Baykar'a çökecek, üzerine beton dökecek: Kılıçdaroğlu'nun savunma sanayii planı
Kendisine oy kaybettireceğini iyi bildiği için savunma sanayii projelerine açıktan karşı çıkamayan Kemal Kılıçdaroğlu, bunun yerine farklı taktikleri devreye sokacağının işaretini verdi. Gençlerin sorusu üzerine kullandığı bazı ifadeler CHP Lideri'nin 'güvenlik riski'ni bahane ederek özel şirketleri kamulaştırmayı düşündüğünü gözler önüne serdi.
Türk SİHA'larının dünyadaki dolaşım ağı pek çok ülkeyi Ankara ile uzlaşmaya zorlarken ABD liderliğindeki emperyalist ülkelerin bu durumdan rahatsızlığı biliniyor.
Zira savunma sanayii şirketlerinin yurtdışına ihracatları Türkiye'nin ilgili ülkedeki etkinliğinin artmasına, dolayısıyla ABD-Avrupa etkisinin zayıflamasına yol açıyor.
Üst üste parlak başarılara imza atan savunma şirketlerine ABD ve Avrupa ülkeleri dışında tepki gösteren bir kesim daha var: Türkiye muhalefeti...
Silahlı insansız hava aracı teknolojisinin terör örgütü PKK'ya vurduğu darbeler, bu örgütle bağlantılı siyasi çevrelerde tüyleri diken diken etmeye yetiyor.
PKK'nın siyasi uzantısı HDP dışında Yedili Masa bileşenlerinden DEVA Partisi, "Devletin tüm kaynaklarını kullanıyor" diyerek Baykar'ı hedef göstermişti. Dünyanın 28 ülkesine TB2, 6 ülkesine de AKINCI satan, İtalya ve Japonya'ya bile SİHA satmaya hazırlanan Baykar, kazancının yüzde 99'dan fazlasını ihracattan elde ediyor.
Baykar, 2022 yılında 1,18 milyar dolarlık ihracatla savunma şirketleri arasında zirveye oturdu. Ancak DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Baykar ürünlerinin rekabet ortamında satılmadığını iddia ediyor. Babacan'a göre dünyanın 30'dan fazla ülkesi Baykar ürünlerini 'silah zoruyla' satın aldı.
Babacan'ın dışında CHP destekçisi pek çok isim de Türkiye'nin savunma hamlelerini yok sayma ya da aşağılama için çaba sarf ediyor. Havacılık sektörünün yüksek teknoloji aygıtları bilhassa CHP'li gazeteciler tarafından 'oyuncak uçak', 'maket planör' diyerek aşağılanıyor.
Bunun yanında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türk halkının savunma sanayiine yönelik hassasiyeti nedeniyle savunma yatırımlarına karşı açıktan muhalefeti göze alamıyor.
Savunma yatırımlarına cephe almanın kendisine oy kaybettireceğini iyi bilen Kılıçdaroğlu, "Savunma sanayiini güçlendirip destekleyeceğim" demeye devam etse de Yedili Masa cumhurbaşkanı adayının dün kullandığı ifadeler, FETÖ'ye FETÖ, PKK'ya PKK diyemeyen CHP Lideri'nin zihninde gerçekte ne olduğuna ilişkin soru işaretlerini artırdı.
Bir programda gençlerle buluşan Kılıçdaroğlu, savunma sanayiinde yatırımları bulunan özel firmaları hedefe koydu. Bu sektörde özelleşmenin Türkiye için büyük riskler taşıdığını ileri süren Kılıçdaroğlu, Baykar'ı kast ettiği konuşmasında şunları söyledi:
"Eğer siz sadece özel sektöre verirseniz. Diyelim ki 'arkadaşımız İHA'yı yapıyor'. Sadece özel sektöre verirseniz bu da Türkiye için büyük risk. Neden? Yarın fabrikayı kalktı Amerikalılara sattı. Ya da Katarlılara bizim tank-paleti verdiğimiz gibi Katarlılara verdi. Olmaz. Dünyanın bütün demokrasilerinde artı otoriter rejimlerinde savunma sanayii mutlaka devletle beraber yürümek zorundadır. Çünkü silahı kullanacak olan kim? Ordu kullanacak. Savunma Sanayii'yi devlet kontrol edecek. Özel sektör belli parçalarını üretebilir, rekabet ortamı yaratılabilir. Bunların hepsi mümkün."
BUNLARI BİLMEMESİ MÜMKÜN DEĞİL
Kılıçdaroğlu'nun bir özel şirket olan Baykar dışında Türk Silahlı Kuvvetleri'ni Güçlendirme Vakfı'na ait kamu kurumları olan TUSAŞ, ROKETSAN, HAVELSAN, ASELSAN, STM gibi firmaların 150'nin üzerinde ülkeye ihracat yaptığını bilmemesi olası görünmüyor.
Türkiye'de hem özel hem de kamu kurumları yurtdışına bir ürünü ihraç etmek istediğinde satış ancak Milli Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı'nın onayıyla gerçekleşebiliyor. Savunma sektöründeki stratejik özel şirketlerin yurtdışına satılmasının da izinsiz olamayacağı göz önüne alındığında, Kılıçdaroğlu'nun "Ya Amerika'ya satılırsa" demesi herkesi şaşkına çevirdi.
Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar'a göre Kılıçdaroğlu'nun beyanı 'iyi niyetli' değil. Türkiye'de muhtemel Yedili Masa iktidarı halinde Kemal Kılıçdaroğlu'nun ABD ve Avrupa ülkelerinin rahatsız olduğu özel şirketleri 'güvenlik riski'ni bahane ederek kamulaştırabileceği, sonra da bu yatırımların gelişimini durdurup yeni teknoloji hamlelerine son vereceği endişesi yükseldi.
Aslında Türkiye'deki özel şirketlerin gerçekleştirdiği ihracata engel olmak için onları 'kamulaştırmaya' gerek bulunmuyor. 1940'larda dönemin CHP lideri İsmet İnönü'nün Nuri Demirağ'a yaptığı gibi, ürünlere 'ihracat yasağı' konulması ve yurtdışına satılmasına izin verilmemesi bu yatırımların üzerine 'beton dökmek' için yeterli bir hamle.
Türk savunma sanayii şirketlerinin 14 Mayıs sonrasındaki süreçte her türlü riski hesap ederek hareket etmesinin ne denli önemli olduğu, Kılıçdaroğlu'nun ifadeleriyle bir kez daha anlaşıldı.
