Bir ADAM göçtü bu diyardan; Türk siyasi hayatına kattığı değer yargılarıyla ve duruşuyla Anadolu insanının kalbinde makes bulmuş olan Muhsin Yazıcıoğlu’nun ruhi muhtevasını anlatan bu eser, insandan kalan gerçek mirasın fikirler manzumesi olduğu iddiasında. Başkan Dedi ki; vefatından sonra uğruna ömrünü verdiği İslam davasına düşman kutuplarca inanmadığı değerlerin temsilcisi gibi bir vizyon çizilerek, vitrinlik dekor haline getirilen Muhsin Yazıcıoğlu’nun hakiki kimliğini; tarihi vesikalarıyla ortaya koymakta.
“Kemalizmi, her daim millet sırtına binen bir kene gibi görmüş ve bunu aynen bu şekilde beyan etmiş Muhsin Yazıcıoğlu’nu, karşı olduğu vurguncu düzenin karizmatik bir figürü haline getirmeye çalışıyorlarsa ve bu anlamda ciddi tahrifatlar da yapıldıysa, siz söyleyin; bu bıçak kimin elindedir ve ruhi muhtevasıyla Muhsin Yazıcıoğlu kendisiyle “ruhu bir” olanlardan ne istemektedir?...
Elinizde ki bu eser, o eser!..”.
Kemalist jakoben bir milliyetçilik paradigmasına yamanmaya çalışılan Muhsin Yazıcıoğlu’nun; ruhi muhtevasıyla, İlayi Kelimetullah davasından başka meselesinin olmadığı gözler önünde yaşanmış bir hayatla hüccetli..
Ülkücü hareketin fikri ve siyasi sembol şahsiyetlerini ehli sünnet paradigmasınca fikir mizanına vurarak değerlendiren Başkan Dedi ki; diyalog şeklindeki anlatımıyla da okuyucunun düşünce dünyasına fikir ziyafetleri sunmakta.
“Bir de şunu unutmayın… Davası çehresine mutabık olan Muhsin Yazıcıoğlu’nun ruhi kumaşı muarız güveler eliyle sessiz sedasız kemirilmektedir… Hak Nebi Hz İsa’yı züccaciyeci dükkanlarında ki cam biblolar derekesine düşüren bu güveler, engel olunmasa eğer O’na neler yapmazlar?... Bağıralım! En soluk kesici bir avazla “ Yangın var!... “ diye bağırır gibi, İslam davasında ciddi bir kıymet olan Muhsin Yazıcıoğğlu’nu vurguncu düzenin karizmatik kişiliği yapılması karşısında ürkelim ve bağıralım:
- “Ruhi muhtevasıyla Muhsin Yazıcıoğlu’na yağma varrr!”
Bilmem farkında mısınız?...
Her meseleden İslam davasına geçit bulanlara selam olsun!...”
