• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Batı, dünya toplumlarına karşı topyekûn harekete geçti! Bu seferki hedefleri bakın ne

Yeniakit Publisher
2024-09-06 11:25:00 - 2024-09-06 10:41:15
Batı, dünya toplumlarına karşı topyekûn harekete geçti! Bu seferki hedefleri bakın ne

Akşam gazetesi yazarı Oğuzhan Bilgin, Batı'nın dünya toplumlarına karşı yürüttüğü kültürel saldırıyı eleştirdi. Bilgin, cinsiyetsiz, dinsiz, milliyetsiz bir toplum oluşturma çabalarının Batı hegemonyasının bir parçası olduğunu belirtti. Bilgin, Batı-dışı toplumların direncini kırmaya yönelik stratejileri ele aldığı yazısında şunları kaydetti:

Akşam gazetesi yazarı Oğuzhan Bilgin, Batı'nın dünya toplumlarına karşı yürüttüğü kültürel saldırıyı eleştirdi. Bilgin, cinsiyetsiz, dinsiz, milliyetsiz bir toplum oluşturma çabalarının Batı hegemonyasının bir parçası olduğunu belirtti. Bilgin, Batı-dışı toplumların direncini kırmaya yönelik stratejileri ele aldığı yazısında şunları kaydetti:

"Uzunca bir süredir Batı'ya ve sonrasında da tüm dünyaya hâkim olmaya çalışan bir kültür ve söylem dalgasıyla karşı karşıyayız. En son Paris Olimpiyatları açılış töreniyle tekrar aleni bir şekilde sergilenen, dünya toplumlarının binlerce yıllık değerlerine, kurumlarına karşı yürütülen bir küresel kültürel saldırı ile karşı karşıyayız.

Cinsiyetsiz, ailesiz, dinsiz, devletsiz, milliyetsiz bir toplum ve dünya yaratmaya dönük bir söylem bu. Bir yandan cinsel kimliklere ve aileye dönük politik, akademik ve popüler kültüre yaslanan sistematik bir söylem inşa ediliyor. Ailenin tahakkümün ve şiddetin merkezi dolayısıyla da özgürlüğe karşı bir kurum olduğu dikte ediliyor. Dahası erkeği erkeklikten, kadını kadınlıktan uzaklaştıran söylem bir "trend"miş gibi sunuluyor. Modacılarından, influencar'larına, "ilişki terapi"lerine kadar erkekliği dişilleştirmek, kadınlığı da erilleştirmek üzerine inşa edilmeye çalışılan bu dilin yansımalarını başta gündelik hayat olmak üzere her platformda görüyoruz.

Aynı saldırının dinlere bilhassa da semavi dinlere yöneldiğini görüyoruz. Dünyada yükselen İslam düşmanlığı zaten bunun en tipik örneklerinden biri. Kur'an-ı Kerim yakmayı özgürlük sayan bu sözde liberal özgürlükçü küresel kültürel hegemonyanın ikiyüzlülüğünü de biliyoruz. Yükselen aşırı sağı göstererek Müslümanları ve tüm "öteki"leri sıtmaya razı etmeye çalışanlar da başkaları değil. Yine Hıristiyanlığın bile nasıl hedef alındığını Olimpiyat açılışında görmüştük.

Bir taraftan Batı'nın kendi tarihsel toplumsal hafızasındaki ırkçılığı, köleciliği, mülkiyet ve soyluluk tahakkümüne dayanan karanlık orta çağını, sömürgeciliği hiç de esastan eleştirmeden birtakım şekilsel göstergeler üzerinden telafi ediyormuş gibi yapan sözde eşitlikçi veya özgürlükçü söyleme, "woke kültürü" denen yeni tip bir faşizan dayatmacılığa yaslanan bir kampanya bu.

Diğer taraftansa başta Hıristiyanlık gibi Batı'nın değerlerini de hedefe koyup pasifize eden ama esas olarak Batı-dışı toplumların Batı küreselciliğine karşı direnç noktalarını oluşturan vatanseverlik, din, aile, cinsiyet, millet ve millî-devlet gibi taşıma kolonlarını kesmeye çalışan bir küresel ve ideolojik kampanya...

Liberal-sol denilen ve ekonomik ayağını neoliberalizmin teşkil ettiği bu kampanyanın teorik, entelektüel, akademik sacayakları da çok uzun süre boyunca hegemonik hâle gelmiş, "tarihin sonu" tezleriyle ABD hegemonyasının Batı'da ve bilhassa da Batı-dışı toplumlarda hâkim olması için işlev görmüştü.

Peki, aileyi, cinsiyeti, dini, milliyeti ve devleti hedef alan yani tüm toplumsal kimliklere savaş açmış bu küresel kültürel hegemonyanın Yahudiler hakkında veya Musevilik dinleriyle ilgili aleyhte bir tavrını gören var mı?

Çoluk çocuk katleden İsrail'e ve Siyonizm'e dair dişe dokunur bir karşı kampanyasını, güçlü sistematik itirazlarına şahit olan?

Tüm kimliklere taarruz edip yok etmeye ant içmiş bu küresel kültürel hegemonya nasıl oluyor da İsrail'i, Siyonistleri ve genel olarak da Yahudileri böyle dokunulmaz görüyor?

Elbette ne Müslümanlara ne Hıristiyanlara ne de Musevilere, kimse kimliklerinden veya inançlarından dolayı bir sistematik saldırının olmasını istemez. Peki ama Müslümanlar ve hatta Hıristiyanlar bu kadar hedef alınırken Yahudilere karşı bu küresel kampanyanın en ufak bir söz söylememesi tuhaf değil mi?

Neticede esas hedeflenene baktığımız zaman bunun Batı-dışı toplumları, ulus-devletleri etkisizleştirmek olduğu görülüyor. Öte yandan da insanlığı cinsiyetsiz, milliyetsiz, kimliksiz, dinsiz toplumlar hâline getirip İsrail'in katliamlarına, ABD'nin hâkimiyetine, Batı kapitalizminin sömürgeciliğine ses çıkaramayacak; tüketim kölelerinden ibaret Neandertal sürülerine dönüştürmek..."








 

 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

İ. Keskin

Doğru, doğru da siyonist soykırıma karşı en ciddi protestoları da o beğenmediğiniz batılı üniversite öğrencileri gerçekleştirdi, joplandılar, tutuklandılar, gazlandılar, hala da gösterileri devam ediyor. Demek ki beşeri ilişkilerde inançları, dindarlığı fazlaca ölçü almamak gerekiyor.

Vay vay

Sürekli Batıyı suçlamadan, iç ve dış düşmanlar klişe sözlerinden vazgeçin sayın yazar.. Ülke ekonomik olarak çökmüş....MÜSLÜMANLik naraları atanlar israilden acayip korkuyor....Filistinlilerin haklarını kafir dediğiniz insanlar dava açarak korumaya çalışıyor...
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23