Yiyeceklerin ilk günkü tazeliğini koruyarak, uzun ömürlü olmaları için nasıl saklamanız gerektiğini biliyor musunuz?
Besinleri sağlıklı tüketmek için gerek satın alırken gerekse de satın aldıktan sonra daha uzun süre kullanabilmenin püf noktalarını sizin için bir araya getirdik.
Market dönüşü mutfağa girdiğinizde, aldığınız sebze ve meyvelerin uzun sürede tüketilmesi için iyi şekilde saklanması gerekir. Her sebze ve meyve aynı koşullarda muhafaza edilmemektedir. Tazeliğini koruması için yeşillikler, kök sebzeler ve meyveler farklı yöntemlerle buzdolabında ya da raflarda saklanabilir. Sizlere bu konuda yardımcı olacak bu yazımızda, aklınızdaki sebze ve meyveler nasıl muhafaza edilir
Yiyecekleri doğru saklamanın 12 püf noktası
Alacağınız konservenin ambalajının ezik veya bombeleşmiş olmamasına dikkat edin.
Çözülmüş veya derin dondurucu içinde saklanamayan dondurulmuş besinleri sakın almayın. Paket içerisinde sulanma meydana gelmiş ürünleri tercih etmeyin.
Dondurulmuş gıdaları alırken iyi paketlenmiş olduğundan emin olun. Ayıca üretim ve son kullanma tarihine dikkat edin.
Dondurulmuş gıdaları çözdürürken sakın oda sıcaklığında bırakma gibi bir hataya düşmeyin. Buzdolabınızın 0°C bölmesinde çözülmeye bırakmanız gerek.
Pişmiş yemekleri uzun süre oda sıcaklığında bırakmamaya dikkat edin. Yemekler hafif soğuduktan sonra en kısa zamanda buzdolabı içine koyun.
Et ve diğer besinleri dondurucuya porsiyon ve paket halinde tek sefer kullanabilecek şekilde koyup saklamalısınız.
Uzun süreli saklanabilen kutularda olan sütleri, ağzı açıldıktan sonra en fazla üç gün içinde tüketmelisiniz.
Düşük sıcaklık kullanarak besinleri koruyabiliriz. Soğutucularda ve derin dondurucularda sıcaklığı düşürebiliriz. Besinleri 1-4 °C’ler arasında saklamak besinlerin kısa sürede bozulmasını önler.
Besinleri korumanın bir diğer yolu ise pişirmedir. Pişirme süresince elde edilen sıcaklık birçok patojenin yok edilmesini sağlar. Pişirme süresince besinin iç sıcaklığının 74°C ve üzerine ulaşması bakteriyolojik olarak besinin güvenliğini sağlar.
Tuz, eski zamanlardan bu yana koruyucu olarak kullanılmaktadır. Besinlere tuz ekleyerek mikropların çoğalmasını yavaşlatabiliriz. Genellikle pH veya düşük sıcaklık nedeniyle mikroorganizmaların tuz toleransı azalır. Örnek olarak asma yaprağı, zeytin, turşu ve peynirde bu yöntemi kullanabiliriz.
Şeker, tuz ile benzer bir işleve sahiptir. Ancak konsantrasyonu daha yüksek olmalıdır. Küfler ve mayalar %60’lık şeker konsantrasyonunda yaşayamazlar. Mikropların üremesini yavaşlatan bu yöntem genelde reçel, marmelat, kondense süt ve meyve şekerlemeleri gibi besinlerde kullanılır. Ayrıca bazı kekler de şeker sayesinde daha uzun raf ömrüne sahip olur.
Kurutarak besin saklama eskiden beri kullanılan yöntemlerden biridir. Bu yöntem besindeki su miktarı azaltılarak mikroorganizmaların üremesi en düşük seviyeye indirger. Kayısı, badem, yarma şeftali, bamya, bezelye ve patlıcan gibi birçok sebze ve meyve çeşidi için bu uygulama yapılabilir.
Kırmızı meyveler+ sirke + su
Yaban mersini, çilek, ahududu, böğürtlen, kiraz (çekirdeği çıkartılmış), üzüm gibi meyveler eğer organikse yıkamadan poşetlere doldurup direk dondurucuya atabilirsiniz. Ama eğer yıkamak isterseniz, süzgeçte uzun süre bekletin.
Diğer yöntem;
Bir ölçü elma sirkesini 10 ölçü su ile karıştırın. Kırımızı meyveleri bu karışımda biraz bekletin ve sonra süzün. Meyveleri, içine kağıt koyduğunuz bir kaseye yerleştirin ve buzdolabına saklayın. Çok az sirke kullanıldığı için meyvelerin sirke kokma riski yoktur ve çok daha uzun süre dayanırlar.
