönemin vesayet odaklarınca hakları gaspedilen öğrenci, memur ve mahkumlardan oluşan feryadı duyulmayan binlerce kişinin mağdur edildiğini belirtti.

Siyasi bahanelerle gerçekleştirilen diğer darbelerin aksine doğrudan mütedeyyin kesimi ve İslami değerleri hedef alan 28 Şubat sürecinden, Türkiye’de alnı secdeye giden hemen her mü’min etkilendi. Başörtülüler kamu kurumlarına ve üniversitelere alınmazken, binbir güçlükle yetiştirdiği evladını askere gönderen annelerin yemin törenine katılmasına dahi müsaade edilmedi. Eşi örtülü olan ve namaz kılan dindar subaylar ordudan atıldı. Muhafazakâr sermaye oluşumlarının kapısına kilit vuruldu. Üvey evlat muamelesi yapılan İmam Hatip talebelerinin önü kesildi, Kur’an kursları kapatıldı. Yüz binlerce insan fişlenirken, binlerce Müslüman uydurma delillerle zindanlara atıldı. 1998-2002 arasında cuntacıların baskısı yüzünden tam 285 bin 886 aile parçalandı. Başkan Erdoğan liderliğindeki AK Parti iktidarında bir kısım mağduriyetler giderilirken, şeytanın aklına bile gelmeyecek metotlarla hakları gasp edilen ve ‘28 Şubat Platformu’ adı altında örgütlenen binlerce mağdur ise aradan geçen 27 yıla rağmen seslerinin duyulmadığını söylüyor.

Kendisi de bir 28 Şubat mağduru olan 28 Şubat Platformu Başkanı Şerife Kaya, gazetemize yaptığı açıklamada, yüzbinlerce öğrenci okula alınmadığı için devamsızlıktan bırakıldı. Resmi kayıtlara sadece 195 mağduriyet yansıdı. Çalıştığı kuruma alınmayan memurlar işe gelmedikleri gerekçesiyle ‘disiplinsizlik” bahanesiyle görevinden atıldı. Dönemin brifingli yargısının perdelediği öğrenci, memur ve mahkûmlardan oluşan ve feryadı duyulmayan çok sayıda mağdur var” dedi.

Ekmek parasına muhtaç bırakıldık

Milli iradesinin asker postalları altında kevgire çevrildiği karanlık süreçte; Türkiye cuntacı paşaların oyuncağı haline gelirken, şeytanın bile aklına gelmeyecek hilelerle sayısız mağduriyetler meydana getirdi. 28 Şubat sürecindeki başörtüsü zulmü başta olmak üzere o dönem mütedeyyin kesimin yaşadığı zorlukları Akit’e anlatan ve kendi öz vatanlarında parya muamelesi gördüklerini söyleyen 28 Şubat Platformu Başkanı Şerife Kaya şunları söyledi:

“28 Şubat 1997’de yayınlanan muhtıradan sonra 7 Nisan 1997’de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde çalışan 10 başörtülü personele soruşturma açıldı. Onların içerisinde ben de vardım. Sağlık alanında yetiştirilmiş personeldik orman fakültelerine sürgün edildik. Bizi daha sonra Gökçeada Su Ürünleri Fakültesi’ne sürüldüler. Yaklaşık iki ay kadar orada kaldık. İki ayın sonunda ihraç kararı geldi. On sekiz-on dokuz yaşında, ayakları üzerinde duran ve eve ekmek parası götüren birisi iken beş parasız kaldık. Sekiz yıl doğru düzgün işim olmadı. Çok farklı alanlarda, pazarlama dâhil olmak üzere farklı sektörlerde çalıştım. Elhamdülillah sonra bir laboratuvarda tekrar çalışma imkânım oldu. O günden bu yana bir mücadele içerisindeyim. Tam 27 yıl oldu.

Haklarını alamayanlar var

Şimdi 2005 ile 2014 dört yılı arasında hem kamu görevlileri için hem de öğrencileri için 12 farklı kanun çıkarıldı ama hâlâ mağduriyetler tam anlamıyla giderilebilmiş değil. Mesela bazı mağdur grupları var. Hiç hak alamadılar. İkili ve üçlü kararnameyle ihraç edilen askerler bu haklardan hiç yararlanmadılar. Mahkumlar mesela? Onlar da alamadı. Normalde bir iş kazası olduğu zaman o kişinin alacağı tazminata hükmedilirken, geleceği çalınan insanların da kayıplarının telafi edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bununla ilgili bir komisyon kurulmasını, komisyonda muhakkak mağdur gruplarının temsilcilerinin ve mağdur avukatların da yer almasını istiyoruz. Bu yaraya bir neşter vurulmasını mağduriyetlerin bütüncül olarak ele alınmasını ve ne kadar hak kaybı varsa sınır konulmaksızın telafi edilmesini istiyoruz.

Darbe kanser ediyor

Bir olay daha var. 28 Şubat mağdurlarının sağlık problemleri var. Çok sayıda kanser vakası var aramızda. Bununla ilgili hatta bir makale yayınlandı. 28 Şubat mağdurları ile aynı dönem içerisinde gerçekleşen 1999 depreminde travma geçirenlerin karşılaştırmaları yapıldı. 28 Şubat mağdurlarında ‘Hayata Küsme Sendromu’ çok yüksek oranda görülmesine rağmen depremzedelerde görülmüyor. Yani bu darbe, insanların uzun vadede aslında sonucu ölüme varan sağlıksızlığa sebebiyet veriyor.”

Rahşan affından örtülüler değil; tecavüzcüler DHKP/C’liler, katiller, PKK’lılar yararlandı

Ben ihraç edildikten sonra bir genel af çıkmıştı. Rahşan affı. Rahşan affından herkes yararlandı. Tecavüzcüler, DHKP-C’liler, PKK’lılar, katiller yararlandı ama 28 Şubat’ta başörtüsü sebebiyle ihraç edilen biz devlet memurları yararlanamadık. Biz tabii ki mahkemeye başvurduk ama ‘siz af kapsamında değilsiniz’ dediler. ‘İdari takdir yetkisi kullanmıştır’ diyerek hukuk ayaklar altına alındı. Kanun karşısında idarenin takdir yetkisi olmaz. Çünkü kanun bütün kurumları bağlayıcı niteliktedir. Ta ki ülkenin siyasi ortamının rahatlayana kadar başvuruda bulunamadık. Cumhurbaşkanımızdan Allah razı olsun. Gerçekten çok minnettarız. Bize sağlamış olduğu özgürlük ortamı sayesinde 2017’nin Aralık ayında kendi kurumuma lütfen dönebildim. Yani idarenin benim aleyhimde takdir yetkisini kullanması tam on dört yılımı aldı.

Geçmişte örneği var

Geçmişe dönük haklarına kavuşamamış mağdurlar olarak bunlarla ilgili ne yapabiliriz diye 2017’de arkadaşlarımızla oturduk, karar verdik. Çünkü hukuk yönünden mahkemeler yoluyla hak elde etmemiz mümkün değil. Dolayısıyla biz daha önceki darbe döneminde neler yapılmış? Siyasi yolla bir şey yapılabilir mi diye inceledik. Emin su örneğini gördük. 27 Mayıs darbesinden sonra tasfiye edilen yüksek rütbeli subayların rütbelerine bakılmaksızın haklarına kavuştuklarını gördük. İkincisi, yine 1960 darbesinde gayrimenkulleri ellerinden alınanlar için bir kanun çıkarıldı. Ve bu kararlar devletin bütün kurumlarını bağlayıcı nitelikte oldu. Kurulan komisyonlarla, bilirkişilerin raporlarıyla birlikte zararları tespit edildi ve hazineden bu kişilerin zararları karşılandı. Bu kanun hala yürürlükte bu arada. Bir başka şey, bir de OHAL Komisyonu vardı. OHAL Komisyonu’yla da ilgili 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ihraç edilen 17 bin 960 kişi geriye döndü. Ve bunların geriye dönük ne kadar kayıp varsa kalem kalem faizleriyle birlikte aldılar. Bizim gerçekten her anlamda mağduriyetimiz devam ediyor.

Kamuda 'ikna masaları' kuruldu

Bununla da ilgili biz 28 Şubat Gönüllüleri Platformu olarak öncelikle bu mağdurlar kimler diye bir çalışma başlattık. Bireysel mağduriyetleri üç ana grupta topladık. Bunlar kamu görevlileri, öğrenciler ve de mahkûmlar. Burada ciddi bir maskeli mağduriyetler söz konusu. Mesela kayıtlı olarak ihraç edilen başörtüsü öğrenci sayısı sadece 195. Dönemin brifingli 28 Şubat mahkemesinin vermiş olduğu resmi rakamdır bu. Öğrenciler kapıdan içeriye alınmadılar, devamsızlıktan atıldılar. Yine aynı şekilde istifa eden memurlar meselesi var. Şimdi bunlarla da ilgili size canlı bir örnekten bahsedeceğim; Bir hemşire hanım, o dönem yirmi üç yaşlarında. Bunun görev yapmış olduğu yerde bulunan mülki ve askeri idare amirleri bir masa etrafında sorguya çeker gibi ‘ya burada, onca erkeğin içerisinde başını açacaksın ya da istifa edeceksin’ dayatmasında bulunuyorlar. O da istifa etmek zorunda kalıyor. “Ben başım örtülü bir şekilde çalışmama müsaade edilmediği için istifa ediyorum” dediği istifa dilekçesi de cart cart yırtılıyor. ‘Ailevi sebeplerden yazacaksın’ dayatmasında bulunuluyor. İkna odaları sadece üniversitelerde kurulmadı, ekmek parası için çalışan memurlar da bu psikolojik harbe maruz bırakıldı.”

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Hasanoğlu

Talebelere kan kusturan Dönemin YÖK başkanı Kemal Gürüz Efendi İstanbul Üniversitesi rektörü Kemal Alemdaroğlu efendi Bayan Nur Serter hiç bir şey olmamış gibi yan gelmiş yatıyorlar

resat

dünya yı soyan hırsızların ve içerdeki azgın azınlığın elindeki medya ,üniversite ,yargı vede ordu içindeki tabiri caiz ise bizim çocuklar dedikleri islam düşmanlarının ,senaryosunu ,hazırladığı ,ve seçilmiş aktörleriyle sahneye koyduğu ,zulmün adıdır ,bin sene süreceği söylenen lakin sürmeyen amma bin senede geçse hatırlanacak olan ,belirli sene aralıkla tekrar oynanan bir tiyatrodur ,,bedelini milletin ödediği banka batırma dalavereleri ,istikbali çalınan gençler,millede kalan milyarlarca dolar borç .ve perçinlenmek istenen batıperestlik ,kölelik ,hatırlananlar bunlar ,hoşbir seda hatırlayan varsa söylesin ,
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23