• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

'Atatürk bir insandı ve onun da zaafları vardı'

Yeniakit Publisher
2014-11-13 09:30:00 - 2014-11-13 09:57:51
'Atatürk bir insandı ve onun da zaafları vardı'

Belki hayatında bir defa secdeye eğilmemiş hadsizler, 10 Kasım’da saat 9’u 5 geçe heykel gibi ayağa dikilmeyenleri “kafalarına sıkmakla” tehdit ededursun; Engin Ardıç, Mustafa Kemal’in de bir insan olduğunu ve her insan gibi zaafları bulunduğunu yazdı. Her şeye rağmen, Türkiye’de büyük bir zihniyet değişimi yaşandığını vurgulayan Ardıç, “Günün birinde, Akaretler’deki evde anasıyla kavga ettiğini, oradan çıkmak zorunda kalıp Pera Palas’a taşındığını, sonra da Şişli’deki evi tuttuğunu da yazacağız” dedi.

İŞTE O YAZI:

Mustafa Kemal Paşa, 1919 yılının mayıs ayında İstanbul’dan Samsun’a giderken şiddetli böbrek sancısı çekiyordu.

Bu da çok doğaldı, çünkü yirmili yaşlarında, ağrılı ateş yapan ve sık idrara çıkmaya yol açan “pyelonefrit” hastalığına yakalanmıştı. Böbrek enfeksiyonu.

Seksenli yıllarda henüz günlük basına geçmemiştim, haftalık bir haber dergisinde çalışıyordum. Dergi, “12 Eylül döneminde işkence yapmış bir polisin itiraflarına” yer verdiği sayısıyla hem satışta hem etkinlikte birdenbire patlama yapmış, solda en saygın yayın organı kabul edilir olmuştu. Yıl 1986.

19 Mayıs “vesilesiyle” bir yazı yazdım, Atatürk’ün Samsun yolculuğunu anlattım, yazıda böbrek sancısı da geçiyordu. Yıl 1987.

Sansür edildi.

Solcu derginin yöneticileri, Atatürk’ün böbreklerinden rahatsız olduğunun bilinmesini istemiyorlardı...

Sonra Türkiye nereden nereye geldi, “Atatürk’ün parmağına diken batınca kan çıkması” bile doğal karşılanır oldu, bir bankanın televizyon reklamında kullanıldı.

(...)

Manastır Askeri İdadisi’nde sıtmaya yakalandığını, Çanakkale’de, Samsun yolunda, ayrıca Sivas Kongresi sırasında sıtma nöbeti geçirdiğini de bilmiyordum, dün öğrendim. Öğrenmenin yaşı yoktur.

Libya’da İtalyanlar’la Derne çarpışmaları sırasında gözüne kireç parçası girdiğini ve sol gözünde şaşılık kaldığını da dün öğrendik.

Meğerse düşmanları bunu abartarak “bir gözü kördür” deyip dururlarmış!

Ayrıca gençliğinden başlayarak kulağında egzama da varmış...

Eee, varmış da ne olmuş?

Hiiiç, onun da bizim gibi hastalıklara açık bir insan olduğu anlaşılmış.

Benim yüksek tansiyonum ve şekerim var, onun da böbrek iltihabı ve egzaması varmış, ne olmuş yani?

Şu olmuş: Eskiden bunları yazanın anasını ağlatırlardı.

Şimdi, “Konya’daki Mevlana türbesinden gökyüzüne bir lazer ışını yükselecek, Atatürk buna tutunarak aşağı inecek” diyenlere bile hukuki ya da tıbbi kovuşturma uygulanmıyor.

Atatürk’ün bir üvey babası ve üvey kardeşleri olduğunu, bu yüzden Zübeyde Hanım’la bozuştuğunu ve hatta uzun süre dargın olduğunu bile yazabiliyoruz. Günün birinde, Akaretler’deki evde anasıyla kavga ettiğini, oradan çıkmak zorunda kalıp Pera Palas’a taşındığını, sonra da Şişli’deki evi tuttuğunu da yazacağız.

Türkiye’de ne büyük bir zihniyet devrimi olmuş da farkında değiliz. (...)

ENGİN ARDIÇ / SABAH

Akit Arşiv Sayfasından

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23