Benim oyum; zulme başkaldıranadır!..

Evet anladınız oyum Uzun Adamadır. Kendisini seversiniz, sevmez siniz. Sevabı vardır, günahı vardır.

1. Sebep,

Öyle saymakla bitiremeyeceğim alt yapı, üst yapı hizmetlerini, iha, siha, savunma sanayii, doğalgaz, petrol vb. sıralamayacağım burda. Sadece birkaç sebeple, oyumun gerekçelerini sıralayacağım.

Beni, ülkenin ekonomisinden çok ülkeler arenasındaki izzeti şerefine, dik duruşuna bakarım.

Ekonomidir, bozulur, düzelir. Aile bütçesi gibi. İner, çıkar. Dengelenir. Daha öncede çok ekonomik krizler, buhranlar gördük, yaşadık, gecelik faizlerin yüzde 7500 olduğunu gördük. Memuruna maaş veremeyen, Avrupa’da para dilenen iktidarlar gördük. Kıçını kanepeye dayamış Clinton karşısında ezik, süklüm püklüm duran ülkemizin başbakanını gördük, yaşımız itibari ile.

Şeref bu izzetli milletin olmazsa olmazıdır. Şeref ayaklar altına düştü mü bir daha kalkmaz. Kalkması da zaman alır şimdi olduğu gibi. Sen, DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR dedin kaç tane ülke sana destek verdi, kim yanımızda oldu? Hiçbiri!! Çünki hepsi korkak, hepsi ikbal ve makam kaygısı güden koyunlardır. En başta da İslam (!) Ülkeleri denen zavallılar gelir.

En son ABD basınında çıkan bir yazıda Türkiye’nin ABD’nin etkinliğini azalttığını yazmışlardır. Savunma sanayi, sihalar konusunda Türkiye’nin önünün kesilmesi gerektiği yazılmıştır. AB ve ABD’de ülkemizin niçin hedefte olduğunu anlamamak için insanın ya saman kafa ya da hain olması gerek. Çünkü bakıyorum da ne kadar Türk düşmanı ülke varsa hep seni işaret ediyor Uzun Adam.

2. Sebep,

Bir MGK toplantısında Jandarma Gen. K. Orgeneral Eruygur’a Hükümet aleyhinde konuşmaya başladığında: KES ULAN demiştin. O da kedi gibi susmuştu. Ayrıca o MGK toplantı masasındaki oturma sırasını milletimiz ne kadar hatırlar bilmem ama, Genelkurmay Bşk. masanın en başında, ülkenin Başbakanı generallerle aynı safta yan yana idi. Akılları sıra ülkenin Başbakanını eziyorlardı generaller. Ülkenin sahibi biziz. Bizim borumuz öter, diye vesayetin sopasını gösteriyorlardı güya. Şimdi ülkenin Başkanı olması gerektiği gibi en başta.

İşte olması gereken bu idi.

3. Sebep,

Ayrıca hatırlar mısınız? Ülkenin Genelkurmay Bşk. ve hatta daha alt kademedeki Çevik Bir gibiler bile beyanat vermeye, hafif yollu tehditler savuruyorlar, Üst Subaylar rahatsız, Genelkurmayın ışıkları yanıyor, haberleri yaptırıyordunuz. Unuttunuz mu?

Hani darbeci bir paşa grubu vardı başlarındaki fötr şapkalı ile durmadan toplantı üstüne toplantı yapıyorlardı Orduevlerinde. Strateji, yol, yöntem belirleniyordu iktidarla mücadele için. Çünkü adamların işi gücü yoktu.

Onların hep hedefi iktidarı devirip, ele geçirmek, kendilerine cukka kotarma derdinde idiler hep.

Bu maya yok mu oldu bu ordunun içinde? Hiç zannetmiyorum. Çünkü Kenan Evren ruhu onların genlerine kazınmıştır. Birkaç kuşak sonra yine zuhur edeceğine inancım tamdır.

Şu anki bir partinin bayan genel başkanına bir general :

SÖYLEYİN O KADINA GELİRSEM YAĞLI KAZIĞA OTURTURUM demişti. Hatırlar mısınız?

Hakkında bir işlem yapmış mıdır “Çarparım” diye gürleyen bu bayan başkan sizce o general hakkında? Hayır.

Fadime Şahin, Ali Kalkancı’ların nasıl ayarlandığını, alçakça nasıl tezgahlandığını hele hele hiç unutmadık. Hiç.

4. Sebep,

Bizler cuma namazına çıkarken isimlerimiz nizamiyede alınıyordu. İrticacıdan öte hakkımızda SAKINCALI PERSONEL dosyası açılmıştı. İki ayda bir raporumuz giderdi. Yani ayağını denk al, Askeri Şûrada seni atarız demekti bunun anlamı. Orduevlerine eşlerimiz başı örtülü olduğu için, bizler sakalımız olduğu için giremezdik. Düğünü olan Teğmenin annesi, takısını Orduevi kapısında taktığını unutmadık. Şu an tüm Orduevlerine serbestçe giriyoruz. Her Orduevinde erkek ve kadın olmak üzere mescidler, abdesthaneler var. Ben muhtemel bir iktidar değişikliğinde bunların tekrar yasak getireceğine zerre kadar şüphem yok. Daha bu iktidar zamanında Kayseri Hava İkmalde Fabrika Müd. ÜNİFORMALI biri başörtülülerin, sakallıların fabrikaya girişini yasaklayacak kadar cesaret göstermiş olması çok düşündürücü ve geleceğin nasıl olacağına ait yol gösterici bir fişek değil midir? Sonra açığa alınınca da kıvırtmıştır, bu ÜNİFORMALI.. Sehven imzaladım diyerek salağa yatmıştır.

5. Sebep,

Unutunuz mu, Tüsiad’ın zırt, pırt rapor hazırlayıp iktidarlara ayar verdiğini. Yahu senin işin üretmek. Ülke yönetimine ayar vermek senin haddine mi? Onu da geçtim, Ülkenin atanmış Genkur Bşk. seçilecek Cumhurbaşkanının evsafının nasıl olması gerektiği konusunda yön veriyor, sopa gösteriyordu. Özde mi, sözde mi? Diye unuttunuz mu? Sen kimsin? Atanmışlar, seçilmişlere ayar veremez. Haddini bil.

Cumhuriyet resepsiyonuna devlet erkanının eşleri başörtülü olduğu için çağrılmıyordu.

Gülhane Askeri Tıp Akademisine ziyarete giden ülkenin Başbakanının eşinin alınmadığını unuttuk mu?

Hayır. Ben unutmadım, zulmü iliklerine kadar hissetmiş, yaşamış biri olarak. Unutmayacağım da.

6. Sebep,

Hele ayar veren basına ne buyrulur? Onlar da, orduyu kışkırtma, iktidarı sıkıştırma derdindeler. YÖK Bşk.’nının konuşmalarını, Alemdaroğlu’larını, Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş’ın kan emici vampir söylemlerini, gazete küpürlerinin nasıl delil gösterildiğini o karanlık, boğucu, ruhlarımızın daraldığı buhranlı günleri unutmadık. ASLA DA UNUTMAYACAĞIZ.

İşte bu sebeplerle oyum sana UZUN ADAM.

Açlıktan sürünsem dahi senden başkasına oy verirsem, kanım kurusun. Bu, körü körüne bir taraf olmak, lider tapıcılığı değil, partizanlık da değil, Ak Parti üyesi dahi değilim. Tarafım: zalime, zulme karşı olanların yanında yer almaktır.

Bizim için zalime, zulme karşı çıkmak, mazlumun yanında yer almak bir şereftir. İNSAN ve İSLAM olmanın, MEDENİ olmanın, vatanını ve milletini sevmenin bir gereğidir. Menfaat peşinde koşan münafıklardan, şerefsizlerden de asla değilim.

BİZİM İÇİN ŞEREF, paradan ve menfaatten  ÖNCE GELİR.

Hiç kimse boş yere çenesini yormasın. Ve hiç kimse beni yolumdan çevirmeye de kalkmasın. Ben buyum. Bu böyle biline.

Herkese ilanen duyurulur.

Selâm ve dua ile...