Akit, çözüm sürecinde Güneydoğu’nun nabzını tutmaya devam ediyor. Akit’e konuşan Silvan halkı, bin yıllık tarihe, din ve kültür bağına dikkat çekerek, “Dinimiz bir, şehitlerimiz bir... Asla kardeşlerimizden ayrılmayız” dediler.
EROL METİN/SİLVAN
Dolu dizgin ilerleyen çözüm süreciyle ilgili Güneydoğu’nun nabzını ölçmeye devam ediyoruz. Diyarbakır’ın Silvan ilçesine bağlı Bulaklıdere, bilinen Kürtçe ismiyle Haydareka’ya gittik. Burada şiddetin gerçek mağdurları olan köylülerle uzun uzun görüşme fırsatımız oldu. Anlattıkları, dilekleri hayli etkileyiciydi. 35 haneli Bulaklıdere’de 7 ailenin 7 genci dağa çıkmış. 6’sı tabutlarıyla geri dönmüş. Birinin ise akıbeti bilinmiyor. Onun da öldüğü görüşü hakim. Diziminiz bu bölümünde çocukları PKK’ya katılan ailelerin süreç konusundaki görüşlerine yer verdik. Hepsi de sürecin başarısı hususunda dikkat çekici mesajlar verdi. İşte evlatları ölen Bulaklıdereli ailelerin çözüm süreciyle ilgili açıklamaları:
“HEPİMİZ AYNI FİKİRDEYİZ”
2012’de ölen Hakan Ceylan’ın babası Abdullah Ceylan: Madem bir süreç başlatılmış, çocuklarını kaybedenler olarak bu süreci destekliyoruz. Süreci olumlu görüyoruz. Geçmişten ders çıkarılarak ona göre adım atılmalı. Karşı çıkanlar, sürecin başarılı olmasını istemeyenler hep vardı, bundan sonra da olacaklardır. Olsunlar. Onları çok kale almıyoruz. Hepimiz ayrı fikirdeyiz.
“AYRIL DESELER DE AYRILMAYIZ”
1994’te ölen Faruk Dolan’ın babası Tarık Dolan: Türkler benim kardeşim. Asker de polis de ölmesin. Yunan ile Türkiye harbe girse gidip Yunan’ı vuracağım. İnsaniyet namına çözüm istiyoruz. Biri suç işlemişse getir cezasını ver. Öbür türlü kimse keyfi davranmasın. Kanun ne ise ona göre hareket ediyoruz. Adalet istiyoruz. Yeter! Hiçbir anne ağlamasın. Kürt halkının dini var. Bizi bir araya getiren din olgusudur. Din bizi birleştiriyor. Evimde 7 tane Kur’an’ı Kerim bulunuyor. Bölmeyi, parçalamayı değil, çözüm istiyorum. Amerika zengin olacağına Türkiye zengin olsun. Kuzey Irak, Suriye hepsi Türkiye’yi istiyorlar. Türkiye biraz düzelse Türkiye’yle birleşmeyi isterler. Kuzey Irak ve Suriye’ye gidip geliyorum. Türkiye’yi kendi büyükleri olarak görüyorlar. Türkiye’nin bir parçasıyız. Etle tırnağız. Birbirimizden ayrılamayız. Ayrılın deseler bile ayrılmayız. Biz de Türkiye’nin gelişmesine katkı sunmak istiyoruz. 12 tane yeğenimin anaları Türktür. Oğlum gitmişse Türk evlatları ölmesin. Benim çektiğimi onlar çekmesin. Çünkü onlar da benim kardeşim. Yeter! Ciğerim yanmış. Bu acıyı biliyorum. Bir asker şehit düştüğünde benim de ciğerim yanıyor. O anne ve babanın durumunu biliyorum.
“KOMUTAN GELSİN ÇAYIMIZI İÇSİN”
Başbakan süreci bu seviyeye getirdi. Allah razı olsun. Vallahi billahi AK Parti bunu başarsın AK Parti’den belediye başkan adayı olacağım. Oylarımızı ona vereceğiz. Bizde particilik de yoktur. Halka kim yardım ederse bizim partimiz odur. İstiyoruz ki karakol komutanı bize gelsin, çayımızı içsin. Biz gidelim, o gelsin. Bir dedem Çanakkale’de, bir dedem de Sarıkamış’ta şehit düştü. Bahçeli ve Kılıçdaroğlu’nu kınıyorum. Eğer gerçekten çözüm sağlanırsa bunlar biterler. Özgür iradeleriyle seçime gitseler bir oy alamazlar. Bunlar koltuk mücadelesi veriyorlar. Duygu sömürüsüyle oy almaya çalışıyorlar. Umudumuz var.
“ELLERİNİ VİCDANLARINA KOYSUNLAR”
1999’da ölen Gökmen Biçen’in annesi Hasibe Biçen: Barış istiyorum. 30 yıldır kardeşlik, barış diyoruz. Bu nereye kadar devam edecek? Artık yeter diyoruz! Oğlumu kaybettim, bundan başka ölümler olmasın. Ne asker ne de dağdakiler kimse ölmesin. Şiddete karşıyız. Her şeyin bir süresi var. Artık şiddet vaktini doldurdu. Sürecin buraya geleceği belliydi. Keşke daha önce olsaydı. Bu ölen insanlara yazık. Çözüme karşı çıkanlar ellerini vicdanlarına koysunlar. Bizim çocuklarımızın ölümünü istemeye hakları yok. Bütün yaşananlara rağmen her şeyi unutuyoruz. Hepimizin psikolojisi bozuldu. Barış-barış-barış diyoruz. Yine çocuklarım var. Onlara bir şey olmasın.
“ARTIK SÖZ ÖNE ÇIKMALI”
Gökmen Biçen’in kardeşi Mustafa Biçen: Gün siyaset günüdür. Söz öne çıkmalı. Başbakan sürecin başarısı için her ayrıntıyı hesaplamalıdır. Muhalefetin de desteği alınmalıdır. Kimse süreçten dışlanmamalı. Düşük tabanlı bir partinin bile fikri alınmalıdır. Başbakan’a verilen destek bu sorunun çözümü içindir. Herkes tavrına, üslubuna dikkat etmeli. Halkın umudu var. Bu süreç baltalanırsa herkes zarar görür. Ona göre ölçülüp, tartılıp hareket edilmelidir. Hem Türklerin hem Kürtlerin diliyle konuşulmalıdır.
“HEPSİ BİZİM ÇOCUKLARIMIZ”
1996’da ölen Cengiz Hüsunet’in babası Halit Hüsunet: Belanın sonu yok. İstiyoruz ki ne Kürt ne de Türk anası ağlasın. Maddi ve manevi olarak insanlar zarar görmesin. Çözüm olursa dış güçlere karşı ekonomimiz güçlü olur. Süreç çok güzel bir zamanda oluyor. Kürtler ve Türkler eskiden Ruslara, Yunan’a karşı omuz omuza savaştılar. Yine aynı bilinçte olunmalı. Eskisi gibi kardeşlik tesis edilmelidir. İslam kardeşiyiz. Buralar yıllarca ihmal edildi. Süreçle birlikte gerekli yatırımlar yapılmalıdır. Kendi ilimiz dururken çocuklarımız niye gidip dışarıda çalışsın? Batı illerinde yaşayanlar bize karşı önyargılı olmamalı. Hiç kimsenin ölmesini istemiyoruz. Asker de PKK da bizim çocuklarımızdır. Beklentimiz çözümün sağlanmasıdır.
“İMANINDAN ŞÜPHE DUYULUR”
Cengiz Hüsunet’in amcası Hasan Hüsunet: Türk olsun, Kürt olsun, Çerkez olsun, Laz olsun, Arap olsun hangi ırktan olursa olsun Türkiye’de yaşayan, insanım diyen herkes bu süreci sahiplenmelidir. Destek vermeyenin imanından şüphe duyulur. Şiddet bitsin her şey kendiliğinden düzelir. Bin yıldır bu topraklar üzerinde kardeşçe yaşayan bu topluluk niye bugün birbirinin düşmanı olsun ve kan döksün? Kavganın bir an önce bitirilmesini istiyoruz.
